Bir filantropist her şeyden önce yaptığı yardımların doğru planlanmış olmasından emin olmalı. Hareket noktasını, mevcut ihtiyacı gidermek ve buradan doğacak bireysel ve toplumsal faydanın neler olacağını çok iyi kestirmek olarak belirlemeli. İyi bir filantropist, ülkesinin ve halkının ihtiyaçlarını iyi bilir. Yani toplumu iyi okur. Ayrıca, ülkenin genel sorunları, bunların nedenleri ve olabilecek çözüm yöntemleri hakkında derin bir bilgiye de sahip olmalı. İyi bir finansçı olmadır ki kendi kaynaklarını en doğru biçimde kullanabilsin. Zira, kaynaklar kısıtlıdır. 

2007’de kaybettiğimiz Kadir Has Vakfı’nın kurucusu merhum Kadir Has, büyük zahmetlerle ve risklerle kazandıklarını, hiçbir karşılık beklemeden paylaşmak istedi. Kadir Has ve onun gibi hayırseverlerin ortak hedefleri de memleketleri ve halklarıyla birlikte büyümekti. Bağrından çıktıkları Anadolu’yu, Anadolu insanını hiçbir zaman unutmadılar. Kadir Has daha yaşarken adını ölümsüzleştirmiş bir Anadolu bilgesiydi. Bu herkesin yapabileceği bir iş değil. Biz buna ‘Kadir Has felsefesi’ diyoruz. Türkiye’nin her yerinde eserler bırakarak, doğusundan-batısına, yaşlısından-çocuğuna kadar tüm yurttaşlarımızın hayatlarına dokunmayı ilke edinen Kadir Has’ın kurduğu vakfın ve bu felsefenin, filantropi yolculuğumdaki anlamı ve önemi çok büyük. Eğitim, eğitim, eğitim… 1997’de kurduğumuz Kadir Has Üniversitesi’yle birlikte bu alandaki çalışmalarımız farklı boyutlar kazandı. Üniversitemiz, gençlere  temel insani değerler ve yetenekler kazandırıyor. Vakıf olarak biz de çalışmalarımızın odağını bu yöne çevirdik.