USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Kültür&Sanat

06 Ocak 2023 14:37

İlham perilerinin evi

İçinde barındırdığı benzersiz sanat eserleri ile ilham perilerinin evi olan ve temellerini 1900'lü yıllarda Yusuf Ziya Paşa'nın attığı Perili Köşk, şimdilerde Borusan Holding'e ev sahipliği yapıyor. Hafta içi holdingin ofis çalışanlarına ilham veren, hafta sonları ise bir sanat galerisi olarak ziyaretçilerini ağırlayan yapı, dünya kültür mirasına katkıda bulunuyor.

İlham perilerinin evi

İstanbul Boğazı'nın kıyısında yer alan yalı ve köşkler bize başka bir dünyanın mümkün olduğunu göstererek, masalların kapısını aralıyor. Her birinin geçmişten günümüze uzanan öyküsü ise insanı alıp bambaşka diyarlara götürüyor. İşte o öykülerden biri de şimdilerde Borusan Holding'in faaliyetlerini sürdürdüğü Yusuf Ziya Paşa Köşkü'ne ait. Halk arasında "Perili Köşk" olarak da bilinen yapı Rumelihisarı'ndan Emirgan'a giderken yolun solunda karşılıyor bizi. Kırmızı tuğlaları ve kulesiyle Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün hemen dibinde gelip geçenleri karşılayan köşk, gözü değenlerin kafasını çevirip yeniden bakmasını sağlayarak adeta ben buradayım diyor.

BÜYÜK AŞKI UĞRUNA İNŞA ETTİ

O dönemde zengin bir tüccar ve Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa'nın başyaveri olan Yusuf Ziya Paşa, 1900'lerin başında bu değerli yapının inşaatına başlıyor. Yapıyla ilgili birçok rivayet olduğu biliniyor. Bunlardan belki de en romantik olanı Yusuf Ziya Paşa'nın genç ve güzel bir kadına âşık olduğu; hem onu elde etmek hem de kıskanç bir kişiliğe sahip olduğundan onu yabancı gözlerden uzak tutmak için köşkü yapmaya karar verdiği o dönemde II. Abdülhamit'in "Boğaz'da cami minarelerinden daha yüksek bina yapılamaz" fermanı köşkün bazı katlarını yaptıramamasına neden oluyor. Ancak sonunda amacına ulaşan Ziya Paşa, köşkün bir kısmını tamamlayıp sevdiği kadınla evlenmeyi başarsa da güzel eşinin peşinden koşan delikanlıların yapının önünü mesken tutmasına engel olamıyor. O nedenledir ki içinde "peri kadar güzel bir kız" yaşadığı için köşkün ismi kısa süre içinde "Perili Köşk" olarak anılmaya başlanıyor ve kulaktan kulağa yayılıyor. Karısını kaybetmekten çok korkan Yusuf Ziya Paşa, daha sonra dillere destan bu güzelliği kimse görmesin diye köşkün üst katındaki kuleye kapatarak kimseyle görüştürmeyecek kadar abartıyor.

40'I AŞKIN VARİSTEN SATIN ALINDI

Yapının inşasında yaşanan bir diğer aksilik ise 1914'te Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla kendini gösteriyor. Zira Osmanlı İmparatorluğu'nun da savaşa girmesi nedeniyle inşaatı yapan ustalar askere alınıyor. Derken Yusuf Ziya Paşa'nın iki gemisinin batması ve ekonomik zorlukların da baş göstermesiyle yapımı bir türlü tamamlanamıyor bu şaheserin. Hal böyle olunca eşini yanına alan Yusuf Ziya Paşa, köşkü terk ederek Mısır'ın yolunu tutuyor. Uzun yıllar boş kalan yapı ise 1990'lı yıllarda yıkılıp yeniden inşa ediliyor. Mısır ve Türkiye'de bulunan 40'ı aşkın varisten satın alınan Perili Köşk'ün yeniden yapımı,1995-2000 yıllarında mimar Hakan Kıran tarafından gerçekleştiriliyor. Beş yıl süren restorasyon çalışmaları sonunda 2002'de Perili Köşkü 25 yıllığına kiralayan Borusan Holding, binayı bugünkü görünümüne kavuşturuyor. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu'nda bulunan sanat eserleri Perili Köşk'e taşınıyor. Hafta içi holdingin ofis binası olan köşk, hafta sonları ise bir müzeye dönüşerek ziyaretçilerini ağırlıyor.

HALKA AÇIK BİR SANAT KURUMU

Yapının Boğaz'ın ender binalarından biri olduğunu anlatan Borusan Contemporary'nin müdürü Dr. Kumru Eren, 2007'den bu yana yapının Holding'in genel merkezi olarak kullanıldığını anlatıyor. Eren, "Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanımız Sn. Ahmet Kocabıyık'ın 30 yılı aşkın süredir yürüttüğü çağdaş sanat koleksiyonu buradaki konseptle birleştiriliyor, boş kalan alanlar galeri haline getiriliyor ve 2011'de Borusan Contemporary adı altında sanat merkezi olarak çalışmaya başlıyor" diyor.

BORUSAN CONTEMPORARY ÇATISI ALTINDA BİRLEŞTİ

Şirketin bundan önce de Borusan Art Center gibi farklı sanat çalışmaları bulunduğunu hatırlatan Eren, "Borusan Contemporary'nin kuruluşuyla beraber koleksiyonumuzun da omurgasının oturduğu, güncel medyumlarla üretilmiş, yeni ifade araçlarını içeren bir koleksiyonu merkeze alan bir strateji doğrultusunda çalışmalar yeni bir yöne doğru evrilmeye başlıyor" ifadelerini kullanıyor. Yüz yıl kadar boş kalan yapıyı şu şekilde özetliyor bize Eren: "Etrafında bazı öyküler var. Kendi içerisinde bunu İstanbul folkloru olarak düşünebiliriz. Kimi tarihsel kimi mitsel öyküler. Ama bugün diyebiliriz ki Perili Köşk, ev sahipliği yaptığı onlarca sanat eseri ve sergilerle bugün ilham perilerinin evi."

