USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Finans Haberleri

15 Aralık 2025 10:49

Türkiye yatırımlarını artırıyor

Geçen yılı yaklaşık yarım milyar dolarlık ciro ile kapatan ABB Türkiye için 2026 yatırım yılı olacak. Tesis ve kapasite yatırımı onaylarını aldıklarını söyleyen ABB Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Başar Vural'a göre Türkiye, küresel yatırımcılar için bir fırsatlar ülkesi.

Türkiye yatırımlarını artırıyor

Küresel sanayi devi ABB Group'un Türkiye yapılanması, sadece bir büyüme hikayesi değil, aynı zamanda Türkiye'nin ekonomik ve toplumsal dinamikleriyle harmanlanmış, zorlu ama heyecan verici bir yatırım ve endüstriyel kalkınma stratejisini temsil ediyor. ABB Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Başar Vural ile bir araya gelerek, şirketin 140 yıllık inovasyon mirasını, Türkiye'yi bölgesel bir merkez haline getiren iş kolları yönetim modelini ve ABB Türkiye'nin önümüzdeki dönemdeki hedeflerini konuştuk. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olan Vural henüz üniversite öğrencisiyken 2000 finansal krizini finansal piyasalarda yaşayınca yurt dışına çıkmaya karar vererek İngiltere'ye gidip uluslararası fon piyasalarında çalışma hayalleri kuruyordu. Ancak elbette evdeki hesap çarşıya uymadı ve askerlik dönüşünde finans sektörünün içler acısı durumu nedeniyle 2004-2007 yılları arasında DHL ve Carrefour-Dia'da finans bölümlerinde çalıştı. Vural daha sonra Haziran 2007'de ABB Türkiye'de Kurumsal Hazine ve Kontrolörlük göreviyle işe başladı. Dört yıl sonra şirketin genel merkezine, İsviçre'ye giden Vural 2013'te Türkiye'ye döndü ve TANAP Projesinde yer aldı. Vural, 2019'da ABB Türkiye'nin CFO'su olduktan sonra ABB'nin küresel yönetim modelini değiştirmesiyle yeni bir liderlik pozisyonuna, Country Holding Officer (CHO) görevine geçti. Vural, deneyimli bir ekonomi geçmişine sahip olmasının, ABB'deki teknik bilgisi yüksek ekibin yanında piyasayı hissetme ve ekonomik riskleri öngörme konusunda kendisine büyük bir avantaj sağladığını düşünüyor. Gelin CHO modelinin ayrıntılarına bir göz atalım...

GLOBAL İŞ, LOKAL LİDERLİK: CHO MODELİ

ABB Group, kökleri 140 yıl öncesine, iki İsviçreli mühendisin inovasyon ve topluma fayda prensibiyle kurduğu bir şirkete dayanan küresel bir sanayi gücü. Bugün 100 binden fazla çalışanı bulunan ABB'nin temel faaliyet alanları elektrifikasyon, endüstriyel otomasyon ve robotik. Şirket, 2000'li yılların başında enerji üretimi ve yakın zamanda da yüksek gerilim kısmından çıkarak dijitalleşme vizyonuna hizmet etmeyen alanları terk etti. Başar Vural'ın üstlendiği CHO (Country Holding Officer) pozisyonu, ABB'nin yeni ve yenilikçi yönetim modelini temsil ediyor. Bu modelde, Ülke Holding Yöneticisi, ülke düzeyindeki kanunlara ve düzenlemelere karşı en sorumlu kişiyi temsil ederken, global projelerin yerel yansımalarına, birleşme ve satın almalara; aynı zamanda da yatırımlara fonksiyonel olarak önderlik ediyor. Ancak ülkedeki iş birimleri, performans ve hedefleri açısından doğrudan globale bağlı çalışıyor. Vural, bu yönetim modelinin iyi çalıştığını ve ABB'nin müşterilerine bu sayede daha çok yaklaştığını ifade ediyor. ABB'nin üretiminin merkezi olmayıp birçok ülkede olmasının ise günümüzdeki ülkelerin kısıtlayıcı ekonomi politikalarının etkisini çok önemli ölçüde azalttığını düşünüyor. Bu merkezi olmayan iş ve üretim modeli günümüz ticaretinde önem kazanan tarifelerin gündemde yer tutmamasını sağlıyor. Vural, bu yapının bir diğer faydasının da ciddi ve etkili bir yetki delegasyonu yaratması olduğunu belirtiyor. Tüm yetkilerin tek bir yerde toplandığı eski CEO/CFO modellerinin günümüz hızında çalışmasının zorlayıcı olduğunu, yetki delegasyonunun çeviklik ve müşteri memnuniyeti için kritik olduğunu ifade ediyor. Ancak bu modelin Türkiye'de yerleşmesi Türk çalışma kültürü nedeniyle biraz vakit almış.

