
Land Art Yönetim Kurulu Başkanı Nail Güler, doğayla iç içe, sade ama anlamlı bir yaşam arayışının sonucu olarak hayata geçirdikleri projeyi şu sözlerle anlatıyor: "Land Art Ekolojik Köyleri, hem kişisel bir hayalden hem de toplumsal bir ihtiyaçtan doğdu. Çanakkale bölgemizde 12 yıl boyunca gayrimenkul geliştirme ve toprağa değer katma konusunda tecrübemiz bulunuyor. Bu tecrübelerime dayanarak fark ettim ki birçok yatırımcımızın, yatırım ortaklarımızın ortak bir hayali var. Doğa içerisinde bir ev hayali, evinin bahçesinde zaman geçirebileceği bir alan ve modern yaşantımızın konforundan kopmayacağı şekilde bir sosyal ve topluluk yaşamı." Land Art konsepti, sadece ekolojik evler inşa etmiyor, aynı zamanda sürdürülebilir gelir modelleri de sunuyor. Güler, "Yatırımcılarına evlerini kullanmadıkları zamanlarda kiraya vererek gelir elde edebilecekleri bir sistem sunuyoruz" diyerek projeye olan ilgiyi artırmayı hedefliyor.
TOPLULUK BİLİNCİNİ MERKEZE ALIYOR
"Çanakkalemiz, oksijen deposu Kazdağlarından tertemiz Kuzey Ege sahillerine uzanan, tarihi dokusu ve tescilli ürünleriyle gelişen bir turizm bölgesi. İstanbul'a mesafenin iki saate düşecek olması, İzmir, Bursa, Ankara gibi büyük şehirlerden erişimi kolaylaştırıyor" diyen Güler, "Bu da doğal yaşam isteyen insanlarımıza gerçek bir fırsat sunuyor" şeklinde konuşuyor. Projenin felsefesi yalnızca bireysel bir değişimi değil, topluluk bilincini de merkeze aldığını şu sözlerle ifade ediyor: "Gerçekten nefes alınabilecek, toprağa basılabilecek, üretilebilecek alanlar hayal ettik. Bu sadece bireysel bir dönüşüm değil; kolektif yaşamı, paylaşımı, topluluk bilincini ve sürdürülebilirliği ön planda tutan bir yaşam biçimi yaratmak istedik." Ekolojik köylerin sürdürülebilirlik açısından örnek teşkil ettiğini vurgulayan Güler, yaşam alanlarının doğa dostu olmasının da altını çiziyor: "Enerjimizi güneşten sağlayacağımız, yağmur suyu hasadı ve gri atık arıtma sistemi ile kendi suyumuzu üretebileceğimiz, meyve sebzemizi kendi bahçelerimizden toplayabileceğimiz ekolojik bir yaşam tarzı sunuyoruz."
"DOĞA İLE UYUM ARTIK GELECEĞİN NORMALİ"
Güler, Land Art Ekolojik Köyleri'nin bir başka özelliğini ise şöyle ifade ediyor: "Burada beton değil, doğaya uyumlu tasarımlarla yaşam inşa ediyoruz. Tek katlı yapılar, depreme dayanıklı tasarımlar ve çelik konstrüksiyon köy evleri ile hem güvenli hem estetik hem de doğaya saygılı çözümler üretiyoruz." Projeyi klasik bir konut yatırımı olarak görmediklerini dile getiren Güler, yaşam dönüşümüne dikkat çekerek, "Klasik konut projelerinde bireysel alanlar ve tüketim odaklı yapılar ön plandayken, biz üretimi, paylaşımı ve çevresel duyarlılığı merkeze alıyoruz" diyor. Güler, Türkiye'de ekolojik farkındalığın hızla arttığını ve bu yaklaşımın geleceğin normali haline geldiğini belirterek, "Artık insanlar yalnızca 'villa' değil, değer satın almak istiyor. Sürdürülebilirlik, kendi kendine yetebilme, topluluk temelli yaşam, doğayla uyum gibi kavramlar artık geleceğin normali olacak" ifadesinde bulunuyor. Girişimcilere de çağrıda bulunan Güler, sözlerini şöyle tamamlıyor: "Cesur olun. Hayalini kurduğunuz şeyi küçük görmeyin, çünkü her büyük dönüşüm önce bir hayalle başlar. Kâr odaklı değil, değer odaklı düşünün. Geleceği ancak birlikte ve bilinçle inşa edebiliriz."