2016’da kurulan ve yaş ortalaması 27 olan bir finansal teknoloji şirketiyiz. Ağırlıklı olarak Y jenerasyonunun olduğu ekip arkadaşlarımızla tüm ürün ve projelerde şirket kuruluşundan beri agile yaklaşımlarla ilerliyoruz. Finansal teknoloji sektöründeki şirketlerin çoğunda itici güç teknoloji departmanı olduğu için kurum kültüründe doğrudan bir etkisi oluyor. Agile yöntemlerin en önemli avantajları; geri bildirim döngüsünü kısaltmak ve şeffaflığı artırmak. Finansal teknoloji özellikle ürün geliştirme alanında çok değerli ve itici bir güce sahip. Banka, epara/ödeme kuruluşu, regülatör, fintekler, vb. oyunculardan oluşan kocaman bir ekosistemden bahsediyoruz. Bu ekosistem paydaşlarının iş modeli geliştirmesi, iş modelini en uygun maliyetle test etmesi, minimum geçerli ürünü geliştirmesi, bu sürecin sürekliliğini sağlayacak agile-lean metodolojiler üzerine eğitim programları düzenlemesi ve girişimcilerin bu konuda bilinçlendirilmesi finansmana erişimi artırabiliyor. Finansal teknolojiler özelinde agile yöntemlerin önündeki en büyük engel, regülasyonlar gibi görülebiliyor. Aslında regülasyonların sınırladığı bir dünya içerisinde agile yöntemleri uygulamak oldukça faydalı. Finartz olarak bu alanda MLP (Minimum Licensable Product ) olarak türettiğimiz yeni bir kavram da mevcut. Aslında bu kavram, agile bünyesindeki MVP’den türeyen, regülasyonların belirttiği, minimum isterlerle lisans alabilecek ürün anlamında kullanılıyor. Böylelikle ürünün lisanslama sürecine tamamen bitmiş bir ürün ile girmek yerine, belirli parçalarla regülasyona uyum göstermesini sağlıyoruz.