Bahar Akgün / [email protected]

İş hayatında ortak akılla fark yaratma vizyonunu benimseyen Şölen CEO’su Elif Çoban, kolay kolay pes etmeyen bir karaktere sahip. İdealistliğini, sonuç odaklılığıyla perçinleyen Çoban, kariyerindeki başarısını ise daima ilk olanı yapma tutkusuna ve geleceği öngörme perspektifine borçlu… 26 yıllık kariyeri boyunca karşılaştığı her sorunu büyük bir soğukkanlılıkla çözmeye yönelen Çoban, problemleri yaratıcı stratejilerle çözebilme vizyonuna yatırım yaparak ilerliyor. Birlikte yol aldığı ekip arkadaşlarını da aynı kararlılıkla yürüyebilecek insanlardan seçiyor. ODTÜ Ekonomi Bölümü’nden mezun olduktan sonra Bilkent Üniversitesi’nde yarı zamanlı asistanlık yaparak ekonomi yüksek lisansını tamamlayan Çoban, Gaziantepli bir ailenin 7 çocuğundan biri... Akademik kariyerinin ardından farklı şirketlerde görev yapan Çoban, 1996’dan bu yana ise Şölen’in yönetiminde aktif rol alıyor. 1989’da annesi Zeynep Çoban, babası İmam Çoban ve ağabeylerinin Gaziantep’te temellerini attığı Şölen’i, bugün atıştırmalık ürünler pazarının en inovatif markalarından birine dönüştüren Elif Çoban, 2017’de Gaziantep’te tam teşekküllü devreye giren Endüstri 4.0 odaklı fabrikalarına 5 yılda 600 milyon TL yatırım yaparak, ‘Türkiye’nin Çikolata Fabrikası’nı yarattıklarını belirtiyor. Annelerinin ticari zekası ve vizyonuyla kendilerine örnek olduğunu, babalarının ise 7 kardeşe sorumluluk vererek risk almayı öğrettiğini söyleyen Elif Çoban, birlikte iş yapabilme kültürünü ve bu değerleri korumayı anne ve babalarından öğrendiklerinin altını çiziyor. 2010 yılındaki yapılanmanın ardından icra ile yönetimin kesin çizgilerle ayrıldığını vurgulayan Elif Çoban, Biscolata ve Ozmo ürünleriyle bölgesel marka olarak yakaladıkları başarıyı inovatif yatırımlar ve lezzete verdikleri önemle perçinleyeceklerini, uzun vadede ise global bir marka olacaklarını dile getiriyor. Bugün 100’e yakın ülkeye 200'ü aşkın ürün ihraç eden Şölen’in farklı ülkelerde ofisleri ve bölge müdürlükleri bulunuyor. Yeni dönemde Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu’daki stratejik pazarlara odaklanarak, global marka olma süreçlerini hızlandıracaklarını söyleyen Çoban, Türkiye ve dünyada yaklaşık bin 800 kişilik bir ekiple aynı ideale odaklanmış durumda… Elif Çoban ile Şölen markasının dönüm noktalarını, bölgesel bir marka olarak yakaladıkları başarıyı ve global bir Türk markası olmak adına ne gibi stratejilere odaklanarak ilerledikleri hakkında konuştuk.

İş hayatında 26 yılı geride bırakan başarılı kadın yöneticilerimizden birisiniz. Akademisyenlikten iş dünyasına geçmeye nasıl karar verdiniz?

