USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Enerji Haberleri

07 Ağustos 2025 10:55

Enerjide yeni dönem: Yeşil hidrojen ile sıfır emisyonun anahtarı

Yeşil hidrojen, yalnızca yeni bir enerji formu değil; küresel iklim kriziyle mücadelede, ekonomik dönüşümde ve enerji bağımsızlığında devrimsel bir rol üstleniyor. Türkiye ise bu dönüşümün kıyısında değil, tam kalbinde yer almak üzere harekete geçmiş durumda.

Enerjide yeni dönem: Yeşil hidrojen ile sıfır emisyonun anahtarı

Geleceğin enerji dili artık yeşil... Karbon yoğun düzenin sona yaklaştığı, küresel sıcaklık artışlarının alarm verdiği bu çağda, yeni bir döneme giriliyor: Yeşil hidrojen. Ve bu yükselişin Türkiye'deki sembolü, Marmara Denizi kıyısında filizleniyor: Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Vadisi. Bandırma'da başlayan bu proje, sadece Türkiye'nin ilk hidrojen vadisi olma yolunda değil, aynı zamanda yerli teknolojinin, enerji diplomasisinin ve sürdürülebilir kalkınma vizyonunun gerçek anlamda buluştuğu bir merkez olarak şekilleniyor. Ulusal Hidrojen Stratejisi ile yön bulan Türkiye, artık sadece hedef koyan değil, sahada üretim yapan, entegrasyon sağlayan, ihracat planlayan bir aktöre dönüşüyor. Bu dönüşümün arkasında ise kamu-özel sektör iş birlikleri, Ar- Ge yatırımları, sektörel STK'lar ve stratejik vizyon sahibi kurumlar yer alıyor. Peki, yeşil hidrojen neden bu kadar önemli? Türkiye neden bu alana öncülük etmeli? Bu devrim; sanayiden ulaşıma, ihracattan enerji güvenliğine kadar hangi alanları dönüştürecek? Gelin birlikte inceleyelim.

YEŞİL HİDROJEN NEDİR? KARBONSUZ GELECEĞİN YAKITI

Yeşil hidrojen, yenilenebilir enerji kullanılarak suyun elektrolizi yoluyla elde edilen ve üretim sürecinde karbon salımı olmayan bir enerji taşıyıcısı. Gri hidrojen fosil yakıtlardan, mavi hidrojen ise karbon yakalama teknolojileriyle üretilirken, yeşil hidrojenin doğrudan emisyonsuz oluşu onu iklim kriziyle mücadelede eşsiz kılıyor. Bu yönüyle sadece çevreci değil, aynı zamanda stratejik bir enerji çözümü olma özelliği taşıyor.

ENERJİNİN GELECEĞİ İNSAN GÜCÜYLE ŞEKİLLENİYOR

Temiz enerji dönüşümü yalnızca bir teknoloji devrimi değil, aynı zamanda devasa bir istihdam fırsatı. Yeşil Hidrojen Derneği analizleri gösteriyor ki; dünya genelinde 2023 yılı itibarıyla enerji sektöründe 68 milyon kişi çalışıyor. Bu sayının 35 milyonu ise doğrudan temiz enerji sektörlerine dahil. Yeşil dönüşüm, yeni iş alanları ve mesleklerin doğuşunu da beraberinde getiriyor.

TÜRKİYE BU ENERJİ DEVRİMİNDE NEREDE DURUYOR?

Türkiye 2023'te yayımladığı Ulusal Hidrojen Stratejisi ile ilk somut adımı attı. 2030'a kadar iç talebi oluşturmaya, 2053 itibarıyla ise hidrojen ihracatçısı olmaya hazırlanıyor. Bu hedef; üretim, depolama, dağıtım ve tüketim zincirinin her halkasında yeni yatırımlar ve düzenlemeleri gerektiriyor.

Türkiye'nin ilk hidrojen vadisiyle de bu anlamda en önemli ve stratejik adımlar atıldı. Bandırma merkezli Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Vadisi, yalnızca bir pilot üretim alanı değil; çok paydaşlı, entegre bir enerji ekosistemi olma vizyonuyla kurgulandı. TÜBİTAK MAM, Enerjisa, Eti Maden, ASPİLSAN gibi kurumların yer aldığı bu platformda yerli elektrolizörler geliştiriliyor, sahada test ediliyor ve kullanıma alınıyor. Türkiye'nin yeşil hidrojen altyapısını yerinde ve yerli üretimle inşa eden bu yapı, Avrupa'daki örnek vadilerle yarışabilecek düzeyde.

