USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Ekonomi Haberleri

06 Aralık 2021 14:45

İhracatçı hedefe emin adımlarla ilerliyor

2021'i, 220 milyar dolarlık ihracatla kapatmak isteyen Türkiye ihracat sektörü, hedeflerine ulaşmak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. “Bu tempoyu devam ettiğimiz takdirde 2023 yılının 242 milyar dolar olan OVP'deki ihracat hedefini 2022'de gerçekleştireceğiz” diyen TİM Başkanı İsmail Gülle, artık Türkiye'nin ihracat kapasite hacminin aylık 20 milyar dolar ve üzeri olduğuna dikkat çekiyor. Gülle, “İnşallah 2026'da, 300 milyar dolara ulaşacağız” diyor.

İhracatçı hedefe emin adımlarla ilerliyor

Pandemi döneminde üretim ve ihracatını aksatmayarak güvenilir tedarikçi olarak öne çıkan Türkiye'de, ekonomik büyümenin lokomotifi olan ihracatta her geçen gün yeni bir rekora imza atılıyor. 2021'i, 220 milyar dolarlık ihracatla kapatmaya hazırlanan sektör, 2023'te 242 milyar dolara ulaşmak istiyor. 2026'da ise 300 milyar dolarlık ihracata ulaşmayı hedeflediklerini anlatan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle ile sektörün önümüzdeki döneme ilişkin yol haritasını konuştuk. Gülle'ye sorduğumuz soru ve aldığımız cevaplar şu şekilde:

Pandemi ile birlikte ihracatta nasıl bir dönüşüm yaşanıyor?

Salgın sürecinde tedarik zincirinde yaşanan kırılma ihracatçıya ne gibi avantajlar getirdi, Türk ihracatçı fırsatları değerlendirebildi mi?

Dünyanın belki de yüz yılda bir karşılaşabileceği bu tür bir salgın süreci, oldukça dikkat gerektiren ve kendi içerisinde dinamikleri olan bir dönemdi. Dünyada globalleşme eğilimi giderek azalırken, bölgeselleşme ve yakından tedarik eğilimleri hız kazandı, tek seferde toplu ve büyük siparişler yerine, daha yakın bölgelerden, daha küçük hacimde ve parçalı siparişler giderek daha da tercih edilir hale geldi. Dünya bu süreci yönetmeye ve alışmaya çalışıyor. Pandemi sonrasında çok yoğun ve ciddi bir taleple karşı karşıya kaldık. Katıldığımız fuarlarda da gördüğümüz tedarik zincirini koparmadığımız ve ilişkilerimizi, üretimimizi siparişlerimizi aksatmadığımız için bugün Türkiye'ye karşı teveccühle karşı karşıyayız. Bunu fuarlarımızda da ticaret heyetlerimizde de yaptığımız görüşmelerde görüyoruz. Pandemide ihracatçılarımız topyekün bir mücadeleyle; her koşulda ihracatın sürmesini sağladılar. Ülkemizdeki 100 bin ihracatçının çatı kuruluşu olarak bizler bu dönemde elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik. Pandemi döneminde üretime, ihracata ara vermedik. İşlerimizi dijital platformlara taşıdık, birçok ilki yine bu dönemde gerçekleştirdik. İlk Sanal Fuar, ilk Sanal Ticaret Heyeti, ilk Sanal Yarışma ve ilk Sanal Ödül Törenini hayata geçirdik.

