Ekonomi

10 Kasım 2025 11:49

Global itibarın yeniden inşası: ‘Made in Türkiye' dönemi

Türkiye, uluslararası ticaretteki algısını dönüştürme hamlesini 'Made in Türkiye' etiketine geçişle, e-ihracat platformları, konsorsiyumlar ve dijital lojistikle destekliyor. Ülke markası, düşük maliyetli üretici imajından yüksek kalite ve etik standartlar sunan stratejik bir ortağa evrilirken; bu dönüşümün başarısı artık sadece üretimde değil, teslimat hızı ve global marka anlatısında gizli.

Uluslararası ticaretin çehresi hızla değişirken, bir ülkenin küresel arenadaki konumu artık sadece ürettiği ürünlerin miktar ve çeşidiyle değil, aynı zamanda o ürünlerin taşıdığı etiketin yarattığı algıyla belirleniyor. Türkiye'nin 'Made in Turkey' ibaresinden 'Made in Türkiye' kullanımına resmi geçişi, bu köklü dönüşümün en somut ve stratejik adımı olarak dikkat çekiyor. 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı onayıyla başlayan bu değişim stratejik olarak büyük bir önem taşıyor. Zira hedef, 'Made in China' gibi ibarelerle özdeşleşen 'ucuz iş gücü ve düşük kalite' algısını, 'üstün zanaatkarlık, yüksek kalite ve etik üretim' gibi pozitif çağrışımlarla değiştirmek. Bu algı dönüşümünü sadece bir etiket değişikliğiyle sınırlı tutmamak, Türkiye'nin marka yolculuğunun bütünsel bir stratejiye oturduğunun en önemli kanıtı.

ALGI YÖNETİMİ, TEKNOLOJİ VE ALTYAPI İLE DESTEKLENMELİ

2022'de İletişim Başkanlığı'nın başlattığı 'Hello Türkiye' sosyal medya kampanyası, bu yeni kimliği global arenada duyurmayı amaçladı. Aynı yıl kurulan Türkiye Marka Ofisi ise bu çalışmaların kurumsal zeminini hazırlayarak, küresel marka kimliği ve ülke imajına sistematik katkı sağlama vizyonunu ortaya koydu. Ancak günümüzün ticaret dinamiğinde algı yönetimi, somut altyapı ve teknolojik destekle birleşmediği sürece havada kalıyor. Ticaret Bakanlığı'nın Şubat 2025'te kullanıma sunduğu e-Kolay İhracat Platformu, bu bütünsel stratejinin teknoloji ve operasyon ayağını güçlendiriyor. Bu yapısal değişimin en güncel yansıması ise e-İhracat Konsorsiyumu Statüsü oluyor. E-ihracat Konsorsiyumu statüsü alan Hepsiburada'nın satıcılar adına e-ihracat süreçlerini uçtan uca üstlenmesi, Türk markalarının küresel görünürlüğünü ve rekabetçiliğini artırma potansiyeli taşıyor. Trendyol'un son bir yılda 1.5 milyar dolarlık e-ihracata aracılık etmesi pazaryerlerinin bu stratejik dönüşümdeki katalizör rolünü net bir şekilde gözler önüne seriyor. Marka Konseyi Başkanı Bülent Fidan, menşe bilgisinin yalnızca son tüketici için değil, ara ürünler söz konusu olduğunda emtia ve üretim pazarlarında da kritik bir değer kazandığını vurgularken Aramex Türkiye Genel Müdürü Tolgahan Bulut markalaşmanın görünmeyen yüzüne dikkat çekiyor... Sonuç olarak, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülüzar Kurt Gümüş'ün ifadesiyle, menşe ülke algısını aşan güçlü bir marka kimliği inşa etmek esas.

TÜRKİYE MARKASINI GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARI

Türkiye, ihraç ürünlerin etiketlerinde bulunan 'Made in Turkey' ibaresini değiştirerek 'Made in Türkiye' kullanımına resmi olarak geçiş yaptı. 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanan karar, ülke markasının yabancı dillerde de güçlendirilmesi amacıyla alındı ve ardından 'Hello Türkiye' adlı sosyal medya kampanyasıyla yaygınlaştırılmaya başlandı.

