USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Sektörler

16 Ocak 2024 09:00

Yeşil Mutabakat yeni teknolojiler ve inovatif iş modelleriyle sektörleri dönüştürüyor

Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türk sanayisini harekete geçirdi. Sürdürülebilir kalkınmayı merkeze alarak karbon nötr bir iş modeli sunmayı amaçlayan birçok sektör, üretim ve ihracata yönelik vizyonunu belirledi. Yeşil ekonomi değişimi, yalnızca iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmakla kalmayıp; yenilikçiliği, istihdam yaratmayı ve uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirliği de teşvik ediyor.

Yeşil Mutabakat yeni teknolojiler ve inovatif iş modelleriyle sektörleri dönüştürüyor

Günümüzde sürdürülebilirlik, çevre bilinci ve iklim değişikliği gibi konular, toplumların ve iş dünyasının gündeminde önemli bir yer tutuyor. Küresel dönüşüm sürecinde birçok sektör, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda, kendini yeniden şekillendiriyor ve yeşil mutabakatın etkisiyle geleceğe yönelik atılan adımlar hızlandırılıyor. Pandemi sonrası dönemde ortaya çıkan bu değişim, sektörlerin geleceğini şekillendirirken aynı zamanda çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir sektörün oluşumuna da katkı sunuyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı da bu kapsamda Avrupa'yı 2050'de iklimi karbon nötr hale getirmeyi amaçlayan Avrupa Komisyonu tarafından yürütülen bir dizi politika girişimi olarak yakın zamanda hayatımıza girdi.

SINIRDA KARBON DÜZENLEMESİ BAŞLIYOR

Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde vergi mekanizması düzenlemesi de yapılarak Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKD) mekanizması AB tüzüğü olarak açıklandı. İlgili tüzük enerji yoğun sektörlerin ithalatını hedefleyerek bu sektörlerin karbon emisyonunun düşürülmesine yönelik düzenleme ve fiyatlandırma amacıyla kuruldu. SKD'nin başlangıç tarihi 1 Ocak 2023 ile başlayarak 3 yıllık geçiş dönemini kapsıyor. 1 Ocak 2026 itibarıyla da tam uygulamaya geçmesi planlanıyor. Bu geçiş dönemi boyunca ilgili sektörlerin SKDM beyannamesi vermesi gerekiyor. Bu beyanname AB'ye ithal edilen ürünler için doğrudan sera gazı emisyonlarının hesabını kapsayacak (Kapsam 1-2). Karbon maliyetleri şu an için ton başına yaklaşık 60 Euro. Belirlenen sektörlerin maliyet avantajı sağlamak için bir an önce ürün başına ortaya çıkan sera gazı miktarları takip etmesi ve raporlaması gerekiyor. Yeşil ekonomi değişimi, yalnızca iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmakla kalmayıp; yenilikçiliği, istihdam yaratmayı ve uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirliği de teşvik edecek. Yeşil geçişin başarılı olabilmesi için bu sürecin kapsayıcı olması ve kimsenin dışarıda bırakılmaması ise önem taşıyor.

TÜRKİYE AB'NİN EN BÜYÜK TEDARİKÇİLERİ ARASINDA

Kuşkusuz Türkiye'nin devlet bazında ve makro düzeyde dahil olduğu bu uyum sürecine, Türkiye'de bulunan ve uluslararası arenada başarıyla faaliyet gösteren şirketlerin de dahil olmaması düşünülemez. Yurtdışında başarıdan başarıya koşan ticaret aktörlerinin, bu uyum sürecini kaçırmaları ya da çevresel duyarlılıktan kaçınmaları halinde, yakın gelecekte zararlara uğraması veya en iyi ihtimalle yasal ya da ekonomik zorluklara karşı karşıya kalması kaçınılmaz. Dolayısıyla yeni, global, yeşil ve sürdürülebilir dünya ile uyumu yakalamayı hedefleyen sektörlerin sürdürülebilirlik eylem planlarının Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yapılan mevzuat düzenlemelerine uyum sağlaması için ise kuşkusuz ki sektör üyelerinin bu düzenlemelerden haberdar olması gerek.