YATIRIM HAMLELERİ

ABB Group, Türkiye'de 40 yılı aşkındır varlığını sürdürüyor. Vural, ABB Türkiye'nin 2024 cirosunun yarım milyar dolar civarında olduğunu ve yaklaşık 900 çalışana sahip olduğunu belirtiyor. Vural, Türkiye'deki hedeflerinin hiçbir zaman sadece kârlılık olmadığını, temel hedeflerinin büyüme ve katma değer yaratmak olduğunu vurguluyor. Vural'a göre, Türkiye küresel yatırımcılar için bir fırsatlar ülkesi. Bu dönemde, Türkiye'nin de-globalizasyon trendinde dışa bağımlı olmayan, ekonomik anlamda ticaret yapmaya elverişli bir ülke olarak öne çıktığını belirtiyor. Nitekim bu düşünce eylem olarak da hayata geçmiş durumda. ABB Türkiye olarak İsviçre'deki merkezden alçak gerilim, orta gerilim ve robot tarafında Türkiye için yatırım onaylarını alınmış. Vural, bu onayları almanın, şirketin geleceğine ve büyümesine onay vermesi anlamına geldiği için büyük bir başarı olduğunu düşünüyor. ABB Türkiye'nin yapacağı bu yatırımlar, var olan tesisleri büyütmek ve çoğunlukla ihracat bağlantılı kapasite artışları üzerine odaklanacak. ABB Türkiye özellikle orta ve alçak gerilim panolarının üretildiği fabrikalardan yaklaşık 100 ülkeye ihracat yapılıyor ve cironun en az yarısı buradan geliyor. Hazırlıkların yapıldığını belirten Vural, bu yatırımları 2026'da hayata geçirmek istediklerini de ekliyor.

YENİ NESİL YATIRIM ALANLARI

ABB'nin odaklandığı üç ana iş kolundan elektrifikasyon ve otomasyon, şirketin geleceğinde yapay zeka ve dijitalleşme ile birleşecek temel alanlar. ABB'nin elektrifikasyonda binlerce üründen oluşan ürün portföyü bulunuyor; bunlar arasında dağıtım şebekelerinden evlere kadar kullanılan anahtarlar, anahtarlayıcılar yer alıyor. ABB, robotikte pazar payı olarak birinci olmasına rağmen, robotu artık yeni bir teknoloji değil, üretimde çarpan etkisi yaratan bir otomasyon aracı olarak görüyor. Bu alanda da çok yoğun bir rekabet var. Türkiye'deki robotik operasyonu ise dikkat çekici. ABB Türkiye'deki robot bölümünde yaklaşık 140 kişi çalışıyor. Buradaki esas katma değer ise robotu endüstriye hizmet etmek için eğitmekte yatıyor. Sanayi Bakanlığı ile yaptıkları görüşmelerde, yerli ve milli üretimin 'end-to-end' (baştan sona) burada yapılmasının istendiğini anlatıyor Vural, ancak asıl katma değer yaratan ve zor olan kısmın, robotu spesifik görevler için uzmanlaştırma işi (aylarca süren bir süreç) olduğuna da dikkat çekiyor. Vural, ABB'nin radikal kararlar alabilen bir şirket olduğunu da alınan kararlarla örneklendiriyor: Şirket yüksek gerilim işini ve birçok fabrikasını tereddüt etmeden devrettiği gibi, Türkiye'de pazar payının yarısına sahip olduğu Solar İnvertör işinden de çıktı. ABB, senede 1.3 milyar dolar harcadığı Ar-Ge ile gelişip katma değer yaratamayacağı alanlarda varlığını sürdürmeyi sürekli gözden geçiriyor. Şirketin geleceği ise parlak görünüyor zira dünya elektrik tüketiminin yüzde 40'tan fazlasını oluşturan elektrik motorları ve sürücüler konusunda ABB piyasada birinci ya da ikinci sırada yer alıyor. Karbonsuzlaştırma yolculuğunun elektrik motorlarından geçeceği düşünülürse, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik alanında da ABB ağırlığını giderek artıracak.

EN ÇOK OKUNANLAR