73 ÜLKEDE 97 SANAL TİCARET HEYETİ

Ticaret diplomasisinin saha neferleri olarak gerçekleştirdiğimiz her bir dijital etkinliğin ihracatımıza büyük katkılar sağlamış olduğunu görmek bizleri gururlandırıyor. Bu süreçte, ihracatımız adına tanıtım ve dijitalleşme hamleleriyle güçlü bir adım attık. TİM olarak, yapmış olduğumuz tanıtım çalışmaları ve sanal çalışmaların son derece önemli olduğunu görmekteyiz. Pandemi süreci, bizleri yeni nesil ticaret diplomasisi faaliyetlerimizden alıkoyamadı. Yeni nesil ticaret heyetlerimizi, Ticaret Bakanlığımızın koordinasyonunda, toplamda 73 ülkede 97 sanal ticaret heyetiyle başarıyla gerçekleştirdik. Pazara giriş çalışmalarımızı hızlı bir şekilde sanal platformlara taşıdık. Sanal platformlarda sabahları Uzak Doğu'daki, akşamları Latin Amerika'daki müşterilerimizle görüşerek günler haftalar geçirdik. Bu gayretlerimizin meyvelerini topluyoruz. Her bir sektörümüzde, ihraç mallarımıza talep artarken Türkiye markası daha da güçleniyor. Farklı coğrafyalardan birçok ülkeyle yeni nesil ticaret faaliyetlerine de yeni normalde devam edeceğiz. Özellikle pandemi döneminde yaşanan sürecin, otomasyon sistemlerindeki yükselişi daha da hızlandıracağını öngörüyoruz. Teknolojiye uyumlu biçimde yaşanan ekonomik ve jeopolitik eksen kayması; tüm dünyada zihinsel bir dönüşümü de beraberinde getirmiş durumda. Sürdürülebilirlik, temiz enerji, ekolojiye dayalı konulara duyulan ilginin son derece artmış olması; bu zihinsel dönüşümün en temel göstergeleri. Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak bizler, gerek endüstri 4.0'ın en temel faktörü olan dijitalleşmede, gerekse sürdürülebilirlik noktasında önemli projeleri hayata geçirmiş durumdayız.

TÜRKİYE ALTERNATİF GÜVENİLİR TEDARİKÇİ OLARAK ÖNE ÇIKTI

Türkiye pandeminin zorlu şartlarında üretim ve ihracatı aksatmayarak, alternatif çözümler üreterek güvenilir üretici olarak öne çıktı. Krizde önemli fırsatlar yakaladık ve bunları çok iyi değerlendirdik. Avrupa başta olmak üzere kısıtlamaların uzatıldığı veya artırıldığı aylarda ihracatımızdaki artış, ülkemizin artık tedarikte güvenli bir liman olduğunun göstergesi oldu. Çünkü tedarik zincirlerinde yaşanan sıkıntılar neticesinde ithalatçı ülkeler, tedarikte tek kaynağa bağımlılığın olumsuzluklarını tecrübe etti ve yeni arayışa girdi. Dünya artık tek bir bölgeden, tek bir fabrikadan çıkan ürünlere bağımlı olamayacağının farkında. Tedarik krizinin zirve yaptığı anlarda, ülkemiz alternatif bir güvenilir tedarikçi olarak öne çıktı. Bu da ihracat rakamlarımıza yansıdı. Ekim ayında ihracatımız, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre, yüzde 20,2'lik artışla, 20,8 milyar dolar oldu. Bu rakamla beraber, tarihimizin en yüksek aylık ihracat rekoruna imza atarken, 20 milyar dolar sınırını bir kez daha aşarak ihracatta yeni bir lige çıktığımızı tescilledik.

BİR ÜST LİGE LİGE ÇIKTIK

Takvimin olumsuz etkisine rağmen bu rakam; tarihimizin en yüksek aylık ihracat rakamı oldu. Bu rekorla beraber, Ocak-Ekim dönemi ihracatımız yüzde 34 artışla 181,8 milyar dolara ulaştı. Öyle ki, Son 12 ayın 10'unda ihracat rekorları kırdık. Türkiye bugün küresel ihracattan yüzde 1'in üzerinde pay alan, üretim ve ihracatta bir üst lige adım atmış bir ülke olduğunu gururla söylemek isterim. Türk bayrağını bu yıl 229 ülke ve bölgede dalgalandırırken, 187 ülkeye ihracatımızı artırdık. İhracat yapan firma sayımız da 10 ayda 87 bin 268 oldu. 15 bin 141 firmamız da 'ihracata merhaba' dedi. İnşallah ay sonunda Cumhuriyet tarihinin çok önemli bir rekorunu daha açıklayacağız.

