Yenilenebilir enerji kullanımı giderek dünya geneline yayılıyor. Yenilenebilir enerjinin önemi ve farkındalık seviyemiz gün geçtikçe artıyor. AB, 2050 yılına kadar 0 karbon eğiliminde. Kendi alanımızdan örnek verecek olursak; İzlanda neredeyse tüm ısıtmasını jeotermal enerjiden karşılıyor, Japonya’da bulunan termal sahalar turizm amaçlı kullanılıyor. Türkiye de benzer şekilde bu sürece destek veriyor ve altyapı çalışmalarını hazırlıyor. Çeşitli mevzuat çalışmaları yapılıyor ve bizler de sektörünün temsilcileri olarak bakanlıklarımıza elimizden gelen desteği sağlamaya çalışıyoruz. 

BÜYÜK FIRSATLAR SÖZ KONUSU

Yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi, Türkiye’de 2019 yılı verilerine göre yüzde 50’ye yaklaşmış durumda. Bu hem yenilenebilir enerji kaynakları üreticileri hem de tüketiciler için büyük fırsatları beraberinde getirecek. 2021 yılına bakıldığında özellikle jeotermal sektörünü ele alırsak YEKDEM’in açıklanmasına bağlı olarak yatırımlarımızın devam edeceğini söyleyebilir ve 2023 yılına kadar da kurulu gücümüze 1000 MWe daha ekleyebileceğimizi rahatlıkla ifade edebiliriz.  2030 yılına kadar AB 0 karbon çalışmaları kapsamında izleyeceğimiz yol, kuşkusuz ki yeşil enerji kullanımını daha da yaygınlaştırmak ve karbonsuzlaşma hareketi doğrultusunda gerekli altyapıyı sağlamak olacak. Örneğin, yeni düzenlemeye koyulan yeşil tarife seçeneği ile tüketici artık elektrik ihtiyacını yeşil enerjiden karşılayabilecek. Elektrikli araçların yaygınlaşması, kamu kurumlarının sıfır atık sistemine geçmesi, yeşil tarife seçeneği gibi çalışmalar ilerleyen günlerde yenilenebilir enerji kullanımının artırılması ve çevre farkındalığının yaratılmasında önemli adımlar.

PANDEMİNİN OLUMSUZ YANSIMALARI

Türkiye jeotermal enerji kurulu güç sıralamasında halen 4’üncü sırada. Hedefimiz, bir üst basamağa en kısa sürede çıkabilmek. 2020 Kasım ayı itibari ile 1.606 MWe kurulu gücümüz var ve bu yılın sonuna kadar bu kurulu güce, bir 30 MWe daha ekleneceği öngörüsündeyiz. Aslında bu yılın sonundaki hedefimiz 2000 MWe olabilmekti. Fakat hem pandemi süreci hem de YEKDEM’in açıklanmamış olması yatırımları sekteye uğrattı. Çünkü yatırımcı önünü görmekte zorlanıyor. Tabii döviz hareketlerinin de etkisi büyük bu süreçte. Çünkü ekipmanlarımızın önemli bir kısmı ithal malzemelerden oluşuyor. Bu kapsamda da YEKDEM ile ilgili çalışmalar halen devam ediyor. 

ÇOKLU ETKİ

Tabii pek çok platformda dile getirdiğimiz üzere jeotermal enerji sadece elektrik üretiminde değil, seracılık, termal turizm gibi alanlarda da kullanılıyor. İkincil yatırımlarla da ekonomiye destek oluyor ve istihdam sağlayabiliyoruz. Örneğin, konut ısıtma ile birlikte tüketicilerin ısınma maliyetleri düşüyor ve doğayla dost bir enerji kullanır hale geliyor. Burada da yapılması gereken ilgili kamu kurumlarının gerekli altyapıyı bizlere sağlamaları... Bu sağlanabilirse, Türkiye’nin pek çok yerini jeotermal enerji ile kolayca ısıtabiliriz.