USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Sektörler

01 Ağustos 2023 15:38

4 başlıkta gıda ve tarımda inovasyon hamlesi

Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı'nın itici güç olduğu inovasyon hamlesinde Türkiye, gıda ve tarımda önemli bir eşiği atlamak üzere... Sektörün ihracat rakamlarının rekor seviyelere çıkmasından da beslenen inovasyon hamlesinde yapay zekadan blok zincirine, biyoteknolojiden yenilenebilir enerjiye kadar pek çok alanda gelişmeler 4 başlık altında yaşanıyor: Tarla-çiftlik, tedarik zincirleri, gıda endüstrisi ve gıda perakendesi…

4 başlıkta gıda ve tarımda inovasyon hamlesi

Rusya Federasyonu'nun geçen ay Tahıl Koridoru Anlaşması'ndan çekilmesiyle birlikte küresel gıda krizi senaryoları yeniden manşetlere çıktı. Keza açıklamayı takiben ilk etapta Avrupa borsalarında buğday yüzde 8.4, mısır fiyatı ise yüzde 4.2 artış gösterdi. Dünyanın tahıl ambarı olarak tanımlanan iki tarım ülkesinin savaşı, yaşanan onca insanlık dramının yanı sıra küresel gıda güvenliğini de tehdit ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çabalarıyla yürürlüğe giren Tahıl Koridoru Anlaşması'na devam edilmesi ya da alternatif bulunması için Türkiye öncülüğünde yeni çalışmalar başladı bile. Ancak yaşanan durum küresel gıda güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu herkese bir kez daha hatırlattığı için önemli. Zira tarım ve gıdada arz güvenliği sadece politik anlaşmazlıkların sonuçları ile değil, aynı zamanda iklim krizi, su kaynaklarının azalması ve küresel nüfus artışı nedeniyle büyük bir tehdit altında.

Evet, özellikle iklim krizinin tarımsal üretimi olumsuz etkilediği ve bu etkinin her geçen gün artarak devam edeceği tehdidi var ancak hemen karaları bağlayarak ümitsizliğe kapılmanın da zamanı değil. Çünkü adını sıkça Google, Microsoft gibi teknoloji şirketleriyle ya da dev holdinglerin iş süreçlerinde hatta ağır sanayide duysak da 'inovasyon', tarım ve gıda endüstrisinde de etkisini son derece artırmış durumda. Özellikle iklim krizi başlığı altında gerçekleştirilen inovasyon hamlelerine, toplumsal farkındalığın artması da eklenince, tarladan tüketime kadar geçen sürenin hemen her aşamasında inovasyonla karşılaşmak mümkün. Üstelik Türkiye küresel bazda yaşanan bu tarım ve gıda inovasyon hamlesinde çok da geride kalmış değil. Öyle ki bazı teknoloji odaklı girişimlerin bölgesel hizmet ihracatına başladığı bile görülüyor. Platin Dergisi olarak okuyucularımız için bu ay El Nino'nun küresel iklimin dengesini bozarak 'en sıcak' günleri yaşattığı, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın gıda arz güvenliği endişelerini körüklediği, enflasyon nedeniyle küresel gıda fiyatlarının artışa geçtiği dönemde, tüm bu sorunların çözümü olan tarım ve gıda endüstrisinde inovasyon konusunu işledik.

20 TRİLYON DOLARLIK PAZAR

Teknolojik gelişmelerin temelini oluşturduğu tarım ve gıda endüstrisinde inovasyonun dört temel aşamada yaşandığını söyleyebiliriz: Tarla-çiftlik, tedarik zincirleri, gıda sanayii ve gıda perakendesi... Bu noktada Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Gökhan Özertan'ın önemli bir yorumunu aktaralım. Özertan, tarım ve gıdada yaşanan inovasyonda Türkiye'nin küresel gelişmeleri yakından takip ettiğine dikkat çekiyor ve "Önceki yıllarda ABD, Avrupa, Avustralya'daki şirketlerin geliştirdikleri teknikleri incelerdik. Şimdi aramızdaki makas kapanmak üzere. Küresel uygulamalardan birini Türkiye'de yapmak istiyorsanız bunu ya da bu uygulamaya yakın başka birini hayata geçirebilecek şirketi, girişimi Türkiye'de bulabiliyorsunuz. Bu umut verici bir durum" diyor. Elbette henüz çok yol almamız gereken konular var ancak Türkiye gıda inovasyonunda gelişmiş ülkelerle arayı kapatmak için önemli bir fırsatı da yakalamış görünüyor. Keza bakanlıklar verdikleri desteklerle özel sektör de önemli yatırımlarıyla bu fırsatı sosyal ve ekonomik değere çevirmek için sıkı çalışıyor. Bu dört temel başlığın detaylarını inceleyeceğiz ancak önce Türkiye ve dünyada halihazırdaki durumu rakamlarla inceleyelim.