BU YIL 20 SEKTÖRDE REKOR KIRILDI

Yılın ilk 10 aylık dönemini de baz alırsak sektörlerimiz salgının küresel ticarette yarattığı daralmadan neredeyse hiç etkilenmedi ve 20 sektörümüz de rekor kırdı. Özellikle eylülde 2,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren Çelik, sektörlerimiz içinde ilk kez tarihinde zirvede yer aldı. Bu sektörümüz yılın ilk 10 ayında da geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 80,6 artışla 18 milyar 119 milyon dolarlık ihracata imza atarak da rekor kırdı. Diğer rekor kıran sektörlerimizden bazıları ise yüzde 23 artış ve 3,8 milyar dolarla Çimento Cam Seramik, yüzde 34 artış ve 108,7 milyar dolarla Diğer Sanayi Ürünleri, yüzde 32,9 artış ve 11,6 milyar dolarla Elektrik Elekronik, yüzde 27,3 artış ve 2,6 milyar dolarla Halı, yüzde 19,8 artış ve 16,7 milyar dolarla Hazırgiyim ve Konfeksiyon, yüzde 23,7 artış ve 7,3 milyar dolarla Hububat ve Bakliyat, yüzde 35,6 artış ve 5,1 milyar dolarla İklimlendirme Sanayi, yüzde 38,5 artış ve 20,5 milyar dolarla Kimyevi Maddeler, yüzde 9,7 artış ve 1,2 milyar dolarla Kuru Meyve ve Mumulleri, yüzde 44,4 artış ve 4,9 milyar dolarla Madencilik Ürünleri, yüzde 27,1 artış ve 7,6 milyar dolarla Makine ve Aksamları, yüzde 20,9 artış ve 1,7 milyar dolarla Meyve Sebze Mamulleri, yüzde 25 artış ve 5,6 milyar dolarla Mobilya, Kağıt ve Orman, yüzde 44,5 artış ve 4,6 milyar dolarla Mücevher, yüzde 33,3 artış ve 2,4 milyar dolarla Savunma Havacılık, yüzde 35,8 artış ve 2,7 milyar dolarla Su Ürünleri ve Hayvansal Mamulleri, yüzde 47,9 artış ve 124,3 milyon dolarla Süs Bitkileri ve Mamulleri, yüzde 42,5 artış ve 8,3 milyar dolarla Tektsil ve Hammadeleri, yüzde 18 artış ve 2,3 milyar dolarla Yaş Meyve ve Sebze oldu. Türkiye tekstil ve hazırgiyim sektörlerinde dünyanın önde gelen üreticilerinden biri konumunda. Savunma sanayimizde yapılan atılımlar tüm dünyanın ilgisini çekiyor. Türk mücevheri dünyada prestij anlamına geliyor. Fındık sektöründe lideriz, Zeytin ve Zeytinyağı sektöründe dünyanın en kaliteli ürünlerine sahip ülkeler arasındayız. Kimyevi maddeler, Çelik ve Elektrik Elektronik sektörlerinde önemli başarılar kaydediyoruz.

İhracatçı 2022'de nasıl bir yol haritası izleyecek? 2022'de ne kadarlık bir ihracatla kapatmayı hedefliyorsunuz? 2021 yılı hedeflerinizi şimdiden aştınız gelecek yıllar için hedefleriniz nelerdir?

