İş hayatı boyunca girişimci ruhuyla farkındalık yaratan Sabri Ülker’den özellikle genç girişimcilerin öğreneceği çok şey var… Kariyeri boyunca sabrın, ileri görüşlülüğün, sonuç odaklılığın, pazarlama iletişiminin, müşteri memnuniyetinin, marka değeri yaratmanın, şartlar ne kadar zorlayıcı olursa olsun pes etmemenin ve yenilikçi adımların mimarı olan Sabri Ülker, yenilikçi vizyonunu ekip arkadaşlarına da aşıladı. Kırım’daki Sovyet İhtilali’nin etkisiyle zor bir çocukluk dönemi geçiren Sabri Ülker, ailesiyle birlikte 1929’da İstanbul’a göç etti. Ortaokul ve lisenin ardından yüksek öğrenim için Sultanahmet İktisadi ve Ticari İlimler Mekteb-i Âli’sine kaydolduğu sırada İkinci Dünya Savaşı başlamıştı. Sabri Ülker, üniversite eğitimini tamamladığında savaş da sona ermişti. 1944 yılında ağabeyi Asım Ülker ile sınırları Türkiye’nin dışına çıkacak bir marka öyküsü yaratmak için kolları sıvayan Sabri Ülker, savaş yıllarında bisküvinin tadını unutan çocuklar için Eminönü Nohutçu Han’da kendi bisküvi markalarını yaratmak için çetin bir mücadeleye girdi. Pazarlama iletişimi sürecine 1950’li yıllarda yatırım yaparak farklı bir çizgi yakalayan Sabri Ülker, bu çerçevede hem marka değerini artırdı hem de sadık bir tüketici ordusu yarattı. “Akşama babacığım unutma Ülker getir” reklam sloganı ile her eve, her çocuğa, lezzet, sağlık, hijyen ve kaliteli hizmet döngüsüyle ulaşan köklü bir marka yaratan Sabri Ülker, amacına emin adımlarla ilerledi. Bugün, iki haftalık üretimiyle dünyadaki herkese bir bisküvi sağlayabilecek bir altyapıya kavuşan Ülker, Sabri Ülker’in gıda sektöründe nasıl bir farkındalık yarattığının en önemli ispatı. Küçük bir atölyede başlayan üretim hamlesinin ardından ‘bisküvici dede’ unvanını kazanan Sabri Ülker, gelecek nesillere ana işi gıda ve içecek olan Yıldız Holding’i bıraktı. 2007’de 850 milyon dolara Godiva’yı satın alan Yıldız Holding, küresel marka olma hedefine yönelik önemli bir atılım yapmış oldu. İş dünyasında rol model etkisi yaratan ve 92 yaşında hayata veda eden Sabri Ülker’in 68 yıllık serüvenini Sabri Ülker’in vefatının ardından Platin’in sayfalarına taşıdık.
 

Atölyede Başladı Gıda Devine Dönüştü...

Türkiye’nin yanı sıra global ölçekte de büyük başarı yakalayan bisküvi krallığının ilk adımları, 1944 yılında mütevazı bir atölyede başlamıştı. 68 yılın ardından o küçük atölyeyi 30 bin kişiyi istihdam eden, bisküviden çikolataya, süt ve süt ürünlerinden bebek maması ve ambalaja kadar 300 marka ile 11 milyar TL ciro yapan bir gıda devine dönüştüren Sabri Ülker, 2000 yılında Yıldız Holding İcra Kurulu Başkanlığını oğlu Murat Ülker’e devrederken; Onursal Başkanlık koltuğuna oturdu.  10 yıl içinde global ligde söz sahibi olacak ilk 5 markadan biri olma hedefiyle yola çıkan Murat Ülker, kalite çıtasını çok daha yükseklere çıkartacak stratejiler geliştirmeye odaklanmış durumda. Girişimcilik kavramı Türkiye’de son 10 yıldır atağa geçmiş olsa da Sabri ve Asım Ülker ikilisi, bugünün girişimcilerine mentorlük edebilecek bir iletişim, pazarlama ve işletme stratejisiyle köklü bir marka yarattı. Gençlik dönemlerinde Ülker Besler fabrikasında çalışan, kısa bir süre şekerleme dükkanı işleten ikili, geçmiş tecrübelerinden ilham alarak 1944’te Eminönü Nohutçu Han’daki atölyede kendi bisküvi işlerini kurmaya karar verir. Atölyenin sahibi, Sabri ve Asım Ülker ikilisinin, daha önce burayı tutan kişiler gibi başarısız olacağını düşünüyordu. Çünkü atölyedeki makineler çok eski olduğu için sürekli bozuluyordu. Yedek parça konusunda da problem yaşanıyordu. Ama bu zorluklar ikisini de yıldıramadı. Eski makineleri tamir eden Sabri Ülker, bu küçük atölyede ilk yıl boyunca günde 200 kilo bisküvi üretmeye başladı. Yaşanılanları farklı bir perspektiften değerlendiren Sabri Ülker, 2’nci Dünya Savaşı’nın sorunlarını yaşayan bir ülkede gerekli üretim aletlerini bulmakta zorlansa da asla pes etmemişti.

Devamı Platin'de...