Bu araştırma kapsamında 600’ün üzerinde kâr amacı gütmeyen liderin katılım gösterdiği ‘Grantee Voice’ adlı bir panel ve anket de düzenlendi. Kâr amacı gütmeyen organizasyonların önemli bağışçılardan nasıl destek aldığı, bağışçıların bu organizasyonları desteklemek için neleri daha iyi yapabilecekleri ve kâr amacı gütmeyenlerin önemli bağışçılarla olan ilişkilerinin tam kadrolu vakıflarla olan ilişkilerinden ne açıdan farklı olduğu analiz edildi. 

3 KRİTİK SONUÇ

Bu araştırmayı yorumlayan CEP analisti Ellie Buteau; üç önemli sonucun öne çıktığını belirtiyor.

1. İlişkiler büyük önem taşıyor:  Önümüzdeki yıllarda kâr amacı gütmeyen organizasyonların, önemli bağışçılarla nasıl çalışacaklarını belirlerken karşılarına çıkacak en yaygın trend, bu bağışçılarla kişisel ilişkiler kurmak olacak.

2. Taraflar birbirlerini anlayamıyor: Kâr amacı gütmeyen organizasyonlar, önemli bağışçıların gerçekten yardım edebilmek için organizasyonlarını ve yaptıkları işi şu anda olduğundan çok daha iyi anlamaları gerektiğine inanıyor.

3-Kâr amacı gütmeyen organizasyonların, uzun yıllar devam edecek taahhütler, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan hibeler ve paranın ötesinde bir destek sunması gerekiyor: Kâr amacı gütmeyen organizasyonlar, kendilerine sunulan bu tür desteklerin, organizasyonlarına çok yardımcı olduğunu ve geleceği planlayabilmelerini sağladığını belirtiyor.

BAŞARI, İLETİŞİM VE ŞEFFAFLIKTAN GEÇİYOR

CEP’in yaptığı araştırmaya göre vakıflar ile kâr amacı gütmeyen organizasyonlar arasındaki ilişkiyi belirleyen en güçlü iki unsur; iletişim ve şeffaflık… Buteau’ya göre birbirini anlamak, tüm güçlü ilişkilerin zaruri bir bileşeni... Kâr amacı gütmeyen organizasyonlar, bağış yapmak ya da yapmamak konusunda çok daha şeffaf olmayı arzu ediyor. Bir bağışçıdan tekrar tekrar destek alabilmek ve aradaki şeffaflığı sağlayabilmek, söz konusu bağışçının ileride yapacağı bağışlara yönelik planlama yapmasını da kolaylaştırıyor.