
*Kahve kültürünün artık farklı bir deneyim sürecine evrildiği gözlemleniyor. Bu bağlamda tüketicilerin sürdürülebilirlik, etik-organik üretim, şeffaflık, ambalajlama ve tedarik zinciri odaklı beklentilerinde neler değişecek?
Kahve artık yalnızca bir içecek değil; üretim biçimi, etik duruşu ve çevresel etkisiyle bilinçli bir yaşam tercihini temsil ediyor. Özellikle Z kuşağının artan farkındalığıyla tüketiciler, kahvelerinin nerede ve nasıl üretildiğini, doğaya ve üreticiye nasıl bir etki bıraktığını sorguluyor. Lezzetin yanı sıra sürdürülebilirlik, organik üretim, şeffaf tedarik zinciri ve sosyal etki gibi kriterler tercih süreçlerinde temel belirleyici haline geliyor. Bu dönüşümü yıllar önce öngördük ve 2011'den itibaren tüm kahvelerimizde yüzde 100 organik sertifikalı çekirdek kullanımına geçtik. 2025 itibarıyla organik tarımı destekleyen üreticilerle daha güçlü bir iş birliği modeli kurarak hem çevresel hem sosyal açıdan sürdürülebilir üretime katkı sağlıyoruz. Dünya çapında yüzde 100 Rainforest Alliance sertifikalı ilk kahve markası olmamız da bu alandaki kararlılığımızı gösteriyor çünkü bu sertifika yalnızca çevresel değil, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliği de kapsıyor. Türkiye'de sürdürülebilirliği yalnızca üretimle sınırlı görmüyoruz. 'Genç Barista Yetiştirme Programı', '40 Yaş Üzeri Kadın İstihdamı' gibi projelerle toplumsal faydayı odağına alan bir yaklaşım benimsiyoruz. Çocuklara yönelik iklim atölyeleri ise geleceğe yapılan bir yatırım niteliği taşıyor. Önümüzdeki dönemde tüketicilerin markalardan çok daha yüksek düzeyde şeffaflık talep edeceğini, ambalajların geri dönüştürülebilirliğinden karbon ayak izine kadar her detayın tercih nedeni olacağını öngörüyoruz. Biz bu süreci zorunluluk değil, sorumluluk olarak ele alıyoruz.
"TÜRK KAHVESİ ÇAĞDAŞ DENEYİME UYUMLU YENİ BİR KİMLİK KAZANIYOR"
*Hikayesi olan, yaşayan Türk kahve kültürü ile global kahve trendlerinin gelecekte nasıl bir etkileşim içinde olacağını düşünüyorsunuz?
Türk kahvesi; ritüeli, sohbeti ve tarihsel kimliğiyle yüzyıllardır yaşamın içinde var olan güçlü bir kültürel miras. Bu gelenek, günümüzde hızla çeşitlenen global kahve trendleriyle daha yakın bir etkileşim içine giriyor. Filtre kahve, cold brew ve özel demleme tekniklerine ilginin artması, Türk kahvesinin de modern yorumlarla yeniden konumlanmasına zemin hazırlıyor. Böylece Türk kahvesi hem nostaljiyi koruyan hem de çağdaş deneyime uyum sağlayan bir kimlik kazanıyor. Bu kültürel mirası menülerimizde yaşatıyor; yerelde kampanyalarla destekliyor, globalde ise Türk kahveli reçeteleri Orta Doğu mağazalarına taşıyarak yerel bir değerin uluslararası alanda karşılık bulmasına katkı sunuyoruz. Gelecekte Türk kahvesinin teknoloji ve sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla daha fazla birleşeceğine inanıyorum. Geleneksel tadı korurken üretim süreçlerinde çevreye duyarlı yöntemlere yönelmek, özellikle genç tüketicilerin değerleriyle büyük uyum içinde. Bizim için Türk kahvesi yalnızca geçmişin bir parçası değil; geleceğin kahve kültüründe de özel bir yere sahip. Onu yaşatan şey ise her dönemde geçerliliğini koruyan samimiyet, paylaşım ve sohbet geleneği. Bu değerler, global trendlerin hızına rağmen Türk kahvesini benzersiz kılmaya devam edecek.
"YAPAY ZEKA KAHVE SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİNDE KRİTİK BİR ROL ÜSTLENİYOR"
*Mobil sipariş sistemleri, yapay zeka destekli müşteri deneyimi gibi teknolojik atılımların kahve sektörünü nasıl dönüştüreceğini öngörüyorsunuz?
Pandemi sonrasında tüketici alışkanlıkları büyük bir hızla dijitalleşti. Mobil sipariş, temassız ödeme ve online platformlar artık kahve sektöründe standart haline geldi. Tüketiciler hız, kolaylık ve kişiselleştirilmiş deneyimi aynı anda talep ediyor. Bu dönüşüm kahve deneyimini fiziksel mağazanın ötesine taşıyarak müşterilerin markayla daha esnek ve kişisel bir ilişki kurmasını sağlıyor. Dijital dönüşüme önem veriyor ve bu alanda yatırım yapıyoruz. 2026'da devreye alacağımız yeni sadakat programı, müşterinin markayla kurduğu tüm etkileşimleri değerlendirerek deneyimi daha ödüllendirici ve kullanıcı dostu hale getirecek. Bu program yalnızca satın alma davranışlarını değil, geri bildirimleri ve dijital etkileşimleri de kapsayacak. Yapay zeka da kahve sektörünün geleceğinde kritik bir rol üstleniyor. Tüketici alışkanlıklarını analiz eden yapay zeka sistemleri, kişiye özel öneriler sunarak kahve deneyimini daha bireysel bir yapıya dönüştürüyor. Teknolojiyi müşteriyle kurduğumuz bağı güçlendiren bir araç olarak görüyoruz. Dijitalleşmenin, kahvenin özündeki insani sıcaklığı gölgelememesi gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle inovasyonu, sohbeti ve birlikteliği destekleyen bir yaklaşımın tamamlayıcısı olarak konumlandırıyoruz.