İçinde bulunduğumuz dönemi çoğumuz ilk kez yaşıyor. Evet; salgın hastalıklar yaşandı, savaşlar oldu. Farklı süreçlerde, farklı kayıplar verdik. Ama aynı anda dünyayı etkisi altına alan bir virüse insanlık olarak maruz kalmamız, hepimiz için büyük bir sınav oldu. Duygularımız ortak: Korku, gelecek kaygısı, umutsuzluk ve endişe… Her ülke Koronavirüs ile ilgili tedbirler uyguluyor. Uzaktan izlediğimiz bu kriz senaryosuna Türkiye’nin de dahil olmasıyla hem yaşamlarımız hem de algılarımız değişti. Koronavirüs pandemisinin psikolojk boyutunun yanı sıra ekonomik boyutu da son derece kritik. Bu salgının dünyada ve Türkiye’de nasıl yönetileceği ve ne gibi yeni önlemlerin alınacağına yönelik gelişmeleri heyecanla beklerken ana gündemimiz ise kriz yönetimi oldu. Nasıl olmasın ki? Covid-19 vakaları dünya genelinde hızla artarken bu sürecin iş dünyasına, üretim faaliyetlerine, eğitim hayatına kısacası gündelik yaşama nasıl sirayet edeceği hepimizin aklındaki ilk soru değil mi?
KORONA ÖNCESİ VE KORONA SONRASI İLETİŞİM
Nisan sayımızı kurumsal iletişimin yeni nesil kodları üzerine kurgularken, Türkiye’de Korona vakalarının artmaya başlamasıyla yönetimin de onayını alarak ‘evden çalışma sistemine’ geçtik. İlk kriz yönetimi stratejimiz ise gerekli teknolojik altyapıyı sağlamak oldu. Bu ay okuyacağınız dergi, Platin ekibinin inovatif araştırmaları ve özverili çalışmalarıyla hazırlandı. 7/24 işimizin başındaydık ve ilk kez bir araya gelmeden ama tüm yüreğimizi ortaya koyarak herkesin okumaktan keyif alacağı özel bir sayı hazırladık. Biz, kendi krizimizi başarıyla yönettik. Ama işin çok daha farklı bir boyutu var. Koronavirüs, dünyada yaşayan herkese çok önemli bir şey öğretti. Krizler, sadece şirketlerde ya da lider iletişimlerinde yaşanmıyor. İtibar kaybı sadece kurumsal hayatın sorunu değil. Risk yönetimi, kriz iletişimi süreçleri, itibarı korumaya yönelik atılan tüm adımlar, iş dünyasını olduğu kadar birey ve toplumları da etkiliyor. Hayatlarımızın Korona öncesi ve Korona sonrası dönem olarak şekillenmesi an meselesi. İşte tam da bu noktada itibarı ve krizleri doğru yönetmenin altın kuralları devreye giriyor. Kurumsal itibar kadar toplumsal itibar da öne çıkacak. Ekonomik krizler kadar kendi bireysel krizlerimizi de yönetmek zorunda kalacağız. Yeni dönemde birbirimizi duymak, görmek ve kendimizi doğru ifade edebilmek, kısacası hassasiyetlerimizin bilincinde olmak hiç olmadığı kadar önem kazanacak.
YENİ SÜREÇ NASIL ŞEKİLLENECEK?
Platin’in nisan sayısında kurumsal iletişimin gelecek dönemdeki rolünü araştırırken pek çok analizden faydalandık. Yeni nesil sosyal medya trendlerinden iç ve dış iletişim süreçlerine yön verecek metodolojilere kadar pek çok konuyu derinlemesine inceledik. Kurumsal iletişim yöneticilerinin 2020 ve sonrasına yön verecek yol haritalarının yanı sıra kriz yönetimini başarıyla uygulayan global-ulusal marka örneklerine ve kriz yönetiminde markaları ayrıştıracak önemli tüyolara kadar pek çok konuyu en ince detayına kadar masaya yatırdık. Kurumsal iletişimin dünden bugüne nasıl bir dönüşümden geçtiğini gözlemledik. Şirketleri olduğu kadar çalışanları ve iş birliği yapılan önemli paydaşları da etkileyecek yeni iletişim dilinin nasıl şekilleneceğine göz atmanın tam zamanı…