(Borusan Contemporary'nin müdürü Dr. Kumru Eren)

DÜNYA KÜLTÜR MİRASINA AİT

Yapının, ofis çalışanları için büyük bir ilham ve motivasyon kaynağı olduğuna işaret eden Eren, "Türkiye'ye hatta daha geniş bir coğrafyaya kültürel olarak ilham veren, etrafındaki çeşitli programlarla da bunu sürekli besleyen bir yapı var. Aslında İstanbul Boğazı'nın ve mimarisinin kendisine has o sanatsal yaratıcılık izlerini burada da farklı bir şekilde devam ettirdiğini görüyoruz. Bunun iş dünyası alanında da çok güzel bir örnek olduğunu düşünüyorum" diye konuşuyor ve ekliyor: "Sadece İstanbul'un belleğine ait değil, aynı zamanda dünya kültür mirasına ait bir yapı. İstanbul Boğazının stratejik ve özel bir konumumda yer alan Perili Köşk, Boğaziçi'nin etrafında şekillenen kendine özgü bir estetik ve kültürel dokunun parçası. Boğaziçi, bugüne kadar yalnızca insanlara mesken olmamış; sosyal yaşam, sanat, edebiyat, müzik gibi pek çok kültür alanını şekillendirmiş. Bu kültür belleğinin mirasçısı olan bir yapının, hem holding bir yönetim merkezi hem sanat merkezi olarak konumlanması harikulade bir şey."

İKİ AYAKLI BİR PROGRAM

Burada yürütülen sanat faaliyetlerine ilişkin de bilgi veren Eren, "Burada iki ayaklı bir program yürütülüyor. Biri her yıl yeni bir proje gerçekleştirdiğimiz geçici sergi programı, diğeri ise Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu etrafında yürütülen çalışmalar. Bizim çalışmalarımızın temellendiği omurga aslında bu. Koleksiyon bugün yaklaşık 900'e yakın eseri barındırıyor. Dinamik bir şekilde genişlemeye devam ediyor. Biz yalnızca satın alma ile genişleyen bir koleksiyona sahip değiliz; her yıl uluslararası çağdaş sanatçılara verilen siparişler ve mekâna özgü eserler ile belli bir artistik strateji izleğinde büyümeye devam ediyoruz. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu'nun en güçlü olduğu yönlerden biri de bu. Her yıl bir tema çerçevesinde koleksiyondan küratöryel bir seçki yapıyoruz" diyor.

SANATTA BAŞKA BİR ARA YÜZ ORTAYA ÇIKTI

"Bu yıl aksımızı biraz değiştirdik. Pandemi sonrası mekân olgusunun dönüşmesi ve kültür, sanat mekanlarına erişimin son derece azalmasıyla beraber müze mekânın fonksiyonlarının da çok tartışıldığı bir sürece girdik" diyen Eren, tüm sanat kurumlarının fiziksel mekânların ötesinde farklı yöntemlerle izleyicileriyle buluşmaya başladığından söz ediyor ve ekliyor: "Sanat sunumunda başka bir ara yüz ortaya çıktı: Teknoloji ve sanatı hikâye anlatıcılığında buluşturan bir ara yüz. Biz de sergi ve sunumlarımızı teknolojinin olanaklarıyla daha erişilebilir bir hale getirmek için pek çok çalışma yürüttük." Eren, şu anda ise ziyaretçilerin binaya geldiğinde hem koleksiyon sergisini hem de geçici sergilere yer verilen galeri alanlarını ziyaret edebildiği bilgisini paylaşıyor.

ZİYARETÇİ SAYILARINDA PANDEMİ ÖNCESİ AŞILDI

Ziyaretçi sayılarında da pandemi öncesini geçtiklerini anlatmadan geçmeyen Eren, "Günde minimum üç yüz maksimum 450-500 kişi ağırlıyoruz. Bu konuyla ilgili olarak dünyada çok sayıda tartışma vardı. Acaba ne olacak? İnsanlar bundan sonra sanat kurumlarına ya da müzelere gitmeyecek mi? Tabii bu yersiz ve abartılı bir tartışmaydı. Bir süre metaverse konuşuldu. Şu andaki altyapısının, var olan metaverse olanaklarının bir görsel deneyim yaşatmak için ne kadar sınırlı olduğunu söylemeye gerek yok. Bir sanat eserini deneyimlemek sadece gözle olan bir şey değil. Çok farklı duyularımız da devrede: O mekânın kokusu, çevresel faktörleri, orada sizin yaşadığınız deneyim ve farklı insanlarla beraber olmak." diye konuşuyor. Bu yılı üç sergiyle tamamladıklarını ve iki tane yeni sergi açtıklarını anlatan Eren, "Bizim için yoğun bir dönem oldu. Aslında biz şu an üç yılı nasıl planlayacağımızı düşünüyoruz. Bunun koleksiyon tarafında yine bir fotoğraf sanatçısı ile bir sipariş çalışmamız var. 2023 Eylül ayı için ünlü bir medya sanatçısıyla yine Perili Köşk'e özel bir proje için çalışıyoruz. 2024 hatta 2025 için de şu anda farklı çalışmalarımız sürüyor" ifadelerini kullanıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR