USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Murat  Yeşildere

YAZARLAR

1.02.2019 15:57:00

GIG ekonomisi değişim planlarımızın merkezinde yer almalı

Mesleklerin geleceğini öngörürken; internetin yaygınlaşması ile mekan ve zamandan bağımsız çalışma modellerini de değerlendirme süreçlerimize dahil etmemiz gerekiyor. Bu bağlamda GIG ekonomisi, değişim planlarımızın merkezinde yer almak durumunda

‘Gig’ performans, özellikle müzik sektöründen gelen bir terim; ‘kısa süreli iş’ anlamında kullanılıyor. Özellikle Anglosakson ekonomilerde, esnek zamanlı çalışma modeli için kullanılan ‘gig ekonomisi’, bağımsız zamanlı çalışanların ve kendi kendinin patronu olanların yarattığı bir ekonomi modelini de tarif ediyor. Çok uzak değil, 2025 yılına kadar gig ekonomisinin küresel olarak 2.7 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Bu ekonomik modele yeni diyebilmek mümkün olmasa da, internet ekonomisi ile birlikte bu modelin çok daha farklı yönlere evrildiğini söylememiz gerek. Büyük bir sürpriz olmazsa, son 10 yılda dünyanın yıldız şirketlerinden Uber, 2019 yılı içinde 120 milyar dolara yakın bir pazar değeri ile halka açılacak. En büyük rakibi Lyft ise halka arzda Uber’in önüne geçmenin mücadelesi içinde… İnternet ekonomisinin, paylaşım ekonomisinin de tetiklediği ‘gig  ekonomisi’nin parçası olan bağımsız, patronsuz çalışanlar; 2020 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’nde çalışanların yüzde 40’ına ulaşacak. Hızla gerçekleşen dijital devrimin sonucunda çalışanlar daha mobil hale gelecek, kısa süreli işlerin sayısı artacak, iş yeri sayısı azalacak, ofis mekanlarına yönelik talep azalacak.

ZORLUKLARI DA BULUNUYOR

Küresel nüfusun yaklaşık yarısının internete ulaşımı bulunuyor. Sadece geçen sene internete yeni ulaşan insan sayısı 250 milyon kişiye ulaştı. Böyle büyük bir ekosistem içinde gig ekonomisinin büyümesini öngörmek çok da zor değil ama hangi hızda? Amerika Birleşik Devletleri’nde gig ekonomisine mensup çalışanların sayısının, normal iş gücüne oranla üç kat daha hızlı büyüdüğü hesaplanıyor. Uzmanlar, 2027 yılına kadar ABD’de iş gücünün yarısının gig ekonomisine mensup çalışanlardan oluşacağını tahmin ediyor. (Bu rakam, şu anda toplam iş gücünün yaklaşık üçte biri civarında seyrediyor.) Gig ekonomiye olan talebi artıran en önemli unsur, herhalde her anlamda hayatlara getirdiği esneklik; patronsuz çalışma ortamının ve kendi kendinin patronu olmanın verdiği hazzın yanı sıra, çalışma zamanı ve süresi ile birlikte, çalışma yeri konusunda da esneklik sağlıyor olması… Diğer taraftan ABD’de gig ekonomik model çatısında çalışanların yaklaşık beşte birinin yıllık 100 bin dolar ve üstü gelir elde ettiği de tespit edilmiş. Kuşkusuz esnek çalışma modelinin getirdiği istikrarsız iş yükü, düzensiz gelir ve nakit akış ile birlikte profesyonel çalışmanın vereceği yan menfaatlerden faydalanamamak kısmı da gig ekonominin parçası olan ve olacak çalışanların karşılaşacağı sıkıntı ve zorluklar… 

BEKLENTİLER ÇOK FARKLI

Bütün bu zorluklara rağmen Anglosakson dünyada doğan gig ekonomik modele ve fırsatlarına, özellikle de online çalışma imkanlarına bel bağlayanlar sadece ABD’deki çalışanlar değil… Dünya Bankası araştırmalarına göre küresel olarak yaklaşık 48 milyon kişi, özellikle de düşük gelir gruplarına mensup insanlar, internet ekonomisinin parçası olmak üzere farklı web sitelerine kayıt yaptırmış durumda beklemede... Gig ekonomik modelinin hayatımıza artarak girmesinin bir başka önemli sebebi de yeni nesil çalışanların, iş gücüne yeni girenlerin beklentilerinin, benim gibi dinazorların, yaşlı ve yorgun kurtların beklentilerinden çok farklı olması... Yeni nesil çalışanlar, kendilerine empoze edilen toplumsal ve kurumsal rolleri oynamaktansa, ellerine geçen fırsatları kullanabilmeyi hatta ‘dünyayı değiştirmeyi’ arzu ediyorlar. Değişime de kendi hayatlarından, kendi zamanlarından, kendi önceliklerinden, kendi katkılarından başlıyorlar. Yıllardır maruz kaldığım bir soruyu da gig ekonomik model konusuyla ilişkilendirmek istiyorum. ‘Geleceğin mesleklerini’ bulmaya çalışıp kehanette bulunmak veya fal açmaya çalışmaktansa, mesleklerin geleceğini öngörmeye çalışarak, bireylerin refleksleri ile ekonomik düzenin beklentilerini eşleştirmeye çalışmak daha verimli ve daha üretken olabilecek bir efor…

DİĞER YAZILARI