USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Dergi

14 Aralık 2020 11:38

Furkan Katmerci: Savunmada alt bileşenlerimiz de yerlileşecek

Katmerciler İcra Kurulu Başkan Vekili Furkan Katmerci "Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD) üyesi firmalarla yapılan son sektörel beklenti anketlerine göre savunma firmalarımızın yüzde 75’i önümüzdeki yıllarda gelişip büyüyecekleri beklentisine sahip" dedi.

Furkan Katmerci: Savunmada alt bileşenlerimiz de yerlileşecek

Sektörümüz hızlı yol alıyor. 2000 yılında yaklaşık 850 milyon dolarlık büyüklüğe sahip savunma ve havacılık sektörü, 20 yılda yaklaşık 12 kat büyüme göstererek, 2019 yılında 11 milyar dolar seviyesine ulaştı. 2020 yılında sektörel büyüklüğün 13 milyar dolara yaklaşacağını tahmin ediyoruz. 2000 yılında 123 milyon dolar olan ihracatımız, 24 kat artışla 2019 yılında 3 milyar doların üzerine çıktı. Bu ihracatın yaklaşık yarısının ABD ve Avrupa ülkelerine yapılmış olması da artan teknolojik gücümüze işaret ediyor. Yine 20 yıl önce yaklaşık 60 firmanın faaliyet gösterdiği sektörümüzde bugün irili ufaklı bin 500 civarı firma faaliyet gösteriyor. Yüksek nitelikli istihdamın sağlandığı sektörümüzün çalışan sayısı ise 74 bin kişiye ulaştı. Dünya savunma şirketleri sıralamasında da üst sıralarda yer alan firma sayımız artıyor. 

GELİŞİM ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA DA SÜRECEK

Önümüzdeki 10 yıllık dönemde Türk savunma sanayinin hızlı gelişimini devam ettireceğine inanıyoruz. Ülkemizin bölgesel rolü ve uluslararası arenada artan etkinliği, bölgesel gerilimlerin artışına paralel olarak ülke savunmasını güçlü tutma ihtiyacı, ekonomik gelişmeye katkısı, ülkemizin önde gelen ihracatçı sektörlerinden birisi haline gelmesi, on binlerce nitelikli çalışana istihdam imkanı sağlaması, sektörümüzün son 20 yıldaki gelişimini önümüzdeki yıllarda da devam ettireceğini gösteriyor. Devletin ortaya koyduğu Türkiye’nin gelecek vizyonunun moral gücü ve motivasyonunun sağladığı, “Biz de yapabiliriz” inancı ve kararlılığı sayesinde, sektörümüzün araştırma, geliştirme, tasarım ve üretim kapasitesi, bilgi birikimi ve deneyimi hızla arttı. 

İNSANSIZ HAVA & KARA ARAÇLARI

Türkiye’nin bu alandaki artan rekabet gücünü, savunma ihtiyaçlarını ve bilgi birikimini dikkate alarak, önümüzdeki yıllarda bazı alanların biraz daha öne çıkacağına inanıyoruz. Bunların başında insansız kara ve hava araçları geliyor. Çok az ülkenin geliştirebildiği SİHA’ların başarısı dünya sektörünün gündeminde. Savunma ve çatışma gücünü artırırken askeri personelini korumaya önem veren her ülkenin envanterinde, uzaktan kumandalı atış platformu, insansız iş makineleri, tank, deniz araçları gibi askeri araçlar daha fazla yer bulacak. Uzay çalışmaları ülkemiz savunma sanayiinin daha fazla gündeminde olacak. Zırhlı kara araçları hem ülkemiz savunmasındaki yeri itibariyle, hem ihracat kalemi olarak her zaman önceliğini koruyacak. 4x4 zırhlı araçların yanı sıra paletli araçlar noktasında da ülkemizin ağırlığı artacak.

TEKNOLOJİDE DE YERLİLEŞECEĞİZ

Öte yandan, savunma sanayiinin desteklenmesinin stratejik bir devlet politikası haline gelmesiyle artan sektörel özgüven, sektörel teşvikler ve Ar-Ge yatırımlarına verilen önem sayesinde sektö

rümüzdeki yerlilik oranı hızla arttı ve yüzde 70 seviyesine ulaştı. Ancak bu seviye hâlâ yeterli değil. Özellikle alt sistem, bileşen ve kritik teknolojilerdeki dışa bağımlılığı azaltacak adımların hızla atılması gerekiyor. Bunun için Ar-Ge yatırımları artırılırken, yabancı firmaların göz diktiği nitelikli elemanların istihdam koşullarının iyileştirilmesi suretiyle ülkemizde kalmaları sağlanmalı. Çünkü, teknolojik gelişimin odağında da insan var. En önemlisi, yerli ve millilik kavramı kendi insanımızın, mühendisimizin yetiştirilmesiyle gerçekleşecek. Gelecek otonom sistemler, yapay zeka, sanal gerçeklik gibi alanların sanayi ürünlerine uyarlanmasıyla şekillenecek. Türkiye geç kalmış sanayi devrimini bu alanlarda gerçekleştirip dünya arenasında yerini mutlaka alacak.

