Toyota’nın, bir otomotiv şirketi olmaktan öte üst düzey teknoloji ile farklı alanlarda çözüm üretebilen bir ‘mobilite’ şirketine dönüşümü, zaten başlamış olan bir süreçti. Bu dönüşümün amacı, farklı mobilite çözümleriyle insanların özgürce hareket etmelerini ve hayatlarını kolaylaştırmayı sağlamaktı. Pandemi süreci ve sonrasında yeni normalde aslında daha ne kadar farklı ihtiyaçlarımız olduğunu hepimiz yaşayarak deneyimledik. Sektörde yaşanan dönüşümün çıktıları olan dijital teknoloji ve beceriler ise, nispeten uzunca bir süredir sanayide, üretimde ve Ar-Ge’de üst seviyede kullanılmaktaydı. Son birkaç yılda üretimin haricindeki diğer alanlarda da yeni teknolojiler çok daha fazla kullanılır hale geldi. Bugün artık günlük hayatın içine de inanılmaz bir değişim hızıyla entegre olduğunu hepimiz görüyor, gözlemliyoruz. 

ÜRETİM DE, ÜRÜN DE DEĞİŞİYOR

Otomotiv sektörü ise bugün artık hem üretim hem de ürün anlamında baştan aşağıya bambaşka bir büyük dönüşümü yaşıyor. Üretimden örnek vermek gerekirse, fabrikalardaki artan otomasyon ve yüksek teknolojili robot ve akıllı sistemlerin kullanımı, çevreci üretim teknik ve teknolojilerinin gelişimi, ürün anlamında  da çevreci motor tiplerinin ötesinde, sürücüsüz veya birbirleri ile bağlantılı akıllı araçlar, trafik güvenliği ve insan sağlığı ile ilgili sistemler ve hatta akıllı şehirler konusunda da otomotiv endüstrisi son derece aktif bir şekilde çözümler üretmeye devam ediyor. 

İş dünyası sürekli bir değişim ve gelişim içindeyken, özellikle otomotiv endüstrisinin gerek sürdürülebilir bir dünya için sürdürülebilir araç üretimi faaliyetleri ve gerekse tüm dünyanın içinde bulunduğu dijital dönüşüm nedeniyle temelden değişmeye başladığı zaten rahatlıkla görülebilmekteydi. İçinde olduğumuz dijital dönüşüm sürecinde, otomotiv sektöründe çok daha büyük gelişmeler yaşanmaya başlanmıştı. Kısaca CASE (Connected, Autonomous, Shared, Electrified ) diye bahsedebileceğimiz ‘Bağlantılı, Otonom, Paylaşımlı, Elektrikli’ araç teknolojisi ile hızla gelişen rekabet ortamına ayak uydurmak zorunlu hale geldi. Dolayısıyla yapay zeka, analitik, yeni veri yönetimi ve platform stratejileri gibi yeni teknolojilerin, yeni normalle birlikte iş dünyasında ve otomotiv sektöründe daha da öne çıkan yatırım alanları olacağını söyleyebiliriz.

HİBRİT ARAÇLAR YAYGINLAŞACAK

Fabrikamızda 2019 yılında ürettiğimiz 253 bin adet otomobilin, yaklaşık yüzde 65’i olan 163 bin adedini hibrit motorlu araçlar oluşturdu. 2020 yılı ilk 10 ay üretimimiz ise yüzde 70 oranında hibrit araçlar olmak üzere yaklaşık 165 bin araç seviyelerinde gerçekleşti. İlk hibrit aracımız olan Toyota C-HR aracımızın seri üretimine başlamamızdan itibaren bu yana geçen süreçte Türkiye’de de hibrit araçların bilinirliğinin giderek daha çok artığını gözlemliyoruz. 2020 Eylül ayı itibariyle Türkiye’de satılan 9 bin 788 hibrit aracın, 8 bin 801 adedinin fabrikamızda üretilen Corolla ve Toyota C-HR modelimizden oluştuğunu bilmek bizler için mutluluk verici.