KÜRESEL TARIM PAZARI BÜYÜKLÜĞÜ 2023'TE 13.2 TRİLYON DOLARA ULAŞACAK

The Business Research Company'nin (TBRC) ocak ayında yayımladığı rapora göre küresel gıda ve içecek pazarının büyüklüğü 2022'de 6.7 trilyon dolar oldu. Bu rakamın 2023'te 7.2 trilyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Yıllık yüzde 6.3 büyüme oranıyla 2027'de ise 9.2 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Rapora göre Rusya-Ukrayna Savaşı, büyüme oranının düşük kalmasında büyük bir etken olacak. Yine TBRC'nin yayımladığı Agriculture Global Market Report'a göre ise küresel tarım pazarı 2022'de 12.2 trilyon dolar oldu. Bu büyüklüğün ise 2023'te 13.2 trilyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor.

İHRACAT REKOR KIRARKEN BİRİM DEĞER ARTIYOR

2022'de Türkiye'nin tarım ürünleri ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 15,3 artarak 34 milyar dolar olurken ithal edilen doğrudan tarım ürünleri 10.4 milyar dolarlık hacme ulaştı. İhracat açısından 2023 ise oldukça hızlı başladı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı verilere göre ocak ayında ihracat önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9.9 artarak 2.18 milyar dolara ulaştı. İthalat ise yüzde 126.1 artarak 1.92 milyar dolar oldu. Sektör 2023'ün ilk ayında net ihracatçı olmasına rağmen ithalat ve ihracat birbirine yakın gerçekleşti ve geçen yıla kıyasla dış ticaret fazlası geriledi. Ocak ayında dış ticaret fazlası geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21.2'lik düşüş ile 0,26 milyar dolar oldu. Bir sevindirici gelişme de birim ihracat değerinde yaşandı. Birim ihracat değeri bir önceki döneme göre yüzde 23.4 artarak 1290 dolar/ton olurken ithalat birim değeri yüzde 4.1 artışla 650 dolar/ton oldu. Bu rakamlara önemli bir veri seti daha ekleyelim. Türkiye Bankalar Birliği'nin TSKB Danışmanlık Hizmetleri'ne hazırlattığı Tarım Sektörü Raporu'na göre Türkiye Tarımsal Üretim Değeri 2021'de 306 milyar liraya ulaştı. Bu üretimin yüzde 44'ü tahıl ve diğer bitkisel ürünlerden gelirken yüzde 37'si meyve, yüzde 19'u ise sebzeden sağlandı. Yine aynı raporda belirtildiği gibi tarımın GSYH içindeki payı ise 2022'de yüzde 5.8 oldu. Rakamların da vurguladığı gibi tarım ve gıda sektörü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ekonominin ve sosyal hayatın belkemiği konumunda.

TARLADA İNOVASYON ZAMANI

Tarla-çiftlik bazında inovasyonlara bakıldığında karşımıza daha çok sulama teknikleri, toprak ve gübre kullanımında geliştirilen yeni (özellikle organik bazlı) malzemeler, zararlı böcekler ile savaşta kullanılan kimyasalların yerini doğal yöntemlere bırakması, dikey tarım, susuz tarım, tarımsal veri toplanması ve işlenmesi gibi inovatif başlıklarla karşılaşıyoruz. Türkiye'de bu geliştirmelerin bir önemli kısmı kamu otoritesi tarafından yürütülürken, TÜBİTAK MAM ve üniversitelerin araştırma laboratuvarları ile startup girişimlerin katkısı da her geçen gün artıyor. Özel şirketlerin girişimlerini de elbette unutmamak gerek... PepsiCo Türkiye'nin Pozitif Tarım hedefleri kapsamında yaptığı eğitimler ve sunduğu hizmetler, Migros'un İyi Tarım İyi Gelecek uygulaması, CarrefourSA'nın Kent Tarımı çalışmaları, Metro Türkiye'nin Tabağında Ne Var? uygulaması akla ilk gelen inovatif ve sürdürülebilirlik bazlı çalışmalar... Ayrıca Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü de (FAO) Türkiye'de bu konuda oldukça aktif bir şekilde çalışıyor. FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegüyl Selışık yaptıkları çalışmaları; "Tarımsal veriler üzerindeki çalışmalar aracılığıyla verinin üretilmesi ve işlenmesi; biyoteknolojik gelişmeler, hayvan beslenmesi ve gıdalarda kalıntı izlenmesi gibi yeni gelişmelerin yaygınlaşması ve buna bağlı olarak gıda standartlarının belirlenmesi; Uygulamalı Çiftçi Okulları ile sosyal yeniliklerin uygulaması ve yayılması gibi pek çok uygulama ile teknolojik trendleri hem izleyen hem de belirleyen ve bunu tüm çiftçilere yayan bir konumdayız" sözleriyle özetliyor.

