USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Dr. Deniz  Gökçe

YAZARLAR

1.04.2016 14:45:00

Para politikası artık pek etki etmiyor

Merkez Bankaları’nın büyüme ve enflasyonu her zaman kontrol edecek gücü olmayabilir. Bu durumlarda kamu maliyesinin yardıma gelmesinden daha doğru bir şey olamaz. Aslına bakarsanız zaman kamu maliyesi zamanı galiba ama borçluluğu fazla artırmadan...

Geçen haftalarda Avrupa Merkez Bankası elindeki bütün silahları kullanarak ve Aralık 2015 döneminin üstünden daha üç ay geçmeden bir kere daha para politikası ile likidite yaratma yaklaşımı ile Avrupa ekonomisini canlandırmaya çalıştı. Ancak para politikası önlemlerinin giderek daha az etki yaptığı, konunun uzmanlarının gözünden kaçmıyor... Başkan Mario Draghi de Avrupa Birliği’nin yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşmasını sağlamak için yapılabilecek fazla bir şey kalmadığını vurguladı. Euro Bölgesi, ABD, İngiltere ve Japonya, faizleri indirmiş veya sıfırın altına çekmiş, Merkez Bankası bilançosunu da maksimum parasal genişlemeye tabi tutmuş durumdalardı ama para politikası paradigması arzu

edilen sonuçları da pek yaratamıyordu. Şu anda enflasyon ve enflasyon beklentileri Merkez Bankaları’nın arzu ettiğinin çok altında bulunuyor. Negatif faiz ortamında tüketim ve yatırım faaliyetinin hareketlenmesi beklenir ama artık pek etkisi de yok. Salt günlük dalgalanmalar var!

 

LİKİDİTE TUZAĞI

Ancak teorisyenler ders kitaplarında, birçok durumda para politikasının neden etkili olamayacağını zaten söylüyorlar. Keynes de yıllar önce yazmıştı; eğer Merkez Bankası’nın yarattığı para, bankalar ve hane halkı eliyle kredi yaratmaz hatta tersine mevduat yaratırsa ekonomik aktivite hızlanmaz. Bu duruma likidite tuzağı adı verilmiş… Faiz düşerken ve likidite artarken şirketler de yatırım harcaması yapmazsa belirsizlik yatırım tuzağı yaratmış olur. Düşük faiz ve bol likidite, varlık fiyatlarını, yani hisse senedi, bono ve gayrimenkul fiyatlarını artırmazsa ve reel ekonomi de bu dönemde kıpırdanmazsa, hisse senetleri, bono ve gayrimenkul sektörleri yeniden duraklayabilir. Likidite artışının etkisi kısa sürer! Bu arada emeklilik gelirlerinin yetmeyeceği paniğine kapılan insanlar da tasarruflarını daha da artırırlar. Bu durumda ilave likidite de iyice etkisiz hale gelir. Bankalarda yaratılan likidite reel sektörde değil, bankalarda durur. 2008 yılındaki gibi finansal kriz de varsa özel sektör borç yükü de iyice artmış olur. Bu dönemde şirketler, bankalar ve de hane halkı bilançolarını tamir etmeye de çalışır. Bu tür dönemlere bilanço resesyonu da denebilir ve bu tür dönemlerde para politikası iyice etkisiz olur. Negatif faizler ve ek likidite de tam istihdam sağlayamaz. Yani artık farklı politika enstrümanları gerekir! Örneğin prodüktivite artıracak devlet altyapı harcamaları, şirket yatırımlarını artıracak vergi teşvikleri, geliştirilmiş regülasyon ve piyasaların liberalleştirilmesi gibi yaklaşımlar istihdam ve büyüme yaratılmasına katkı yapar. Yıllarca pek etkili olmayan parasal genişlemeden sonra bu tür politikalara da şans verilmesi doğru olur. Artık ‘doktor’ etkisiz olduğu görülen bir ilaçta pek ısrar etmemeli. Özetle, merkez bankalarının büyüme ve enflasyonu her zaman kontrol edecek gücü olmayabilir. Bu durumlarda kamu maliyesinin yardıma gelmesinden daha doğru bir şey de olamaz. Zaman kamu maliyesi zamanı galiba ama borçluluğu fazla artırmadan.

DİĞER YAZILARI