USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Otomotiv

02 Aralık 2023 09:36

Otomotiv sektöründe tüm kurallar değişiyor

Elektrikli araçların yükselişi 5 trilyon doların üzerindeki dünya otomotiv sektörünü kökten değiştirdi. İklim değişikliğine karşı alınan önlemlerde somut olarak atılan adımlar en çok otomotiv sektöründe görülüyor. Üretimden satışa, kullanıcı taleplerinden pazarlamaya kadar tüm sektör bileşenleri yeniden keşfediliyor. Bu büyük değişim dalgası Türkiye ihracatının sürükleyicisi otomotiv sanayisini de etkiliyor.

Otomotiv sektöründe tüm kurallar değişiyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4 Kasım'da Ford Otosan'ın Kocaeli Yeniköy'de yeniden tasarlanarak inşa edilen fabrikasının açılış töreninde şöyle konuşuyordu: "Otomotiv üretiminde dünya sıralamasında 5 yılda 15'inci sıradan 13'üncü sıraya yükselmiş olmamız doğru istikamette ilerlediğimizi gösteriyor. Amacımız, ülkemizi elektrikli araç ve batarya üretiminde dünyanın önde gelen oyuncularından biri haline getirmek..." Yeniköy fabrikasının yeniden inşası, Ford Otosan'ın otomotiv sanayisinin elektrikli dönüşümüne liderlik etme misyonuyla 2021'de açıkladığı ve Türk özel sektörünün bugüne kadarki en büyük yatırımı olan 2 milyar Euro'luk vizyon projesinin bir parçasını oluşturuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında bu yatırımın; Türkiye'deki otomotiv ekosisteminin rekabet gücünü artırarak, ihracat potansiyelini yükselteceğine dikkat çekerek, araç üretimindeki artışa bağlı olarak tedarikçilerin bölgeye taşınmasıyla yan sanayi sektöründe büyümeyi teşvik edeceğini ve yeni istihdam olanakları yaratacağını da vurguladı ve "Türkiye olarak Togg'un yola çıkışının tetiklediği ilgiyle hızla gelişen bir elektrikli araç piyasasına sahip olma yolunda ilerliyoruz" dedi.

Tüm bu yatırım ve destekler, bölgesinde hatta dünyada son derece güçlü olan Türk otomotiv sanayisinin küresel çapta yaşanan tarihi değişim dalgasında ilk sıralarda kalmasını sağlamak, ticarette aldığı payı artırmak için yapılıyor. Evet, otomotiv sektörü önemli bir eşiği geçmek için hazırlanıyor. 16'ncı yüzyılda buharla çalışan modellerle başlayan yolculuk 17'nci yüzyılda elektrikli otomobiller ile devam etmişti. 19'uncu yüzyılda içten yanmalı motorların icadı ve petrolün kullanılmaya başlamasıyla elektrikli otomobillerle kısa bir rekabet dönemi yaşanmış, seri üretim tekniklerinin devreye girmesiyle rekabeti içten yanmalı motorlar kazanmıştı... Ta ki iklim krizine karşı alınan önlemlerin Paris İklim Anlaşması ve sonrasında Avrupa Yeşil Mutabakatı ile dünya hükümetleri bazında kabul görerek hızla aksiyona geçilmesine kadar. Böylece Alman mühendis Karl Benz'in 1885'te benzinle çalışan içten yanmalı motora sahip ilk otomobili üretmesinden bugüne geçen 138 yıllık hakimiyet dönemi artık sonuna doğru yaklaştı.

Teknolojinin de devreye girmesiyle birlikte otomotiv sektöründeki stratejiler artık otonom araçlar, mobilite, akıllı cihazlar, pil ve hidrojen teknolojileri, siber güvenlik, veri transferi, bağlanabilirlik, sürdürülebilirlik ve yapay zeka gibi başlıklarda hazırlanıyor. Bu stratejilerin temelinde ise elektrikli, hibrit ve hidrojen yakıtlı araçlar bulunuyor. Dünya otomotiv sektörü 130 yıllık bilgilerinden arınarak yeni nesil otomobillerin kurallarını keşfediyor. Hemen her değişim rüzgarında olduğu gibi küresel otomotiv sektöründe de bu değişim aynı zamanda pek çok fırsatı ve riski de barındırıyor. Bilinen ve yıllardır uygulanan üretim ve satış stratejileri değişirken, buna uyum sağlayamayanlar büyük tehlike içinde. İşte tam da bu nedenle dünya devleri ellerini çabuk tutarak yeni pazarda yerlerini sağlamlaştırmak için büyük adımlar atıyor. Türkiye gibi otomotiv sanayisinde dünya çapında yeri olan ülkeler ise yeni kurallara uymak, rekabet avantajını kaçırmamak için kolları sıvamış durumda. Türkiye ilk yerli otomobilini 'yüzde 100 elektrikli' üreterek bu yarış içinde yer alacağını gösteren ülkelerden biri. Üstelik büyük çabalarla oluşturulan elektrikli otomobil ekosistemiyle de işin sanayi tarafında olduğu gibi teknoloji tarafında da oldukça aktif. Platin Dergisi olarak bu sayımızda otomotiv sektörünün hem dünyadaki hem de Türkiye'deki geleceğini araştırdık. İlerleyen sayfalarda okuyabileceğiniz gibi otomotiv sektörünün yeni dünyasında avantajlarımız kadar dezavantajlarımız da bulunuyor. Ancak işin önemli kısmı şu: Eli taşın altında olan herkes bu değişimin farkında ve şu anda harıl harıl çalışıyor.

