USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Dergi

26 Haziran 2020 02:08

Covid-19 ve ulus-devletin artan merkeziliği

T.C. Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Ufuk Ulutaş, gelecek ile ilgili öngörülerini Platin'e açıkladı

Covid-19 ve ulus-devletin artan merkeziliği

Covid-19 pandemisinin uluslararası ilişkiler ve siyaset üzerindeki muhtemel etkileri hakkında yapılan ilk yorumlar, aceleci analizler içermekte ve sistemik birtakım kırılmalar öngörmekteydi. Pandemi süreci ilerledikçe ve tablo erken dönemlere nispeten ortaya çıkmaya başladıkça, sistemik kırılma öngörüleri yerini kısıtlı dönüşüm söylemine bıraktı. Belki de pandemi küresel anlamda kontrol altına alınmadan yapılan tüm analizler, aceleci mahiyette olacaktır; çünkü gerçek bir hasar kontrolü yapmak şu aşamada mümkün değil. Fakat yine de mevcut tablo, küresel çapta birtakım trendlerin ön plana çıkacağı konusunda güçlü sinyaller veriyor. Bunlardan biri de ulus-devletlerin uluslararası sistemdeki merkeziliğinin artması… 

İKİ TEMEL GÖZLEME DİKKAT

Bu argümana zemin hazırlayan iki temel gözlem var. Birincisi; uluslararası iş birliğinin başat aktörleri arasında yer alan uluslararası ve uluslar üstü kuruluşlar, pandemi sürecinde beklentilerin altında ve uluslararası iş birliği vasıtasıyla Koronavirüs’e karşı mücadeleyi örgütlemede yetersiz kalmıştır. Bir taraftan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi kuruluş amacı tam da Covid-19 gibi küresel salgınlarla mücadele olan kuruluşlar eleştirilerin odağı haline geldi, idarenin politize olmasının, kuruluşun etkinliğini engellediği düşüncesi işlerlik kazandı. Başta ABD olmak üzere birtakım devletler, kuruluşta reform yapılmaması durumunda DSÖ’den mali desteklerini çekeceklerini ilan etti. Aynı şekilde Covid-19’un en sert vurduğu coğrafyalardan olan Avrupa’da, sınırların kalktığı bir dayanışma kurumu olması beklenen Avrupa Birliği (AB) okların hedefi haline geldi. Başta İtalya ve İspanya’dan AB’ye karşı varoluşsal eleştiriler yöneltildi. AB’nin sonraki dönemlerde yaptığı yardımlar, zihinlerde İtalyan sokaklarında arzı endam eden Rus askeri araçları kadar yer tutamadı. Bu gözlemden hareketle uluslararası kamuoyunun pandemi sonrasında çok taraflı, uluslararası ve uluslar üstü kuruluşları ve bu kuruluşlarla ilişkileri artarak sorgulayacağı öngörülebilir.

MİLLİYETÇİ TRENDLER YÜKSELECEK, TEK TARAFLILIK YAYGINLAŞACAK

İkinci gözlem ise pandemi sürecinde insanların hayatta kalmak ve temel hizmetlere kavuşmak için başvurduğu tek mercinin devlet olmasıdır. Uluslararası kuruluşların gıyabında, devletler pandemiye karşı insanları koruyacak karantina tedbirlerini alacak, hastanelerde tedavi edecek, gıda güvenliğini sağlayacak, ekonomik yardım paketleri hazırlayacak ve sosyal dayanışmayı örgütleyecek tek ve eşsiz siyasi yapı konumuna geldi. “Gemisini kurtaran kaptandır” anlayışıyla siyasi ve ekonomik açılardan önde gelen devletler dahi içe kapanmacı (izolasyoncu) politikalar izlemeye başladılar. Kendi kendine yardım ve kendi kendine yetebilirlik kavramları ön plana çıkarken, bu sıfatlara sahip ulus-devletlerin altı hem teoride hem de pratikte çizildi. Pandemi sebebiyle küresel iş birliği mekanizmalarının varoluş amaçlarının bile sorgulandığı bir zamanda vurgu; uluslar üstü kuruluşlara değil, kendi kendine yeten ulus-devletlere yapılacak. Bu sebeptendir ki kendi kendine yeten ulus-devletlerin uluslararası ilişkilerdeki itibarı artacak. Bu sürecin beraberinde milliyetçi trendlerdeki yükselişi, tek taraflılığın yaygınlaşmasını ve içe kapanmacılığı getirmesi de şaşırtıcı olmayacak. Kendi kendine yetmesine rağmen uluslararası iş birliği ve çok taraflı mekanizmalara işlerlik kazandırma çabalarına liderlik yapan ulus-devletler ise pandemi sonrası dönemin yükselen yıldızları olacak. 

 

EN ÇOK OKUNANLAR