Değişikliğin temel nedeni, ülke markasına yönelik algıyı dönüştürmek. Zira 'Made in China' gibi ibarelerin düşük kalite ile özdeşleşmesi riski, 'Made in Turkey' etiketi için de mevcuttu. Avrupa ülkelerinin ucuz iş gücü nedeniyle Türkiye'de üretim yapması, bu etiketin negatif bir algı uyandırma tehlikesini beraberinde getiriyordu. Yeni 'Made in Türkiye' etiketi ile ürünlerin üstün zanaatkarlık, yüksek kalite ve etik üretim şartlarıyla üretildiği algısının yaratılması hedefleniyor. Amaç, ihraç edilen ürünlerde bu ibarenin hem tanınabilirliğini artırmak hem de tüketicide ürüne karşı pozitif bir istek uyandırmasını sağlamak. Söz konusu değişiklik ayrıca, yerel üretimin desteklenmesinin ve tüketicilerin satın aldıkları ürünlerin kaynağı konusunda bilinçlenmesinin önemini vurguluyor.

GLOBAL INFLUENCER'LAR #HELLOTÜRKİYE ETİKETİNDE BULUŞTU

2022 yılına geldiğimizde 'Made in Türkiye' kullanımını küresel çapta yaygınlaştırmak ve Türkiye markasını güçlendirmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, 'Hello Türkiye' adlı bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında, yabancı turistlerin Türkiye'nin farklı yerlerinden kendi telaffuzlarıyla 'Hello Türkiye' diyerek mesajlarını gönderdiği bir tanıtım videosu hazırlandı. Global influencerların da #helloTürkiye etiketiyle destek verdiği bu video, İngilizcenin ana dil veya ikinci dil olduğu ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede etkileşim yaratmayı hedefliyordu. Kampanyanın ana amacı, sosyal medya üzerinden yabancıların Türkiye adının farklı dillerdeki kullanımlarının önüne geçmek ve uluslararası mecralarda sadece 'Türkiye' isminin kullanımını sağlamaktı. Aynı yılın ikinci çeyreğinde bu çalışmaları güçlendirmek adına Türkiye Marka Ofisi kuruldu. Söz konusu ofisin küresel marka kimliği alanında çalışmalar yaparak ülke imajı ve marka değerine katkı sağlaması hedeflendi.

E-KOLAY İHRACAT PLATFORMU

Günümüzdeki gelişmelere gelecek olursak... Ticaret Bakanlığı tarafından hayata geçirilen e-Kolay İhracat Platformu Şubat 2025 tarihinde kullanıma sunuldu. Yapay zeka teknolojilerinden yararlanılarak tasarlanan platform, ihracatçıların ihtiyaç duyduğu tüm bilgileri tek çatı altında topluyor. Platform, 20'ye yakın uluslararası pazaryerinin verileriyle çalışan 'Akıllı e-İhracat Robotu' sayesinde ihracatçılara hedef pazar analizleri sunuyor. Hangi ürünlerin hangi coğrafyalarda öne çıktığı, ülke ve sektör bazında hangi stratejilerin izlenmesi gerektiği gibi kritik bilgiler bu platform üzerinden erişilebilir hale geliyor. Ayrıca KOBİ'lerin e-ihracat satışlarını artırmak için maliyet etkinliği ve erişim kolaylığı sunan e-İhracat Konsorsiyumları Modeli destekleniyor. 2024 sonu itibarıyla 230 yararlanıcı (şirketler, pazar yerleri ve konsorsiyumlar dahil) e-ihracat destekleri kapsamına alınmış durumda.

HEPSİBURADA E-İHRACAT KONSORSİYUMU STATÜSÜ ALDI

Türkiye'deki e-ihracat aktörleri, Ticaret Bakanlığı'nın sunduğu destek mekanizmalarını aktif olarak kullanmaya başladı. Bu kapsamda, önde gelen pazar yerlerinden Hepsiburada, bakanlık tarafından verilen E-İhracat Konsorsiyumu Statüsü'nü alarak yerel işletmelerin yurt dışı pazarlara açılmasında yeni bir dönemi başlattı. Çok sayıda teknik ve operasyonel şartı karşılayan şirketlere tanınan bu özel statü sayesinde Hepsiburada, bünyesindeki satıcılar adına e-ihracat süreçlerini uçtan uca üstlenebilecek. Şirket, pazarlama, satış, depolama, iade ve müşteri hizmetleri gibi kritik e-ihracat operasyonlarını yöneterek Türk markalarının küresel çapta daha görünür ve rekabetçi olmasını hedefliyor. Bu gelişme, e-ihracat yoluyla Türkiye ekonomisine somut katkı sunma ve Türk ürünlerinin uluslararası pazarlara erişimini kolaylaştırma amacının en güncel örneği olarak öne çıkıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR