USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Portre

16 Mart 2021 18:44

“Hollanda yüzyıllardır küresel ölçekte en büyük ticaret hub'larından”

Türkiye için Hollanda, pek çok açıdan derin bir iş birliği ve ekonomik alanda iki tarafın da büyük fayda sağlayabileceği bir stratejik ortaklık için oldukça uygun bir ülke. “Türkiye'nin kendisi açısından ortaya çıkabilecek avantajları doğru değerlendirecek uzun vadeli, net bir stratejik plana ve hedefe ihtiyacı var” diyen İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Levent ile Türkiye ve Hollanda arasındaki ekonomik ilişkilerin geleceğini ele aldık

“Hollanda yüzyıllardır küresel ölçekte en büyük ticaret hub'larından”

Hollanda, son 18 yılda 26.2 milyar dolarla Türkiye'ye en fazla yatırım yapan ülke oldu. Bu hem Türkiye hem de Hollanda açısından ne ifade ediyor?

26.2 milyar dolar önemli bir yatırım. Bu yatırım ile birlikte Hollanda; Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı şirketler içerisinde üretim payı açısından dördüncü sıradaki yerini koruyor. TÜİK tarafından en son 2017 yılında yayımlanan 'Yabancı Kontrollü Girişimler' istatistiklerine göre Hollanda kökenli şirketler, 2015 yılı itibariyle Türkiye'de toplam katma değer üretiminin yüzde 1'ini gerçekleştiriyor. Bu veri tabanına göre, yabancı kontrollü şirketlerin toplam payı yüzde 14,1 ve Almanya yüzde 2,4 ile birinci sırada yer alıyor. Dolayısıyla, bu rakamlardan anlaşılabileceği gibi Hollanda, Türkiye'de katma değer üretimi içerisinde önemli bir paya sahip ve yatırımların seviyesi dikkate alındığında, bu payın gelişebileceği, en kötü ihtimalle korunacağı söylenebilir. Hollanda nüfusunun yaklaşık yüzde 5'i Türkiye kökenlilerden oluşuyor. Böylesine güçlü bir network'ün varlığı iktisadi ilişkilerin güçlenmesi ve çeşitlenmesi için büyük bir avantaj oluşturabilir. Hollanda'da yerleşik Türkiye kökenlilerin Hollanda toplumu ile entegrasyonunun geliştirilmesi için Türkiye ve Hollanda'nın eşgüdümlü ve iyi planlanmış bir dizi program uygulanması büyük önem taşıyor. Öte yandan, Hollanda yaşayan ve en büyük azınlık konumunda bulunan Türkiye kökenlilerin, Türkiye ile bağlarının güçlendirilmesi ve özellikle iktisadi faaliyetlerin uzun dönemli ve hedefe yönelik bir program çerçevesinde teşvik edilmesi de ciddi katkı sağlayacaktır.

"TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERE ÖNEM VERİYOR"

* Hollanda ve Türkiye arasındaki ekonomik hacim, 2021 ve sonrasında hangi dinamikler etrafında şekillenecek? Hangi boyuta ulaşacak?

Küresel dış ticaret istatistiklerine dayalı analizlere bakıldığında, Türkiye ile Hollanda arasında dış ticaretin sektörel dağılımı sektörel ağırlık açısından farklılaşıyor. Hollanda, Türkiye'ye ağırlıkla demir-çelik, makine teçhizat, ilaç ve kimyasal ürünler ihraç ediyor. Türkiye'nin Hollanda'ya ihracatında ise taşıt ve taşıt parçaları, mineral yağlar ve konfeksiyon sektöründe girdi olarak kullanılan malzeme toplam ihracat değerinin yarısını oluşturuyor. ITC tarafından yayınlanan ve yüksek gelişme potansiyeline sahip sektörleri belirlemeye dönük analizlerde ise Türkiye açısından öne çıkan sektörler, konfeksiyon ve konfeksiyon üretiminde kullanılan yardımcı malzemeler ile motorlu araçlar ve 5 tondan küçük kamyon sektörleri öne çıkıyor. Hollanda'nın Türkiye'ye potansiyeli açısından ise makine teçhizat, kimya ve tarımda kullanılan kimi girdiler ile ilgili sektörler önem kazanıyor. Bilindiği gibi Hollanda yüzyıllardır küresel ölçekte en büyük ticaret hub'larından biri. Bu hub içerisinde nüfusun yüzde 5'lik bölümü ile doğal bir bağımız, network'ümüz var. Son olarak, uzun yıllardır Hollanda bu network'ün güçlenmesine yol açacak ölçüde Türkiye ile ilişkilere önem veriyor. 2000 yılında Türkiye en öncelikli üç ülkeden biri olarak ilan edildi. Potansiyel olarak çok güçlü bir ticaret ağı var. Ama, bu ağ içerisine koyabilecek ürün elimizde yok. Dolayısıyla burada sorunun düğümlendiği ve/veya yüksek potansiyeli gereçeğe dönüştürebilecek unsuru içerideki ekonomi politikaları olarak teşhis edebiliriz. Eğer, küresel değer zinciri içerisinde anlamlı bir yer tutan ürünlere yönelik kapasite oluşturmayı ve/veya artırmayı hedefleyecek stratejik adımlar atılırsa, Hollanda ile ekonomik ilişkilerimizin gerçek potansiyeline kavuşması mümkün. Bu potansiyelin boyutları bugünkü hacim ile kıyaslanamayacak kadar büyük.