ENERJİSA, TÜPRAŞ VE SABANCIDX GİBİ DEVLER SAHADA

Tüpraş, rafinerilerinde kullanılan gri hidrojenin yerini yeşil hidrojene bırakması için dönüşüm çalışmalarına hız verdi. Enerjisa, kendi üretim sahalarında yerli elektrolizörlerle yeşil hidrojen üretmeye başladı. SabancıDx ise bu dönüşümün dijital ve Ar-Ge entegrasyonunu sağlayan bir platform haline geliyor. Her biri bu dönüşümün sadece bir enerji projesi değil, aynı zamanda bir sanayi devrimi olduğunun farkında.

H2DER: STRATEJİK AKIL, KOLEKTİF GÜÇ

Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER), bu dönüşümün stratejik düşünce merkezlerinden biri olarak konumlanıyor. Farkındalık, mevzuat gelişimi, ulusal strateji belgeleri ve uluslararası entegrasyon konusunda öncülük ediyor. 40'tan fazla üyeli yapısıyla kamu-özel sektör iş birliklerini ve bilgi paylaşımını koordine ediyor. REPowerEU, Avrupa Hidrojen Bankası, Almanya'nın ithalat stratejisi gibi gelişmeler, Avrupa'nın hidrojen alanında ciddi adımlar attığını gösteriyor. Türkiye, enerji arzı, lojistik avantajı, üretim kapasitesi ve teknoloji yatırımlarıyla bu zincirin önemli bir halkası olmaya aday. Yeşil hidrojenin kilogram başına maliyetinin 2.4 dolardan, 1.2 dolara düşürülmesi hedefleniyor ve Türkiye bu rekabetçi hedefler için gerekli altyapıya sahip. Bu noktada küresel ölçekte yaşanan gelişmeler de Türkiye'nin konumunu doğrudan etkiliyor. Globalde de Çin, Şili, Almanya ve Avustralya gibi güçlü ülkeler yeşil hidrojen ithalat ve ihracat stratejilerini hızla devreye alıyor. Çin, elektrolizör üretiminde dünya liderliğine oynarken, Almanya yeşil hidrojen ithalat stratejisini devreye aldı. Avustralya'dan Şili'ye kadar birçok ülke, yeşil hidrojen ihracatçısı olmak istiyor. Bu anlamda Türkiye de enerji coğrafyası, yatırım iştahı ve teknolojik kapasitesi ile bu yarışta geride kalmamalı. AB ile entegre mevzuat sistemi, dijital takip mekanizmaları ve finansal teşvikler bir an önce hayata geçirilmeli.

KARBONSUZ ÜRETİM, KARBONSUZ İHRACAT: CBAM VE COP29'UN GÖLGESİNDE

AB'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), artık karbon ayak izi düşük ürünleri teşvik ediyor. COP29'da alınacak kararlarla birlikte, ihracatta karbon yoğun üretim yapan ülkelerin rekabet gücü daha da düşecek. Yeşil hidrojen, Türkiye'nin sanayi ürünlerinde sürdürülebilirlik kriterlerini karşılaması için en büyük koz olabilir.Yeşil hidrojen ayrıca, uçaktan çelik fabrikalarına kadar artık birçok yeni alana ulaşmaya başladı bile. Airbus, Rolls-Royce gibi markalar hidrojenle çalışan motorlara yatırım yaparken, Türkiye'de de çimento, demir-çelik, cam ve kimya gibi enerji yoğun sektörlerde hidrojen entegrasyonu gündemde. Bu dönüşüm sadece ihracat değil, iç pazar yapısının yeniden inşası anlamına da geliyor.

2053: NET SIFIR HEDEFİ İÇİN YEŞİL HİDROJEN OLMAZSA OLMAZ

Türkiye'nin 2053 net sıfır karbon hedefi; sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve politik bir vizyon. Bu hedefin gerçekleşebilmesi için yeşil hidrojenin sanayi, ulaşım, enerji üretimi ve ihracat gibi kritik alanlara tam entegrasyonu gerekiyor.

EN ÇOK OKUNANLAR