USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Koronavirüs

04 Nisan 2020 16:16

Ufuk açıcı bir okuma: "Temelde İnsan: Çağdaş Sanat ve Nörobilim"

Pera Müzesi, kültür-sanat gündemini ekranlardan takip ettiğimiz bu dönemde, dijital yayınlarıyla sanatseverlere ilham vermeyi sürdürüyor. Sanat-bilim arasındaki güçlü etkileşimi güncel yapıtlardan örneklerle aktaran 'temelde insan’ adlı yayın, her iki disipline farklı açılardan bakmamızı sağlayan ufuk açıcı bir okuma sunuyor

Ufuk açıcı bir okuma: "Temelde İnsan: Çağdaş Sanat ve Nörobilim"

Dalida Özatay Erus / [email protected]

Kütüphane Haftası, bu yıl kütüphanelerin fiziki olarak kullanıma kapalı olduğu bir döneme denk gelse de çeşitli konularda pek çok değerli kaynağa internet üzerinden ulaşmak mümkün. Pera Müzesi de ev sahipliği yaptığı sergilerin kataloglarından önemli bir seçkiyi ‘Dijital Yayınlar’ başlığı ile web sitesinde ücretsiz olarak erişime sunuyor.

Dijital kütüphanenin en dikkat çekici yayınlarından biri, çağdaş sanat ve nörobilime odaklanan ‘Temelde İnsan’ adlı sergi kataloğu. Okuyucuyu, sanata bilim penceresinden bakmaya ve çağdaş sanat ile nörobilim arasındaki güçlü ilişkiyi incelemeye davet eden kitap, metinlerin yanı sıra; robotbilim, 3D tarama, Photoshop, hızlı prototipleme, mikroskopla inceleme, bilgisayar görüntüsü gibi yeni teknolojileri kullanan sanatçıların yapıtlarını da bir araya getiriyor.

BEYİN HER ZAMAN BAŞROLDE DEĞİLDİ

Temelde insan olmanın ne anlama geldiğine ilişkin kavrayışımızı genişletmeyi amaçlayan bu yayın, evrendeki bilinen en karmaşık aygıt olan insan beyninin, sanat ve bilim için nasıl ortak bir esin kaynağı olduğunu etkileyici örnekler üzerinden aktarıyor. Ancak küratör Suzanne Anker'a göre beyin, bedene atfedilen hiyerarşik yapılar içinde her zaman bugünkü üstün konumunda değildi. Örneğin, Antikçağ’da beyne, yalnızca ruhları sıcaktan ve soğuktan koruyan bir organ gözüyle bakılıyordu. Yüzyıllar boyunca bu egemen konumu kalp işgal etmişti. Aristoteles’e göre bedenin merkezi organı kalpti. Beyin ve akciğer gibi kalbi çevreleyen diğer organların varlık nedeni ise sıcak ve kuru kalbi serinletmekti.

ÜNLÜ TABLOLARDAN GİZLİ DETAYLAR

19. yüzyılda bilimdeki ilerlemelerle birlikte, anatomik resimler, diyagram ve haritalar, nörolojik bilgi sunmanın yanı sıra sanatçılara yeni bir ilham kaynağı sundu. Sanatçıların yaşadıkları çağın bilim ve teknolojisine her zaman büyük ilgi duyduğu bilinen bir gerçek. Özellikle Edvard Munch, Paul Klee, Salvador Dali, Franz Kupka, Man Ray gibi ünlü isimlerin biyoloji kaynaklı bilimsel metaforları yapıtlarında sıkça kullandıkları görülüyor. Babası ve erkek kardeşi hekim olan, kız kardeşi depresif yapıya sahip Edvard Munch’ın Melankoli (Laura) adlı eseri ise bu alanın en ilginç örneklerinden biri. Amerikalı sanat tarihçisi Kirk Varnedoe’ye göre, Munch’un bu tablosundaki masa örtüsü, resimsel olarak beyin dokusunu andırır. Örtüde, dönemin tıp yayınlarında nörolojik anormallikleri göstermek için kullanılan boyalı koronal beyin bölümleri model alınmıştır. Bu gönderme, sanatçının kız kardeşi Laura’nın iç durumuna belirgin bir dış referansta bulunur.

BİLİMKURGU İÇİN VAZGEÇİLMEZ BİR KAYNAK

Görsel sanatlar ve nörobilimdeki anlatıların dikkat çekici yanlarından biri de bilimkurgu boyutu. Wilhelm Conrad Roentgen’in 19. yüzyılda röntgeni buluşu, zihin okuma gibi birçok mistik açıklamayı gündeme getirmişti. Bu etkileşimi bugün, Steven Spielberg’in Azınlık Raporu filmi gibi pek çok örnekte görmek mümkün. Bilim ve sanatın güçlü etkileşimini geçmişten günümüze geniş bir perspektifte ele alan sergi kataloğu, zihin ile beden arasındaki bağlantılardan yararlanan yedi çağdaş sanatçının yapıtlarını da inceleme fırsatı sunuyor. Sergide, küratör Suzanne Anker ile birlikte, Andrew Carnie, Frank Gillette, Michael Joaquin Grey, Leonel Moura, Rona Pondick ve Michael Rees adlı sanatçıların yapıtları yer alıyor.

Türkçe ve İngilizce yayımlanan Temelde İnsan: Çağdaş Sanat ve Nörobilim (Fundamentally Human: Contemporary Art and Neuroscience) başlıklı kitabı bu linkten okuyabilirsiniz.

 

EN ÇOK OKUNANLAR