SEKTÖRLERİN YEŞİL YOL HARİTASI

ÇİMENTO

Alternatif Yakıt Hamlesi: Yüksek enerji maliyetleriyle mücadele eden sektörün hem karbon azaltımı sağlaması hem de daha düşük maliyetlerle üretim yapması için düşük karbonlu çimento üretim yoluna gitmesi çevrenin korunmasının yanı sıra ülkemizin ekonomisine de katkı sağlayacak. Bunun yolu ise alternatif yakıt kullanımının teşviki ve alternatif hammadde yoluyla katkılı çimento üretimi olacak.

MAKİNE

Evrensel Standartlar Masada: Yeşil dönüşümü odağına alan Mundusplus çatı markasıyla önemli bir yol kateden Türk makine sektörü, bundan sonraki süreçte Sınırda Karbon Düzenlemesi uygulamasının pratik sonuçları, hatta gömülü emisyonların hesaplanması yönündeki standartlar, metotlar konusuna odaklanıyor. Kamu, özel iş birliğinde yeşil ve dijital teknolojilere daha fazla önem vermeyi, bu ihtisasın ihracat ürünlerine yaygınlaşarak yansımasını sağlamayı planlayan sektör, evrensel standartları yakalayan sektör üyelerinin sayısını ve bilinirliğini artırmayı hedefliyor.

TEKSTİL

üretimde kaynak tasarrufu:Üretimde çevresel etkileri en aza indirgeme, yenilenebilir ve geri dönüştürülebilir kaynaklara yönelme, su tüketimini, enerji kullanımını ve atık üretimini azaltacak yöntemlerin benimsenmesi büyük önem taşıyor. Bunlarla beraber ürünlerin dayanıklılığını artırmak, fazla kaynak tüketiminin önlenmesi, ürünlerin kullanım ömrünü tamamladıktan sonra geri dönüşüm olanakları göz önünde bulundurularak tasarlanması ve tüketicilerin bilinçlenmesini sağlamak da sektörün hedefleri arasında.

METAL

Güneş Enerjisi Ön Planda: Sektör, büyük GES yatırımları için hazırlıklar yapıyor. Yeşil çeliğe geçiş konusunda, yenilenebilir enerji (RES, GES, HES, Hidrojen), HBI, DRI, karbon yakalama, kullanma ve depolama gibi hususlarda devlet desteklerinin başlatılması gerekiyor. Şirketlerin daha temiz teknolojilere yatırım yapmasının önemi vurgulanıyor ve çevresel kaygılarını gidermezlerse itibar riskleriyle karşı karşıya kalabilecekleri belirtiliyor.

LOJİSTİK ve DEPOLAMA

Elektrikli Araçlara Yatırım Yapılıyor: Dijitalleşmiş depolama sistemleriyle desteklenen lojistik süreçler, enerji verimliliğini artırma potansiyeline sahip. Optimize edilmiş rotalama ve taşıma planlamasıyla yakıt tüketimini azaltırken dijital teknolojilerle verimlilik sağlamaya odaklanan sektör, ayrıca elektrikli ve hidrojen yakıt hücreli araçlarla karbon ayak izini azaltmayı ve hava kirliliğini önlemeyi hedefliyor.

ENERJİ

Sürdürülebilirliğin Belkemiği: Enerji sistemlerinin karbondan arındırılması, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında 2030 ve 2050 iklim hedeflerine ulaşılması açısından kritik öneme sahip. Bu süreçte yeşil dönüşümde enerji alanında, fosil yakıtların payının azaltılması, elektrifikasyonda artış, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerjinin payının artırılması, enerji verimlilik kazanımlarının hızlanması, enerji üretiminde emisyon yoğunluğu düşük teknolojilerin hızlanması, karbonun yakalanması ve depolanması teknolojilerinin geliştirilmesi ve yaygınlaşması konularında hız kazanılması kritik önem taşıyan başlıklar olarak görülüyor.