ENERJİ MALİYETİNE ÇÖZÜM BULUNUYOR

Tarla-çiftlik düzeyindeki inovasyonun temel iki sorunu bulunuyor. İlki tarım işletmelerinin yüzde 80'den fazlasının 'küçük' olması. DSİ'nin 2022 faaliyet raporunda belirttiği gibi AB ülkelerinde ortalama işletme büyüklüğü yaklaşık 16 hektarken Türkiye'de bu alan sadece 6 hektar civarında. İşletme sayısı arttıkça önemli iki sorun ortaya çıkıyor: Maliyet artışı ve eğitim. Bu nedenle yapılan arazi toplulaştırma çalışmaları büyük önem taşıyor. Sevindirici bir haber verelim, TBB'nin raporunda 1961-2021 arasında 6 milyon dekarlık arazinin toplulaştırıldığı belirtiliyor. Dikkat çeken nokta ise bu arazilerin 1.3 milyon dekarının 2021'de toplulaştırılması. Rapor, bu trendin devam edeceğini tahmin ediyor. İkinci sorun ise elbette yatırım finansmanı... Tarımsal girdi maliyetlerindeki artış çiftçiyi zorlarken diğer taraftan da inovasyonun önü açılıyor. Zira özellikle son dönemde yapılan enerji verimliliği yatırımlarının (detaylarını sayfa 88'de okuyabilirsiniz) sebebi maliyetleri ve daha da önemlisi karbon salınımını azaltmak. Bu yatırımların finansmanında sağlanacak teşviklerin yanı sıra özel sektörün de artık devreye girdiği görülüyor. Keza Alarko Holding'in jeotermal enerji kullanan seracılık yatırımı (sayfa 70) bu konuya güzel bir örnek. Özellikle Yeşil Mutabakat nedeniyle pek çok büyük şirketin tarım alanında yatırımlara devam etmesi beklenen bir trend. Yeşil Mutabakatı baz alarak karbon salınımını düşürmek için güneş, rüzgar ve jeotermal enerjiyi yoğun olarak kullanmak gerekiyor. Türkiye kurulu gücünün yüzde 55'inden fazlasını yenilenebilir enerji kaynaklarından oluştuğu ve bu oranın yapılan yatırımlarla her geçen gün arttığı göz önüne alınırsa önümüzün oldukça açık olduğunu söyleyebiliriz.

YAPAY ZEKA DEVREYE GİRİYOR

Tedarik zincirleri pandemi döneminde tüm dikkatleri üzerine çekti. Tarladan ya da fabrikadan çıkan ürünü bozulmadan, en hızlı ve maliyeti en az olacak şekilde istenilen yere ulaştırmak en az üretim kadar hayati öneme sahip. Araştırmalara göre Türkiye'de sebze-meyve taşıması ve depolanması sırasında 20 milyar liralık ticari kayıp yaşandığı görülüyor. Tedarik zincirinde inovasyon iki başlık altında gerçekleşiyor. İlki alımı yapan şirketlerin geliştirdiği teknolojiler: Stok kontrolü, otomatik sipariş süreçleri, sevkiyat planlamaları... İkincisi ise lojistik şirketlerinin süreçler üzerinde çalıştığı geliştirmeler. Her iki başlıkta da blok zinciri ve yapay zeka teknolojilerinin kullanılmaya başlandı bile. Keza gıda perakendesindeki inovasyon hamleleri de temelde yapay zekaya dayanıyor. Perakendecilerin çoklukanal stratejileri, müşteriyi tanıma ve kişisel hizmet verme çalışmaları önümüzdeki dönemde giderek daha da fazla önemli olacak. (sayfa 52) Bu alanlarda geliştiriciler daha çok yapay zekaya dayanan modeller geliştiriyor. Gıda sanayine baktığımızda da inovasyonların temelinde yapay zeka, Endüstri 4.0 ve otomasyonun yer aldığı görülüyor. Gündemde karanlık fabrikalar var! (sayfa 66)

YENİ DÖNEMİN KAPISINA DAYANDIK

Paris İklim Anlaşması ve Yeşil Mutabakat, tarım ve gıda endüstrisi için 'rönesans' döneminin kapılarını açtı. Pandemi nedeniyle takvimde gecikmeler yaşansa da Rusya-Ukrayna Savaşı'nın tüm kamuoyunu gıda arz güvenliği konusunda uyarmasıyla birlikte ülkeler tarım ve gıdada işlerin her zaman olduğu gibi yürütülemeyeceğinin artık farkında. Bu farkındalık aynı zamanda özel sektörde de mevcut. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu, daha az karbon salınımı yapan, daha az su tüketilen bir tarım stratejisi, maliyetleri aşağı çeken ve yine karbon salınımı konusunda son derece titiz bir tedarik zinciri ve gıda sanayisi, daha az enerji harcayan, nokta atışı kişiselleştirilmiş satışlarla gıda atıklarını mümkün olduğunca azaltmayı hedefleyen, atık gıdayı yeniden değerlendirme zincirine sokabilen bir gıda perakendecileri dünyasına hazırlanıyoruz. Türkiye'nin de son dönemdeki yatırımları ve özel sektörün fırsatları görerek konuya ilgisinin artmasıyla birlikte bu inovasyon hamlesi pastasından büyük bir dilim almak için hazırlandığını söyleyebiliriz...

EN ÇOK OKUNANLAR