USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Kültür&Sanat

22 Nisan 2023 11:39

“Deprem veya diğer afetlere önceden hazırlanmak esastır”

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın depreme, afet zamanı birbirlerine yardıma gidecek müze ve personelin belirlenmesinden binaların güçlendirilmesine son 20 yılda 165 müzesini yenileyerek hazırlandığını belirten Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Yahya Coşkun, depremlerden etkilenen kentlerdeki kültür varlıkları, müzeler, ören yerlerinin durumu ve restorasyon çalışmalarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.

“Deprem veya diğer afetlere önceden hazırlanmak esastır”

Daha önce dünyanın görmemiş olduğu bir yıkım ve tüm canlılarla birlikte o ortak kaderi paylaşan, yüzyıllardır büyük bir özenle ayakta, hayatta tutulmaya çalışılan kültürel varlıklarımız... 6 Şubat sabahı Türkiye 7.6 şiddetinde, 10 km derinlikteki depremle bir kabusa uyandı. Afet bölgesi 13 milyon nüfusu barındıran, tarım ve sanayide önde gelen illerden oluşurken aynı zamanda tarihi ve kültürel zenginliklerimize de ev sahipliği yapıyor. Toplam 29 müze, 500 bin irili ufaklı tarihi eser ve sayısız binayı barındıran bölgedeki çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Yahya Coşkun'la konuştuk.

* Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu büyük afette nasıl bir sınav verdiğinizi düşünüyorsunuz? Hazırlıklı mıydınız? İlk anda nasıl bir manzarayla karşılaştınız ve çalışmalarınızda eksiklikler hissettiniz mi?

Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu büyük afetten olabilecek en az zararla çıktık, afet acil eylem planımızı başarılı bir şekilde tatbik ettik, depremin ilk saatlerinde yola çıktık, deprem bölgesine en erken ulaşan kurumların başında biz vardık. Depremden etkilenen bölgelerdeki arkadaşlarımızı ilk andan itibaren yalnız bırakmadık; iaşe ve ibateleri için gerekenleri temin ettik, hem mesai arkadaşlarımız ve ailelerimiz için güvenli alanlar oluşturduk hem müzelerimizin güvenliğini sağlayıp gereken aksiyonları aldık. Bizce bu, iyi bir sınavdır. Çünkü hazırlıklıydık. Deprem veya diğer afetlere önceden hazırlanmak esastır. Bakanlığımız ve genel müdürlüğümüz hem iki asra yaklaşan tecrübesiyle hem de son yıllarda artırdığı tedbirlerle bu afete oldukça hazırlıklıydı. Son 20 yılda 165 müzemizi yeniledik. Bu yenilemelerde hem fiziki olarak binaların güçlendirilmesi hem depoların akıllı sistemlerle teçhiz edilmesi hem de sergilerin modern usullerle desteklenmesi vardı. Bunlar başlı başına büyük hazırlıklardır. Vitrinlerdeki eserler sabitlendiği için, depolardaki eserler raflar arasında kutular içinde koruyucu malzemelerle sarılmış biçimde olduğundan zarar, depremin boyutuyla mukayese edilemeyecek boyutta kaldı. Bölgedeki 29 müzemizde takriben 500 bin eserimiz var, şu an için toplamda etkilenen eser sayımız 100 bile değil. İlk andan itibaren tüm teşkilatımız seferber oldu, herkes yaranın bir parçasını kapatmaya çalıştı, biz de afet koordinasyon merkezimizde sevk ve idareyi yaptık, arkadaşlarımızın da gayretleriyle çok kısa bir sürede planımızı başarıyla uyguladık.

* Yaşanan afet sonucu Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın karşısına 'tescilli kültür varlıklarının restorasyonu' gibi dev bir sorun ortaya çıktı. Bu konuda neler yapmayı planlıyorsunuz? Kamuoyunda yaşanan yıkımın da etkisiyle Antakya ön plana çıktı. Afet bölgesindeki diğer illerde durum nasıl?

Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy açıkladı; tescilli kültür varlıklarının mülkiyeti kamuda olanları, bakanlığımız tarafından hızla yapılacak. Şehirlerin sembol yapıları, kentlere kimlik veren binalar, yeniden inşa edilecek. Yıkımların boyutlarına bakıldığında bütün bir şehir siluetinin neredeyse yok olduğu merkez Antakya olduğu için bilhassa orada, mülkiyeti kamuda olmayanların da ihya edilebilmeleri için bakanlığımız çeşitli destekler verecek. Maddi ve teknik destekleri içeren bu çalışmalarla nihayet Antakya'ya asli sesini veren, asil rengini oluşturan tarihi silüeti yine yerli yerinde olacak. Elbette her yaradan izler kalır. Burada da bazı izler kalacaktır. Hatay'da yıkılan kültür varlıklarının %80'inin rölövesi zaten bakanlığımızda mevcut. Tamamen yıkılmış olsa bile aynı şekilde yapmak mümkün. Eksik olanlar da tamamlanıyor, burada hocalarımızdan, üniversitelerimizden destek alıyoruz. Tarihi kentte sondajlar yapacağız ve bugüne dek belgelenmemiş olan başta Roma olmak üzere çeşitli medeniyetlerin kalıntılarını belgeleyeceğiz. Bunların içinde arkeolojik kazı yapılması gereken yerler olursa oralarda kazılar yapacağız, bu vesileyle Antakya'da bilmediğimiz birçok bilimsel bilgiye de ulaşacağız. Ve bütün bu çalışmalar disiplinler arası bir anlayışla bilim insanlarımızın görüş ve katkılarıyla olacak.

* Yapılacak çalışmalar için bilim kurulu oluşturulduğunu biliyoruz. Bu konuyla ilgili nasıl bir çalışmaya imza atıldı? Bilim kurulu kimlerden oluşuyor ve nasıl bir çalışma yürütülüyor?

Biz tek bir eserin restorasyonunu yaparken bilim kurullarıyla, danışman hocalarla çalışıyoruz. Bütün bir şehrin ihyası, hiçbir kişi ve kurum tarafından tek başına yapılamaz. Bu sebeple bir bilim heyeti oluşturduk, kapımız da herkese açık, söyleyecek sözü olan herkesi dinlemeye ve istişarelerle yürümeye devam edeceğiz.

Yahya Coşkun, Antakya'daki yaklaşık 800 tescilli kültür varlığının üçte birinin yıkık ya da ağır hasarlı, önemli bir kısmının ise orta hasarlı olduğunu, hiç yıkım olmayanların da bulunduğunu belirterek, "Ama her depremle listemiz yeniden düzenleniyor. Arkadaşlarımız da yeni baştan başlayıp bir değişiklik var mı diye kontrol ediyor. Az az da olsa listemizde değişiklikler oluyor" ifadelerini kullandı.

"ÖNCELİKLİ OLARAK KENDİ TAŞLARI, KENDİ PARÇALARIYLA RESTORASYON SÜRECİNİ BAŞLATACAĞIZ"

"Bilimsel öncelik mümkün olduğunca kendi taşını, kendi yapısını kullanarak eseri restore etmektir" diyen Yahya Coşkun, "Birçok zaman eserin tamamlanıp tamamlanmayacağı önce bilim heyetleriyle kararlaştırılır. Eserin tamamlanmasına karar verilirse kendi malzemeleri kullanılır, tek bir taşı bile zayi edilmez. Geçmiş asırlara tanıklık etmiş her taşı yeniden kullanıyoruz. Onun yerine yeni bir taş kesip koymak elbette mümkün. Ama böyle yaptığımızda yapının o üzerindeki izleri silkelemişiz gibi hissediyoruz. Öncelikli olarak kendi taşları, kendi parçalarıyla restorasyon sürecini başlatacağız. Kullanılamayacak derecede tahrip olmuş olanlar varsa olabildiğince asli unsurlarına, orijinal kimliğine uygun yapılacak. Süreç, bilim heyetlerinin yönlendirmeleriyle şekillenecek" açıklamasında bulundu.

KÜLTÜR VARLIKLARININ RESTORASYONUNDA ÖNCÜLÜK, BAKANLIĞIN OLACAK

"Her kimin mülkiyetinde ve tasarrufunda olursa olsun, tescilli kültür varlıklarının restorasyonunda, yeniden yapımında, ihyasında Kültür ve Turizm Bakanlığımız öncü bir rol üstlenecek. Maddi destek isteyenlere, maddi destek temin edecek, teknik destek isteyenlere, teknik destek verecek. 'Biz yapamıyoruz diyenler olursa da onların yerine onların mülkiyetinde bulunan tescilli kültür varlıklarını yapacak. Çünkü kimin mülkiyetinde olursa olsun bir şehre, asli sesini, asli kimliğini kazandıran şeyler en çok tescilli kültür varlıklarıdır. İster sivil mimarlık örnekleri olsun, ister vakıf eserleri olsun, ister dini eserler olsun Antakya özelinden başlayarak bu eserlerin her birinin çalışmasını paydaşlarımızla birlikte yapacağız."

EN ÇOK OKUNANLAR