"TÜM PAYDAŞLARIN ORTAK HAREKET ETMESİ GEREKEN BİR YOLCULUKTAYIZ"

Sürdürülebilirliğin küresel ekonomiyi şekillendiren hususların başında geldiğini belirten İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, bu yolculuğun üreticiler, tedarikçiler, markalar, kamu, üniversite gibi tüm paydaşların ortak hareket etmesi gereken bir yolculuk olduğuna ve burada sürdürülebilirliği sürdürülebilir kılmanın gerekliliğine dikkat çekiyor.

Sürdürülebilirlik eylem planını açıklayan ilk sektör olan tekstil sektörü İTHİB öncülüğünde, sürdürülebilirlik kapsamında yetkinliklerini artırmak amacıyla yine bir ilki başararak 'Tekstil Sektörü Sürdürülebilirlik Rehberi'ni yayınladı. Yine, eylem planı kapsamında UR-GE, ISTKA, IPA III 'Karbon Ayak İzinin Takibi ve Azaltılması' projelerini hayata geçiren İTHİB'in, eylem planındaki ilk hedefi sektörde farkındalık yaratmaktı. Bu amaçla, her ay yaklaşık bin kişiyle gerçekleştirdiği eğitimleri toplamda 30 bini aşkın katılımcıya ulaştı. Sektörü daha sürdürülebilir hale getirmenin ve dünyayı korumanın sadece üreticinin değil herkesin ortak sorumluluğu olduğunu dile getiren İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, "Döngüsel ekonomi yolculuğunda yürüteceğimiz birçok çalışmamız ve kat edeceğimiz yol bulunuyor. Bu yolculuk üreticiler, tedarikçiler, markalar, kamu, üniversite gibi tüm paydaşların ortak hareket etmesi gereken bir yolculuk. Bu yolculukta sürdürülebilirliği sürdürülebilir kılmamız gerekiyor" diyor.

"Küresel markalarla entegrasyon içerisinde çalışmamız gerekiyor"

Sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm yolculuğunda da küresel rakiplerine göre daha avantajlı konumda olduklarını söyleyen Öksüz, şöyle devam etti: "Çünkü tekstil sektörü uluslararası norm belirleyicilerin ötesinde, küresel kamuoyunun talebine göre üretimini şekillendiren bir sektör. Bu çerçevede en büyük ihracat pazarımızın AB ülkeleri olması bizim için çok önemli. Zira sektörümüz Gümrük Birliği anlaşmasından beri AB normlarına göre üretim yapan bir sektör. Bu süreç içerisinde Green Washing (Yeşil Aklama) ile mücadele etmemiz gerektiği gibi uygulanabilir hedefler belirleme noktasında küresel markalarla entegrasyon içerisinde çalışmamız gerekiyor. 2024 yılında mevcut faaliyetlerimizin yanında yeşil dönüşüm çerçevesinde döngüsel ekonomi modelini kurgulamak en önemli hedef çalışmalarımız arasında yer alıyor."

(İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz)

Sürdürülebilirlik küresel ekonomiyi şekillendiren hususların başında geliyor. Türk tekstil sektörü olarak enerji verimliliği çalışmalarımız, sıfır atık prensibimiz, geri dönüşüm yaklaşımımız ve gerçekleştirdiğimiz projeler ile küresel ticarette döngüsel ekonomi modelinin ve 'Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın en başarılı limanı olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz

"Yeşil üretim önceliğimiz"

Geri dönüşüm, daha az su kullanarak ve doğayla uyumlu üretim yapmanın ise sektörün öncelikleri arasında yer aldığını vurgulayan Ahmet Öksüz, "Sürdürülebilir ürünler üretme konusunda Türkiye'nin oldukça iyi bir kabiliyeti oluştu. Doğa ile uyumlu üretim konusunda dünyada öncülük eden ülkelerden biri haline geldiğimizi söyleyebiliriz. 2024 ve sonrası için de fuarlar ile birlikte destekleyici çalışmalarımızla bunu tüm dünyaya duyurmak istiyoruz" diyor.

EN ÇOK OKUNANLAR