Ekonomi

26 Haziran 2025 15:27
AA

TCMB: "Öncü veriler dezenflasyon sürecinin devamına işaret ediyor"

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımladı.

Küresel ticaret politikalarına ilişkin belirsizliğin son dönemde bir miktar gerilese de yüksek seviyelerini koruduğu belirtilen özette, buna bağlı olarak, küresel büyüme görünümünde sınırlı bir iyileşme gözlendiği aktarıldı.

Özette, öncü verilerin haziran ayının ilk yarısı için işlenmemiş gıda grubunda, yaşanan don hadisesinin yansımalarının hissedildiği taze meyve fiyatlarındaki artışın sebze fiyatlarındaki düşüşle dengelendiği bir görünüm ima ettiği belirtilerek, "İşlenmiş gıda grubu enflasyonunun ise grup genelinde düşük seyrettiği izlenmektedir. Enerji grubu enflasyonunda şebeke suyu ve ham petrol fiyatlarındaki artışı takiben akaryakıt fiyatları öne çıkmakta, veriler elektrik fiyatlarında Son Kaynak Tedarik Tarifesi kaynaklı kısmi bir düşüş ima etmektedir. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, öncü veriler dezenflasyon sürecinin devamına işaret etmektedir." değerlendirmesine yer verildi.

Özette, Türkiye'nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 1,9, 2026 yılında ise yüzde 2,2 artacağının tahmin edildiği belirtildi.

Küresel talep görünümündeki bozulma nedeniyle nisan ayında keskin bir şekilde düşen ham petrol fiyatlarının son dönemde jeopolitik gelişmelere bağlı olarak tekrar yükseldiği ve enerji emtia fiyatları üzerindeki yukarı yönlü risklerin arttığı aktarılan özette, "ABD ve diğer ülkelerin önümüzdeki dönemde izleyeceği ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizlikler ve artan jeopolitik riskler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir." ifadelerine yer verildi.

"Jeopolitik gelişmeler; enerji fiyatları, risk iştahı, ülke risk primleri ve turizm kanallarından küresel ekonomiyi olumsuz etkileyebilecektir"

Özette, "Tarife artışlarının enflasyon üzerindeki beklenen etkileri ülkeler arasında farklılık gösterebilmekle birlikte, enflasyon belirsizliği küresel ölçekte artmıştır. Bu çerçevede, merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli yaklaşımlarını sürdürecekleri beklenmektedir. Gelişmekte olan ülke piyasalarına son dönemde sınırlı portföy girişleri görülse de yüksek seviyesini koruyan küresel belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler, portföy hareketleri üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Jeopolitik gelişmeler; enerji fiyatları, risk iştahı, ülke risk primleri ve turizm kanallarından küresel ekonomiyi olumsuz etkileyebilecektir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Türk lirası (TL) mevduat faizlerinin politika faizindeki artışın etkisiyle 18 Nisan haftasına kıyasla 334 baz puan artarak 13 Haziran haftası itibarıyla yüzde 56,7 seviyesinde gerçekleştiği bildirilen özette, şu bilgilere yer verildi:

"Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 455 baz puan artarak yüzde 60,3; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 31 baz puan artarak yüzde 70,9; konut kredisi faizleri 390 baz puan artarak yüzde 43,5; taşıt kredisi faizleri ise 302 baz puan artarak yüzde 46,5 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 18 Nisan-13 Haziran döneminde yüzde 4,8 seviyesine yükselmiştir. Bu gelişmede kredi kartı bakiye büyümesindeki artış etkili olmuş, diğer bireysel kredilerin büyümesinde sınırlı değişim görülmüştür. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 3,6 seviyesinden yüzde 2,4'e gerilemiştir."

"Kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yabancı para (YP) krediler için uygulanan büyüme sınırıyla uyumlu bir şekilde, yüzde 0,5 olarak gerçekleşmiştir." denilen özette, "Parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve TL'ye geçişi desteklemek amacıyla makroihtiyati politikalarda mevcut PPK döneminde bir dizi adım atılmıştır. Zorunlu karşılık oranları, yabancı para mevduatlarda tüm vadelerde, 1 yıla kadar vadeli yurt içi yerleşiklerle yapılan yabancı para cinsinden repo işlemlerinden sağlanan fonlarda ve 1 yıla kadar vadeli Türk lirası cinsi yurt dışı repo işlemlerinden sağlanan fonlar ile yurt dışından kullanılan kredilerde vadeye göre farklılaşacak biçimde artırılmıştır. Ayrıca, kredi büyüme sınırından muaf tutulan kalemlerde değişiklikler yapılmıştır." değerlendirmesi yer aldı.

Özette, TCMB brüt uluslararası rezervlerinin 18 Nisan'dan bu yana 12,7 milyar dolar artarak 13 Haziran itibarıyla 159,3 milyar dolara yükseldiği belirtildi.

13 Haziran haftasında jeopolitik gelişmelerin etkisiyle kredi risk priminde ve kur oynaklığında artış gerçekleştiği ve takip eden dönemde bu göstergelerde bir miktar dengelenme olduğu vurgulanan özette, şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 16 Nisan'dan bu yana yaklaşık 40 baz puan düşerek 18 Haziran itibarıyla 304 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 18 Haziran itibarıyla yüzde 12,4 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 23,0 seviyesine gerilemiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana DİBS piyasasından 0,1 milyar dolar çıkış, hisse senedi piyasasına ise 1,5 milyar dolar giriş olmak üzere toplam 1,4 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşmiştir."

"Özel tüketimin yıllık büyümesi yavaşlarken toplam yatırımlar yıllık büyümeye pozitif katkı vermeye devam etmiştir"

Özette, Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYH) verileri, 2025 yılının ilk çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda büyüme oranlarında gerilemeye işaret ettiği belirtildi.

Yıllık büyümenin temel sürükleyicisi hizmetler sektörü olduğu, sanayi sektörünün ise büyümeyi sınırladığı bildirilen özette, "Özel tüketimin yıllık büyümesi yavaşlarken toplam yatırımlar yıllık büyümeye pozitif katkı vermeye devam etmiştir. Çeyreklik bazda ise özel tüketim ve toplam yatırımlar gerilemiştir. Mal ve hizmet ihracatı çeyreklik bazda artarken ithalatın düşmesi sonucunda net ihracatın çeyreklik büyümeye katkısı pozitif olmuştur. Bu çerçevede, yılın ilk çeyreğinde finansal koşullardaki sıkılığın devamı ile yurt içi talep zayıflamış, dış denge ise iyileşmiştir." ifadelerine yer verildi.

Özette, nisan ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 2,8, çeyreklik bazda ise yüzde 2,3 artış gerçekleştirdiği anımsatıldı.

Altın hariç bakıldığında hem aylık hem de çeyreklik artışların daha düşük olduğu aktarılan özette, şunlar kaydedildi:

"Tekstil, giyim, ayakkabı, tıbbi ürünler ve kozmetik ile posta veya internet üzerinden alışveriş gruplarında ise perakende satışlar bir önceki aya kıyasla gerilemiştir. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 3,1 azalırken çeyreklik bazda yüzde 0,8 artmıştır. Hizmet üretim endeksi nisan ayında yüzde 0,6 azalmıştır. Çeyreklik bazda ise, yılın ilk çeyreğindeki yüzde 3,4 yükselişinin ardından, nisan ayı itibarıyla ikinci çeyrekte gerilemiştir. Mart ayında, bayram öncesi mevsimsel artan talebin de etkisiyle kartla yapılan harcamalarda görülen artış, nisan ve mayıs aylarında hız kesmiştir. Beyaz eşya satışları nisan ayında artmış, otomobil satışları ise nisan-mayıs döneminde çeyreklik olarak gerilemiştir. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, yılın ikinci çeyreğinde kayıtlı iç piyasa siparişlerinin, bir önceki çeyreğin altında olduğuna işaret etmektedir. Özetle, ikinci çeyreğe ait veriler yurt içi talebin yavaşladığını göstermektedir."

Özette, nisan ayında sanayi üretim endeksinin mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 3,1 azalırken, takvim etkilerinden arındırılmış şekilde yıllık bazda yüzde 3,3 arttığı vurgulandı.