* Hollanda'da yatırım yapacak Türk şirketlere tavsiyeleriniz nedir? Hangi sektörler ön plana çıkıyor?

Hollanda'nın özellikle genel bir küresel ticari ağ olduğu düşünülecek olursa, bu ağ içerisinde değer ihtiva eden herhangi bir sektör yatırım için uygundur. Ayrıca, eğer Türkiye'de belirli bir uzmanlığa dayalı yatırımı olan şirketler için ise üretilen malın küresel dağıtım kanalında yer almasını sağlayacak veya ağırlığını artıracak tamamlayıcı yatırımlar akıllıca olur. Öte yandan, Hollanda ile Türkiye arasında yüksek dış ticaret hacminin olduğu konfeksiyon, kimya ve makine teçhizat alanlarında gerçekleştirilecek yatırımlar da çekici gözüküyor.

"TARIMDA REFORM GERÇEKLEŞTİREBİLİRSEK, İLİŞKİLERİN GELİŞTİRİLMESİNDE BÜYÜK BİR AVANTAJ SAĞLANABİLİR"

* İki ülke arasındaki yasal düzenlemelerin ticari hacmi artırmada önemi nedir?

Her şeyden önce Hollanda, AB'nin genel regülasyonlarına tabi, biz de gümrük birliği içerisinde olduğumuz için mal ve hizmet ticareti bakımından herhangi bir kısıtlamanın olmadığı söylenebilir. Karşılıklı olarak yatırım ortamının iyileştirilmesi için Hollanda'nın Türkiye açısından yaratttığı avantajları ve dezavantajları birlikte gören ve anlaşılabilir bir yapısı ve stratejisi bulunuyor. Dolayısıyla, Türkiye'nin kendisi açısından ortaya çıkabilecek avantajları doğru değerlendirecek uzun vadeli, net bir stratejik plana ve hedeflere ihtiyacı var. Böyle bir plan bizim açımızdan genel olarak ihracatımızı, özellikle bazı kritik sektörler açısından kullanılabilecek bir dağıtım kanalı fırsatı ve yine Hollanda ile ortak olarak geliştirebileceğimiz sektörlerde ortak yatırımları teşvik etmelidir. Tarıma özel bir yer açmak mümkün. Eğer tarımda güçlü bir reform gerçekleştirilebilirsek, Hollanda ile ilişkilerin geliştirilmesinde büyük bir avantaj sağlanabilir. Ancak, bunun için öncelikle tarımda teşvik sisteminin radikal olarak değiştirilerek, çiftçinin özellikle küçük aile işletmelerinin 'işletme varlığını korumayı' hedefleyen bir amaca yönelik olarak yeniden kurgulanması gerekiyor. Tarımsal kayıtların geliştirilerek aktif olarak ürün deseni yönlendirmesinin ve bununla birlikte yerel kurumsal kapasitenin yaratılması şart... Bunun gerçekleştirilmesi halinde tarım sektöründe ortak yatırımların ve ihracat kapasitemizi yükseltecek iş birliklerinin oluşturulması mümkün olacak.

EN ÇOK OKUNANLAR