ODTÜ Ekonomi Bölümü’nden mezun olduktan sonra Bilkent Üniversitesi’nden teklif almıştım. O dönemde akademik kariyer yapma kararım vardı. Yine ekonomi bölümünde yüksek lisansa başladım, yarı zamanlı asistanlık da yapıyordum. Öğrendiğim şeyleri, hayata ne zaman uygulayabileceğimi sorgulamaya başladığım an, akademik kariyerime 1992’de son verdim. Üniversitede okurken bir hayalim vardı. Aslında ihracatçı olmak istiyordum. Daha sonra 3-4 yıl Türkiye’nin önde gelen gıda şirketlerinin ithalat ve finans departmanlarında görev yaptım. İhracat odaklı çalışma hayalimi ise aile şirketimizde gerçekleştirdim. 1989’da Gaziantep’te kurulan şirketin yapılanmasına 1996’da dahil oldum ve ihracat departmanında çalışmaya başladım. Biz; 5 erkek, 2 kız kardeşiz. Üniversiteden mezun olan kardeşlerimiz de Şölen’de çalışmaya başladı. Böylece farklı bir sinerji yakaladık. Finans ve ithalat departmanlarındaki deneyimimin ardından ihracata yönelmem bana farklı bir vizyon kazandırdı. Eğer sadece ihracata odaklanmış olsaydım, bugün Şölen’in CEO’su konumuna gelemeyebilirdim.

Aile şirketiniz Şölen, 1989’da Gaziantep’te kuruldu. Ama siz 1996 yılından bu yana Şölen’de çalışıyorsunuz. Sürecin nasıl geliştiğini anlatabilir misiniz?

Aslında aile şirketinde çalışma gibi bir planım yoktu. 1996’da kızım Zeynep yeni doğmuştu. O süreçte boşluk bulduğum bir an, şirkete uğramıştım. Tesadüf eseri o sırada Lübnanlı bir iş adamından faks gelmişti. Birtakım soruları vardı. O faksa yanıt vermem aslında kariyerimdeki en önemli dönüm noktasıydı. İhracat müdürü olarak görevim de o an başlamış oldu. İlk başlarda günlük üretim kapasitemiz 10 tondu ve 50 kişilik bir ekiple hizmet veriyorduk.

 Atıştırmalık ürünler pazarındaki konumunuz hakkında bilgi verir misiniz?

Şölen; çikolata, çikolatalı ürünler, bisküvi, kraker, kek, şeker ve lokum pazarında Türkiye’nin önde gelen firmaları arasında yer alıyor. Türkiye’de çikolata, kaplamalı ve unlu ürünler pazar toplamı yaklaşık 8 milyar TL civarında… Şölen, bu alanda en fazla ihracat yapan şirketlerden biri… Gaziantep ve İstanbul-Silivri’de birer tesisimiz bulunuyor. Bu 2 tesis, günde toplam bin tondan fazla üretim kapasitesine sahip. 50 bin metrekarelik Silivri fabrikasının günlük üretim kapasitesi 220 bin kilogram, 120 bin metrekarelik Gaziantep fabrikasının günlük üretim kapasitesi ise 800 bin kilogram. Şölen, Gaziantep fabrikası ile ulaştığı ileri teknoloji gücü ve altyapısıyla önümüzdeki dönemde de inovatif markalar yaratmayı sürdürecek. Bu çerçevede global bir marka olma hedefine emin ve sağlam adımlarla yürüdüğümüzün altını çizmek istiyorum. Biscolata, Milango, Ozmo, Boombastic, Luppo, Lokkum, Nutymax gibi dünya çapında başarıya ulaşmış markalara sahibiz. Bugün 200’ü aşkın ürün çeşidini, Amerika’dan Belçika ve Maldivler’e kadar 100’e yakın ülkeye ihraç ediyoruz. 2017 verilerine göre Şölen, iç pazarda yüzde 24 büyüdü. İpsos hane tüketim verilerine göre ikramlık çikolata  pazarında Şölen’in pazardan 4 puan daha hızlı büyüdüğü dikkat çekiyor. Markanın ciro pazar payı ise yüzde 34,9’a yükseldi. Şölen, bu ciro pazar payı ile ikramlık çikolata pazarında liderliğini sürdürüyor. 2012’de lanse edilen Ozmo Cornet, kornet çikolata kategorisinde yıllar içinde artan rekabete rağmen yüzde 69 pazar payına sahip. 2017 sonunda ise dolgulu bisküvi pazarında yüzde 31,3’lük ciro pazar payına ulaştık. Dünyanın en önemli şekerleme listelerinden Candy Industry Top 100’de ise 53’üncü sırada yer alıyoruz. 

Röportajın devamı Platin'de...