Çeyreklik bazda ise sanayi üretiminin nisan ayı itibarıyla ikinci çeyrekte yüzde 1,5 azaldığı aktarılan özette, şu bilgilere yer verildi:

"Ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörler dışlandığında, sanayi üretimindeki aylık ve çeyreklik azalışlar daha sınırlı olmuştur. Ramazan Bayramı tatilinin idari kararla uzatılması sonucu oluşan köprü günleri de sanayi üretiminde aylık bazdaki azalışta kısmen rol oynamıştır. Bu çerçevede, tipik oynak sektörlerin aşağı yönlü etkisi ile köprü günleri kaynaklı düşürücü etki göz önünde bulundurulduğunda, nisan ayında sanayi üretiminin ana eğiliminin görece yatay olduğu değerlendirilmektedir. İmalat sanayine yönelik anket göstergeleri, ikinci çeyrekte imalat sanayinde faaliyetin zayıf seyrini sürdürdüğüne işaret etmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı mayıs ayı itibarıyla bir önceki çeyreğe kıyasla 0,1 puan azalmıştır. İnşaat üretim endeksi ise nisan itibarıyla ikinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 3,1 azalmakla birlikte, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5 artmıştır."

Özette, nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdamın 32,4 milyon kişi seviyesinde gerçekleşirken çeyreklik bazda yüzde 0,3 azaldığı belirtildi.

Bu dönemde, iş gücüne katılım oranının çeyreklik olarak değişmediği, işsizlik oranının ise nisan ayı itibarıyla ikinci çeyrekte 0,3 puan artarak yüzde 8,6 seviyesine yükseldiği ifade edilen özette, anket göstergelerinin mayıs ayı itibarıyla yılın ikinci çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden görünümün devamına işaret ettiği bildirildi.

Özette, "Nisan ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 7,9 milyar ABD doları açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık ise 15,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşerek bir önceki aya kıyasla 3,0 milyar ABD doları artış göstermiştir. Nisan ayında bayram tatili nedeniyle dış ticarette geçmiş yıllarda olduğu gibi oynaklık gözlenmiştir. Bu duruma, küresel ticaret politikalarındaki belirsizlikten dolayı özellikle ithalatta gerçekleşen öne çekme davranışı eklenince aylık bazda dış ticaret açığı yüksek gerçekleşmiştir. Nitekim, hizmetler dengesi fazlasındaki yüksek seviyeye karşın, altın dış ticaret açığı ile altın ve enerji hariç dış ticaret açıklarında yükselişler görülmüştür. Bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüş ve 62 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir." bilgileri paylaşıldı.

"Yüksek frekanslı veriler, mayıs ayından sonra haziran ayında da mücevher ithalatında yüksek seviye ile mücevher hariç tüketim malı ithalatında aylık bazda yatay görünüm ima etmektedir"

Mayıs ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat artarken, ithalatın belirgin azalış kaydettiği belirtilen özette, 12 aylık birikimli olarak bakıldığında dış ticaret açığının bir önceki aya benzer düzeyde gerçekleştiği aktarıldı.

Bu çerçevede, 12 aylık birikimli olarak cari açıkta, mayıs ayında belirgin bir değişim öngörülmediği ifade edilen özette şunların altı çizildi:

"Altın ithalatı, mayıs ayında 2,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, birikimli olarak 20,1 milyar ABD doları olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, mart ayında başlayan artış eğilimini nisan ve mayıs aylarında da sürdürmüştür. Mücevher kalemi dışlandığında ise tüketim malı ithalatı mayıs ayında sınırlı artış kaydetmiştir. Mayıs ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri haziran ayı için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta mayıs ayında görülen hızlı yükselişin ardından sınırlı bir azalışa, ithalatta ise artan belirsizliğin de etkisiyle nisan ayında gerçekleşen öne çekme hareketinin mayıs ayında telafisiyle birlikte, yatay bir seyre işaret etmektedir. Yüksek frekanslı veriler, mayıs ayından sonra haziran ayında da mücevher ithalatında yüksek seviye ile mücevher hariç tüketim malı ithalatında aylık bazda yatay bir görünüm ima etmektedir."

Özette, cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranının nisan ayında yüzde 171 civarında gerçekleştiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:

"Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 142 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu, ancak gelecek dönemde YP cinsi borçlanmanın azalması ve iktisadi faaliyetin hız kesmesiyle borç çevirme oranlarının düşüş eğilimine girebileceği değerlendirilmiştir."

EN ÇOK OKUNANLAR