Birçoğumuzun ihracatla yeni tanıştığı 80'li yıllarda yıllık 3 milyar dolar ihracat yapılırken, bugün bu rakamı 2 günde gerçekleştirebiliyoruz. 90'lı yıllarda yıllık 15 milyar dolar ihracat yapan bir ülkeyken, bugün bu rakamı bir ayda rahatlıkla yapabilen bir ülkeyiz. Son 12 ayda 215,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek yıllık ihracat hedefimiz olan 211 milyar dolara aşmayı başardık. Böylelikle Orta Vadeli Program(OVP) hedefini şimdiden yakalamış olduk. Beklentilerimizin ötesinde bir tabloyla karşı karşıyayız. İhracat ailesi, bu performansını sürdürdüğü takdirde çok daha yüksek hedeflere de kısa sürede ulaşacaktır. 2021 yılının hedefinin üzerinde inşallah çok güzel bir yerde rakamımızı geliştireceğiz. 220 milyar dolara doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Görünen o ki bu tempoyu devam ettiğimiz takdirde 2023 yılının 242 milyar dolar olan OVP'deki ihracat hedefini 2022 yılında gerçekleştireceğiz. Bunun büyük ölçeğini ve yolunu inşallah bu sene almış olacağız. Artık Türkiye'nin ihracat kapasitesi hacmi aylık 20 milyar dolar ve üzeridir. İnşallah 2026'da, 5 sene gibi kısa bir sürede 300 milyar dolara ulaşacağız. Firmalarımızın dijital dönüşümüne ve sanayide otomasyon altyapısı çalışmalarına hız vermeli ve lojistik imkanlarını çeşitlendirmeliyiz. Bölgesel iş birliği çalışmalarımızı hızlandırmamız oldukça önem arz ediyor. Ayrıca lojistik altyapı yatırımlarına ağırlık vererek, lojistik süreçlerini en verimli noktaya taşımalıyız. Katma değer yaratacak yatırımlara hız vererek, kilogram başı ihracat değerimizi artırmalıyız.

YENİ TİCARET ROTALARI BİZLERE ÖNEMLİ BİR ROL ÜSTLENME FIRSATI TANIYOR

Küresel ithalatında artış beklenen ülkeler Türk ihracatçısı için hedef pazarlar olacağı için bu pazarlara yönelik çalışmaların yapılmasında fayda görüyoruz. Ülkemizin merkezinde bulunduğu yeni ticaret rotaları bizlere önemli bir rol üstlenme fırsatı tanıyor. Türkiye jeopolitik konumu itibariyle lojistik sektöründe de önemli bir rol oynayan ülkelerin başında gelmektedir. Kara, hava, demir ve denizyolu taşımacılıklarının her birinde ayrı ehemmiyete sahiptir. Asya, Avrupa ve Ortadoğu'nun geçiş koridorunda yer alan Türkiye, lojistik sektöründe ayrıca oldukça avantajlı bir ülke konumundadır. Lojistik faaliyetler üzerinde yapılacak uyarlamalarla ve kapsamlı lojistik stratejileriyle rakipleri karşısında öne geçmenin mümkün olduğu, ülkeler tarafından daha açık bir şekilde anlaşılmaya başlanmıştır. Gerek İpek Yolu'na ilişkin gelişmeler gerekse Asya-Pasifik ülkelerinin ekonomik ağırlığı ve bunun Batı'ya tezahürü, merkezdeki ülke olarak Türkiye'ye jeo-stratejik anlamda eskisinden daha önemli bir ülke rolü biçmektedir. Ülkemiz, küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılanması sürecinde, Avrupa Birliği ve ABD pazarları için küresel tedarikte alternatif oyuncu konumuyla öne çıkmaktadır. En önemli pazarımız olan Avrupa için, oldukça stratejik bir tedarikçiyiz. Bunu pandemi sürecinde, çok daha net bir şekilde gördük. Elbette mevcut koşullar altında, Avrupa Birliği'ne ihracatta coğrafi yakınlık, AB standartlarına uyum, sanayideki çeşitlilik, hızlı ve esnek üretim yapısı, lojistik alt yapısı gibi güçlü yönlerimizle öne çıkıyoruz. Avrupa Birliği tedarik zincirlerindeki mevcut avantajlarımızı değerlendirerek ihracatımızı daha da üst seviyelere çıkarabiliriz. Bu süreçte ikinci önemli fırsat bölgemiz, Kuzey Amerika olarak öne çıkıyor. Mesafe ve geniş ölçekli sipariş eğilimine rağmen, mevcut dönüşüm süreci içerisinde ülkemiz adına oldukça önemli fırsatlar, Kuzey Amerika pazarında bizleri bekliyor. Zaten son yıllarda bölgeye ihracatımızda, başarılı bir performans ortaya koymaktayız.

İhracatta sürdürülebilir büyüme nasıl sağlanacak? TİM bu yönde nasıl bir çalışma içerisinde?

Türkiye'nin ihracatını sürdürülebilir bir şekilde artırmak için önümüze çıkan önemli başlıklardan biri ihracatın tabana yayılmasıdır. İhracatımızın yükselişine ülkemizin tüm bölge ve illerinin katkı sağlaması da arzuladığımız bir kalkınma modelidir. Ayrıca, döviz girdisini artırmak, küçük büyük fark etmeksizin tüm ticari müesseselerimiz için, dolayısıyla da ülke ekonomimiz için önemlidir. TİM olarak "İhracatın Tabana Yayılması" hedefini kendimize görev biliyoruz. Bu doğrultuda, TİM KOBİ ihracat seferberliğini başlattık. Bugün, ilk eğitim programımız üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Bu süreçte ihracat ailesine, 37 bini aşkın firma katıldı. TİM KOBİ İhracat Seferberliği eğitimleriyle, Anadolu'nun dört bir köşesinde, ihracat potansiyeli olan her firmaya ulaşmayı hedefliyoruz. Malatya ile beraber son iki yılda 16'sı ülkemizde, biri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde olmak üzere, 17 KOBİ İhracat Seferberliği Eğitimi düzenledik. Bugün artık ihracatçı sayımız, 100 binlerle anılıyor.

E-İHRACAT KONSEYİ KURMA ÇALIŞMALARI YAPIYORUZ

Pandemi dömeninde e-ticaretin önemi bir kez daha ortaya çıktı. Gelecekte dünya ticaretinin yarısının e-ticaretten geleceğine inanıyorum. Şu an Türkiye, dünya ticaretinden yüzde 1 pay alırken, e-ticaretinde binde 1 pay alıyor.E-ticaretin gerçek performansı ölçülerek hanemize yazılması gerekiyor. Buradan daha çok başarı hikayesi çıkacaktır. Biz de TİM olarak sınır ötesi ihracat yapan firmaların hayatını kolaylaştırmak için E-İhracat Konseyi kurma çalışmaları yapıyoruz.

İGE'NİN GELECEK YIL HİZMET VERMESİNİ BEKLİYORUZ

Geçtiğimiz ay ihracatçımızın ipotek sorununa çözüm olacak önemli bir iş birliğine imza attık. Eximbank ortaklığı ile İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi (İGE)'ni kurduk. Sadece ihracatçıların erişimine açık olacak bu fon ile ihracatçıların finansmana erişiminde teminat sorununu ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. 61 ihracatçı birliğimizin de gerekli sermaye katkısıyla şirkete ortak olması yönünde kanun çalışmaları tamamlandığında daha güçlü bir fona ulaşacağız. Şirketin 1 Ocak 2022 itibarıyla ihracatçılarımıza hizmet vermesini bekliyoruz.

TONAJ HACMİNİN 250 MİLYON TONA ÇIKMASINI BEKLİYORUZ

İhracatımızın yıllık tonajı 172 milyona ulaştı ve 300 milyar dolar ihracat hedefimize ulaştığımız noktada tonaj hacminin de 250 milyon tona çıkmasını bekliyoruz. Firmalarımızın sipariş defterleri, yoğun bir talep olduğunu gösteriyor. Bunun için hem üretim kapasitemiz hem de lojistik altyapımız ile yarınlara şimdiden hazırlanmamız gerekiyor. İhracatçımız küresel piyasalarda güzel bir rüzgâr yakaladı, bu rüzgârı doğru yönetebilirsek tüm hedeflerimize ulaşabiliriz.

