USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Sektörler

16 Mayıs 2025 12:27

“Biyoteknolojiyle geleceği inşa ediyoruz”

İklim krizi, artan nüfus baskısı ve giderek azalan doğal kaynaklar, tarımı dünyanın en kritik gündemlerinden biri haline getiriyor. Gıda güvenliği artık bir kalkınma hedefinden çok daha fazlası; insanlığın sürdürülebilir geleceği için vazgeçilmez bir zorunluluk.

“Biyoteknolojiyle geleceği inşa ediyoruz”

İklim krizi, artan nüfus baskısı ve giderek azalan doğal kaynaklar, tarımı dünyanın en kritik gündemlerinden biri haline getiriyor. Gıda güvenliği artık bir kalkınma hedefinden çok daha fazlası; insanlığın sürdürülebilir geleceği için vazgeçilmez bir zorunluluk. CherryMic Biyoteknoloji Kurucusu Iraz Aktay, bu zorlu tablo karşısında umut vadeden çözümün biyoteknoloji olduğunu şu sözlerle vurguluyor: "İnsanlık, tarihinin en zorlu sınavlarından birinden geçiyor. Küresel nüfusun hızla artması, doğal kaynakların alarm verici düzeyde azalması ve giderek derinleşen iklim krizi yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyoekonomik düzeyde de ciddi tehditler oluşturuyor. Bu bağlamda gıda güvenliği artık yalnızca bir kalkınma hedefi değil, insanlığın sürdürülebilir geleceği açısından kritik bir zorunluluk haline geldi. "Bu zorlu tablo karşısında çözüm nerede aranmalı sorusunun yanıtı ise biyoteknolojide saklı" diye belirten Aktay, "Biyoteknoloji, bilimsel bilgi birikimi ile doğanın dinamiklerini buluşturarak tarımın geleceğini dönüştürme potansiyeline sahip" yorumunda bulunuyor.

MİKROBİYAL GÜBRELERLE SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIMA BİLİMSEL DESTEK

CherryMic olarak bilimsel inovasyonu sahaya taşıdıklarını ifade eden Aktay, mikrobiyal gübre teknolojileriyle toprak sağlığını iyileştirdiklerini ve çiftçilere sürdürülebilir üretim modelleri sunduklarını şu sözlerle ifade ediyor: "CherryMic olarak yürüttüğümüz çalışmalar; laboratuvar ölçeğinden uygulama sahalarına uzanan, doğa dostu ve yenilikçi biyoteknolojik ürünlerin geliştirilmesini hedefliyor. Mikrobiyal gübre teknolojilerimiz ile hem toprak sağlığını iyileştirmeyi hem de çiftçilerin verimlilik ve dayanıklılık açısından daha sürdürülebilir üretim modellerine geçişine katkı sağlamayı amaçlıyoruz." Aktay, mikrobiyal gübrelerin sağladığı faydaları şöyle özetliyor: "Konvansiyonel tarım uygulamaları toprağın mikrobiyal dengesini bozuyor, ekosistem sağlığını tehdit ediyor ve su kaynakları üzerinde geri dönüşü olmayan etkiler bırakıyor. Bu doğrultuda geliştirilen biyoteknolojik gübreler, kimyasal gübre kullanımının neden olduğu çevresel tahribatı azaltmayı ve toprağın doğal işleyişini desteklemeyi amaçlıyor. Geliştirdiğimiz mikrobiyal gübre formülasyonları, tarımsal atıklardan elde edilen karbon kaynakları ile zenginleştirilmiş olup; azot bağlayıcı, fosfat çözünürlük sağlayıcı ve bitki büyümesini destekleyici yararlı mikroorganizmalar içeriyor. Bu mikroorganizmalar, toprak sağlığını iyileştirerek bitkilerin besin maddelerini daha verimli bir şekilde almasını sağlıyor. Yapılan saha uygulamalarında, bu gübrelerin, kullanılan kimyasal gübrelere kıyasla yüzde 70-85 oranında daha yüksek verim elde edilmesine olanak sağladığı gözlemleniyor."

VERİMLİLİKTEN FAZLASI: SU, TOPRAK VE DOĞAYI KORUMAK

Mikrobiyal gübrelerin yalnızca verim artışına katkı sağlamakla kalmayıp aynı zamanda yer altı su kaynaklarının korunmasına, toprak mikrobiyotasının zenginleşmesine ve genel ekosistem bütünlüğünün sürdürülebilirliğine de hizmet ettiğini aktaran Aktay, Türkiye'nin tarımsal biyoteknoloji alanındaki potansiyeline de dikkat çekiyor: "Türkiye, sahip olduğu geniş agroekolojik zonlar, zengin biyoçeşitliliği ve farklı iklim kuşaklarını barındıran yapısıyla tarımsal biyoteknolojik inovasyonlar için önemli bir potansiyele sahip. Bu potansiyel, yerel bilgi birikimi ve girişimcilik ekosistemi ile birleştiğinde, sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması açısından stratejik bir avantaj sunuyor."

EN ÇOK OKUNANLAR