İHRACAT 34 MİLYAR DOLARI AŞACAK

Öncelikle sektörün Türkiye açısından önemini daha iyi vurgulamak için gelin biraz rakamlara göz atalım... Türkiye'nin ihracat yelpazesinde otomotiv sektörü çok büyük paya sahip. 2023'ün ilk 10 ayında toplam üretim yüzde 12, otomobil üretimi ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23 arttı. Bu dönemde, toplam üretim 1 milyon 210 bin 342 adet, otomobil üretimi ise 779 bin 328 adet düzeyinde gerçekleşti. İhracat ise adet bazında yüzde 7, tutar bazında yüzde 16 artış gösterdi. Otomotiv sanayi ihracatı yılın ilk 10 ayında 29 milyar dolar ile ülke ihracatının yüzde 14'ünü gerçekleştirdi ve ihracatçı sektörler arasındaki liderliğine devam etti. Toplam otomotiv ihracatı 832 bin 80 adet, otomobil ihracatı ise 540 bin 304 adet düzeyinde gerçekleşti. Otomotiv Sanayii Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu; 2023 sonunda üretimin 1.5 milyon adedi, ihracatın ise 1 milyon adedi aşmasını beklediklerini söylüyor. Rakamlar, pandemi etkisinin geçtiğini üretimin 2019 seviyesinin üzerine çıktığını gösteriyor. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı olması nedeniyle pek çok sektörde olduğu gibi otomotiv ihracatçıları da 2023'e has ihracat hedefi belirledi. Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Başkanı Baran Çelik'e göre sektör bu yıl -rekor- 34 milyar dolar olan bu hedefi sene sonunda aşacak...

AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI DEĞİŞİMİN ÖNCÜSÜ OLDU

Rakamların da gösterdiği gibi otomotiv endüstrisi Türkiye'de hem istihdam hem de ihracat açısından son derece önemli. Dünya otomotiv endüstrisindeki bu 'yaratıcı yıkım' döneminde ister binek ister ticari olsun araçlar birer akıllı cihaza dönüşüyor. Elektrikli araçlar da bu dönüşümün belki de en güçlü parçası... Sektörün sıfır karbon hedefleriyle uyumlu olarak elektrikli araçların yanında otonom ve paylaşımlı araç teknolojileri de giderek yaygınlaşıyor.

Türkiye için bu konunun en önemli yanı, yaklaşık yüzde 77 payı ile en büyük pazarı olan Avrupa ülkelerinin iklim değişikliğini gözeterek sürdürülebilir gelecek sağlayan bir mobilite çerçevesi geliştirmeye öncülük etmesi.

Yeşil dönüşümü öncelikle gündem maddesi haline getiren AB, Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile sürdürülebilirlik konusundaki sınırlarını belirledi. Bu doğrultuda fosil yakıtlı araçları hızla terk eden Avrupa ülkelerinde hedef, 2035'e gelindiğinde tüm yeni araçların sıfır emisyonlu olarak satışa sunulması. Halihazırda AB pazarında 2022'de dizel araçların pazar payı yüzde 16'ya, benzinli araçların pazar payı yüzde 36'ya geriledi. Buna karşılık alternatif enerjili araçların toplam pazar payı yüzde 45'i aşarken, elektrikli araçların payı bu oranın içerisinde yüzde 12'ye ulaştı. Elektrikli araçlar konusunda öne çıkan ülkeler Norveç, İsveç, Danimarka gibi Kuzey Avrupa Ülkeleri. Almanya'da elektrikli araç satışları 2022'de 830 bin adet olarak gerçekleşti. Birleşik Krallık'ta 370 bin, Fransa'da 330 bin adede ulaştı.

Her ne kadar Almanya'nın talepleri doğrultusunda e-fuel (sentetik yakıtlar) ile çalışan araçlar ile ilgili bir düzenlemeye gidilse de benzinli ve dizel araçlar ile ilgili geri adım atılmadı. Bu konuya değinen Baran Çelik, "Sentetik yakıt ile çalışan araçlar da karbon nötr araçlar. Dolayısıyla içten yanmalı motorlu araçlar ile ilgili majör bir değişikliğe gidildiğini söyleyemeyiz. Diğer yandan tüketici tercihleri açısından da sürdürülebilirlik lehinde değişim başlamış durumda. Tüm bu gelişmelerle üretim, tüketim ve lojistikte karbon salınımının azaltılması zorunlu hale geliyor" diyor.

TÜRK SANAYİSİ YENİLİKLERE HIZLA ADAPTE OLABİLİYOR

Otomotiv endüstrisindeki bu dönüşümün Türkiye için kilit sorusu şu: Üretim ve yan sanayi şirketleri bu teknolojik ve stratejik değişimi gerçekleştirebilecek mi? OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroğlu bu kritik soruya şöyle yanıt veriyor: "Türkiye, küresel otomotiv sektöründe önemli bir üretici konumunda ve bu başarısını otomotiv ekosistemindeki tüm gelişmeleri yakından takip ederek başarı ile uyumlanmasına borçlu. Sanayimiz bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve eş zamanlı olarak yönetmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. OSD üyeleri ticari araç grubunda elektrikli araçlarını, otomobil grubunda ise hibrit ve şarj edilebilir hibrit modellerini üretmeye ve ihraç etmeye başladı. Biz sanayii olarak elektrifikasyona geçiş için yatırım ve inovasyon odağında çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz."

Türkiye'deki toplam otomotiv üretiminin kabaca yüzde 72'si ihraç ediliyor ve ihracatın kabaca yüzde 70'i Avrupa pazarına gerçekleştiriliyor. Eroğlu, "Dolayısıyla, rekabetçiliğimizin korunması ve ekonomiye sağladığımız katkının sürdürülebilmesi için AB'deki gelişmelere cevap verecek şekilde üretim yapmamız bir zorunluluk" diyor.

EN ÇOK OKUNANLAR