İTHALAT-İHRACAT DENGESİ LEHİMİZE NASIL DEĞİŞİR?

İhracat cari açığın cari fazlaya dönmesinde en önemli etken olarak öne çıkıyor. Mal ve hizmet ihracatının zirveye çıktığı 2019 yılında Türkiye cari fazla vermişti. İnşallah 2021 yılında mal ihracatında yakaladığımız güçlü performans hizmet ihracatında yaşanan toparlanmayla birleşince 2022 yılında cari işlemler dengesi açısında olumlu bir havada gireceğimizi ön görüyoruz. Hayalimiz ve hedefimizi Türkiye'yi dış ticaret fazlası veren bir ülke haline getirmek. Bu sebeple sadece ihracat değerimizi değil katma değerli ihracatımızı yükseltmemiz gerekiyor. Türkiye bu anlamda doğru yolda ilerliyor. İhracat birim değeri markalaşmayla, Ar-Ge ile, tasarımla, inovasyonla, yüksek teknolojiyle artar. Biz TİM olarak, ülkemizde inovasyon ekosistemine katkı sağlamak adına her sene İnovasyon haftası düzenliyor, gençlerimize ve firmalarımıza destek sağlıyoruz. Hayata geçirdiğimiz TİM Marka Konseyi ile ülkemizde markalaşmayı yaygınlaştırmak için faaliyetlerimizi yürütüyoruz.

YEŞİL MUTABAKATI, FIRSAT OLARAK GÖRMELİYİZ

AB Yeşil Mutabakatı'na hazırlıklı olmamız gerçeği çok açık. Önümüzdeki yıllarda, Yeşil Mutabakata uyum, özellikle Avrupa Birliği ülkelerine ihracat gerçekleştiren firmalarımızın, rekabet gücünü artıracak başlıca etmen olacak. Pandemi dönemi gösterdi ki, ülkemiz temiz ve yeşil üretimle, güvenli bir tedarikçi konumunda.Bu yüzden, Yeşil Mutabakatı, üretimde ve ihracatta bir kriz olarak değil, fırsat olarak görmemiz gerekiyor. Bu noktada, mutabakatın getireceği zorluklara odaklanmak yerine, açılan fırsat kapısını değerlendirmenin daha anlamlı olacağına inanıyoruz. Doğaya, çevreye ve insana faydalı üretim, hem dünyanın hem de ülkemizin uyması gereken altı kalın çizgi olacak. Buna uyanlar ticaretini yapacak. Bundan sonraki kriter ucuz fiyat değil, çevre olacak. Buna uyulması için getirilecek ek müeyyideleri ve vergileri biz de kontrol edeceğiz hem de uyacağız. TİM olarak bu çerçevede sektörler için sürdürülebilirlik eylem planı hazırladık ve bu planın altını da yaptığımız çalışmalarla güçlendirdik. İhracatçılarımız için sınırda karbon düzenlemesi uygulaması da önem taşıyor. Bu konunun son tarihi var. 2030'da uygulanacak ve bir vergisi de olacak. Doğal olarak herkes, bütün sektörler kendini gözden geçirip, karbon konusundaki kirletmesinin ölçülmesi ve bunun kontrol altına alınmasıyla ilgili çalışmaları yapacak. TİM olarak bu konuda bir çalışma yapıyoruz ve AB'den bir proje de kazandık. Bunun dışında biz ihracatçılarımızın, firmalarımızın karbon emisyonlarını ölçerek onların durumları ve ne yapmaları gerektiğiyle ilgili hazırlık yapıyoruz. Önümüzde 10 senelik süreç var. Sınırda karbon düzenlemesinde bazı sektörlerde iyiyiz, bazılarında sınırdayız. Bu uygulama kapsamında AB, firmaların karbon değerine bakacak ve yüksek çıkanların konulacak vergiyi ödeyerek malını satmak zorunda kalacak.

EN ÇOK OKUNANLAR