SAVUNMADA TAM BAĞIMSIZLIK

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, yerlilik ve millilik kavramı kendi insanımızın, mühendisimizin, teknoloji liderlerinin yetiştirilmesiyle hayatta karşılığını bulacak. Kendi mühendisimizle kendi teknolojimizi üretemediğimiz müddetçe, dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak sadece lafta kalır. Elbette ki gelişmiş ülkelerde de yerlilik yüzde 100 değil. Onlar da pek çok işi ve hizmeti başka ülkelerden tedarik ediyorlar. Ancak, kritik noktalarda kendi teknolojilerini kendileri üretiyor, bir başka ülke üreticisinin ‘ambargo’ tehdidiyle karşılaşmıyorlar. Biz de bu teknolojik yetenek ve kapasiteye sahip olmalı, kritik komponentlerde ve alt sistemlerde bağımlılığı sıfıra indirme yönünde verdiğimiz mücadeleye daha büyük bir enerjiyle devam etmeliyiz. Bu tehditler sektör oyuncuları olarak bizleri sadece daha fazla üretmeye, geliştirmeye ve yerlilik oranını artırmaya yöneltiyor. Gelecek için asla karamsarlığa kapılmıyoruz. Ürettikçe kendimize güvenimiz artıyor.

VİZYON, YOL GÖSTERİYOR

Bir ülkenin kalkınma ve gelişmesinde ortaya konan vizyon son derece önemli, hatta belirleyicidir. Siz ülkenizi ve milletinizi uluslararası ölçekte nerede ve nasıl konumlandırıyorsanız, Türkiye ve Türk milleti denildiğinde içeride ve dışarıda insanların ve ülke yönetimlerinin kafasında nasıl bir düşünce ortaya çıkmasını istiyorsanız, atacağınız adımlara da bu konumlandırma yön verecektir. Devletimizin ortaya koyduğu ve ısrarla üzerinde durduğu 2023 ve 2071 vizyonları, ülkemizin ulaşması gereken noktaların tanımlanmış halleridir. Bu vizyon bize gitmek istediğimiz yerin yol haritasını da veriyor. 

ASKERLER DEĞİL, TEKNOLOJİ SAVAŞACAK

Artık savaşlar askerlerin fiziki savaşı olmaktan çıkarken, teknolojilerin savaşı haline geldi. Muhtemelen birkaç 10 yıl sonra, uzaktan kumandalı araçların da ötesine geçilecek, yapay zeka kullanımının gelişmesiyle kendi kendine karar alıp uygulayabilen savunma araçlarının çoğalıp yaygınlaştığına tanıklık edeceğiz. Yapay zeka, gelecek askeri teknolojilerinin belkemiği haline gelecektir. Türkiye’nin, dünyayı izleyen, gelişmeleri yakından takip eden, taklit etmekle yetinmeyip kendi özgün tasarımlarını geliştiren, dinamik mühendisler ve ekip liderleri yetiştirmesi, bu alana özel olarak yoğunlaşması gerekiyor. Bu noktada devlet, akademi ve özel şirketlerin gösterecekleri ortak çaba, ortak irade ve yatırım politikası, ülkemizin savunma sanayinin gelecekteki yeri açısından kritik öneme sahip olacak. Üç sacayaklı bu yapıyı daha da güçlendirmeliyiz.

TAKİP EDİLEN KONUMDA OLACAĞIZ

SASAD üyesi firmalarla yapılan son sektörel beklenti anketine göre savunma firmalarımızın yüzde 75’i önümüzdeki yıllarda gelişip büyüyecekleri bklentisine sahip. Yani umutlular ve moraller yüksek. Lokomotif büyük savunma şirketlerimiz kendileriyle birlikte yüzlerce küçük ölçekli savunma şirketlerini de ileriye taşıyor.

Biz de bu sektörün yenilikçi ve dinamik bir oyuncusu olarak, daha muktedir bir Türkiye için ülkemiz savunmasının güçlendirilmesinde rolümüzü oynamaya, savunma ve güvenlik alanında farklı ihtiyaçlara uygun geliştirdiğimiz araçlarımızla ülkemiz ve milletimiz için üretmeye, ülke ekonomisine katkı sunmaya devam edeceğiz. 

 

 

EN ÇOK OKUNANLAR