Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz, ABD Başkanı Barack Obama, dünyanın en zengin enerji yatırımcısı T. Boone Pickens'ın kurduğu Pickens Plan'dan sonra enerji alanında dünyanın en güçlü dördüncü ismi... Dünya liderlerinin görüşlerine ve enerji politikalarına yön veren biri. Aynı zamanda onlarca ülkeden vatandaşlık teklifi alan ve hepsini reddeden bir Türkiye sevdalısı. En büyük tutkusu da Galatasaray. Toplantılarını ve konuşmalarını maç programına göre ayarlayacak, CEO'ların başucu kitabı olan World Energy Outlook'un kapağını sarı-kırmızı yayınlatacak kadar... International Energy Agency (Uluslararası Enerji Ajansı-IEA) Başekonomisti Fatih Birol'dan bahsediyoruz... 10 yıldır bu önemli görevi başarıyla yürüten, Türkiye'nin uluslararası platformdaki gururu olan Fatih Birol ile "Canım" dediği İstanbul'da buluştuk. Verdiği önemli bilgiler karşısında kah umutlandık kah umutsuzluğa kapıldık. Türkiye'nin yapması gerekenleri sıralayan Birol'a göre ülkenin öncelikleri nükleer enerjiye geçmek, ülkeyi pek çok boru hattının geçeceği transit bir ülke haline getirmek, enerjiyi verimli kullanmak ve yüksek olan maliyetleri düşürmek, yenilenebilir enerjiyi artırmak ve bir devrim yaratan kaya gazı fırsatından yararlanmak... "Türkiye'nin yanıbaşında bir Suudi Arabistan doğuyor" diyen Birol, Irak'taki fırsatlardan da yararlanmamız gerektiğinin altını çiziyor. Enerjinin merkezinin Doğu'ya kaydığını da anlatan Birol'un geleceğe yönelik iki öngörüsü de şöyle: 20-30 yıl yetecek kadar kaya gazı üreten ABD, enerjide bağımsızlığını ilan edebilir ve eski parlak günlerine dönebilir. Çok önemli bir petrol ve doğalgaz üreticisi haline gelebilecek olan Irak da petrol piyasası dengelerini değiştirebilir. Petrolde üç haneli fiyatlara alışmamız gerektiğini de vurgulayan Birol, 115 dolar seviyesindeki petrol fiyatının riskli olduğunu, Avrupa ekonomisinin her an yeni bir resesyona girmesine neden olabileceğini de söylüyor. Enerji ile jeopolitikanın daha da iç içe geçeceğini üzülerek ifade eden Birol, gelecekten oldukça umutsuz. Ve dünyanın karşı karşıya olduğu bir başka tehlikeye de şöyle dikkat çekiyor: "İklim değişikliği konusunda 2015'e kadar bağlayıcı anlaşmalar yapılmazsa kapı yüzümüze kapanacak."