USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Prof. Dr. Arzu Tektaş

YAZARLAR

3.01.2020 13:32:00

Endüstri 4.0 ile üretimden tedarik zincirine çeviklik

Endüstri 4.0 kavramı ve teknolojilerinin dünya genelinde yaygınlaşması için yönetimlerin, üretimin ve tedarik zincirinin esnek ve çevik olması büyük önem taşıyor. Çevik bir sistemin kurulmasında ve sürdürülmesinde tedarikçiler, pazarlamacılar, müşteriler ve paydaşlarla iletişime dayalı bir ağ kurulması gerekiyor.

Günümüzde hızla değişen teknolojinin, küreselleşmenin, ekonomik dalgalanmaların etkileri pazar ile ilgili öngörüleri ve geçmişten gelen varsayımları geçersiz kılıyor. Bununla birlikte artan ve çeşitlenen müşteri beklentileri de hızla değişirken; ürünlerin ve kurumların ömürleri de kısalıyor. Örneğin; S&P 500 şirketlerinin 1950’lerdeki ortalama ömürleri 60 yıldı. Oysa 2020’ye girerken bu süre 20 hatta 15 yılın altına inmiş durumda… Diğer yandan, bu süre içinde Fortune 500’de kalabilen şirketlerin oranı ise sadece yüzde 10 civarında… Geri kalanları birleşmiş, satın alınmış, batmış veya hâlâ yaşamasına rağmen ilk 500’de yer almıyor. Bu verilerden de anlaşıldığı gibi kurum dışı etkenlerin hızla değiştiği bir dönemde rekabet edebilmenin yolu, kurum içi yapıyı da hızlı değişime uyarlamaktan yani çeviklik kavramından geçiyor. 

ÇEVİK OLMAMAK, İSTENMEYEN SONUÇLAR DOĞURABİLİYOR

Kurumsal çeviklik genel anlamıyla, pazardaki değişimi fark ederek stratejileri, operasyonları ve kaynakları bu değişimden avantaj elde edecek şekilde düzenleme becerisidir. Değişime tepki verememek, yani yeterince çevik davranamamak ise istenmeyen sonuçlar doğurabiliyor. Kodak, gelirinin büyük bölümünü oluşturan fotoğraf filmlerinde dünya lideriyken, 1975 yılında dijital kamerayı icat etti. Bu icat, fotoğraf filmine olan talebi hızla düşürürken; bir yandan da dijital kamerada rakipler oluşmaya başladı. Kodak; değişen müşteri tercihlerine ve pazar dinamiklerine karşı yeterince çevik olamadığı için hem güçlü olduğu ürünün talebini hem de yeni ürününün piyasa avantajı sağlamasını yönetemedi ve faaliyetlerine son verdi. 

PROAKTİF DAVRANMAK ŞART

Çevik işletmeler proaktif davranarak, pazardaki yeni bir eğilimi belirleyip, strateji ve operasyonları ona göre ayarlayabilirler. Örneğin; ekonomik durgunluk dönemlerinde tüketicilerin daha düşük miktarlı alımlara öncelik verdiğini gözlemleyen bir üretici, çevik yapısı sayesinde, hızla ürününü daha düşük gramajlı, küçük paketler halinde satışa sunarak pazar payını önemli ölçüde artırdı. Çeviklik yeni ürün geliştirip pazara sunmakta da önemli bir avantaj sağlıyor. Çevik organizasyonlar, sektörleri içindeki değişimi öngörerek iyi yönetebilirler. Örneğin; ‘as a service’ modellerinin oluşmaya başladığı dönemlerde, IBM bulut tabanlı şirketleri satın alarak donanım üretiminden hizmet sağlayıcı yapıya kaydı.  Kişisel bilgisayar işini Lenovo’ya sattıktan sonra zaman içinde donanım getirisi yüzde 25 azalırken bulut hizmetlerine yönelik işler ise yüzde 70 civarında büyüdü. IBM, yeni teknolojiler ve yeni eğilimler karşısında doğru zamanda çevik bir dönüşüm ile başarı sağladı.

DEĞİŞEN MÜŞTERİ TALEPLERİNE DOĞRU VE HIZLI YANIT VERİLİYOR

Gerek tedarik zincirinde gerekse üretimde çevik sistemler; müşteri odaklı bir yaklaşımla, ürünlerin kişiselleştirilmesine yoğunlaşılması ve parti büyüklüklerinin azaltılmasına öncelik vererek değişen müşteri taleplerine doğru ve hızlı yanıt verebilme kabiliyetine sahip. Çevik üretim; pazarlama, tasarım, üretim departmanları arasında paylaşılan, güncel bilgileri kapsayan sağlam veri sistemlerine dayanıyor. Üründe ve fabrika tasarımında modüler yapı çevikliğin anahtarları arasında bulunuyor. Bu yapı; değişikliklere, varyasyona olanak sağlar; hızı ve esnekliği öne çıkarır. Bunun için üreticiler üretim süreçlerini yalınlaştırarak, üretim süreçlerini ve stratejilerini hızlı değişebilecek şekilde tasarlıyor. Modüler montaj sistemi, birbirinden bağımsız montaj istasyonlarıyla esnek ve çevik bir üretim sürecine olanak tanır. Endüstri 4.0 ile gelen akıllı teknolojilerin kullanılması durumunda, örneğin nesnelerin interneti ile cihazların birbirine bağlanması ve birbirleri ile haberleşmeleri ile bu süreç daha da etkili hale getirilebilir. Merkezi bir bilgisayar, her istasyonun ihtiyacını tanımlayarak üretim sürecini, kesintileri ve beklemeleri ortadan kaldıracak şekilde izler ve kontrol eder. Ürün ve fabrika tasarımında modüler yapı kilit önem taşıyor. Üretim akışını etkilemeden farklı modüller birleştirilerek farklı ürünler üretilebilir. Bu da maliyeti ve bekleme zamanını fazla artırmadan ürün yelpazesini genişletmeye ve ürünü kişiselleştirmeye olanak tanıyor. Örneğin; çevik bir otomobil üretim fabrikası mevcut altyapısını kullanarak, önemli sermaye yatırımı olmaksızın, yeni modeller üretme becerisine sahip. Bir diğer örnek ise dört kapılı bir otomobilin kapı yalıtımlarının montajı iki kapılı bir otomobilden iki kat daha uzun sürmesi. Geleneksel üretimde bu durum üretimi bloke ederken; çevik bir fabrika üretim modelinde modüler montajda farklı istasyonlar kullanılması ile bu sorun ortadan kaldırılabiliyor. 

TEDARİK ZİNCİRİ DE ÖNEMLİ BİR ROLE SAHİP

Çevik bir sistemin sağlanmasında işletmenin ve üretimin yanı sıra tedarik zinciri de önemli rol oynuyor. Tedarikçiden tüketiciye kadar giden süreci kapsayan zincirin çevik olmayan bir halkası olması diğer halkaların çevikliklerinin etkisini azaltıyor. Diğer bir deyişle, çevik zincir modeli her halkayı dahil edecek şekilde kapsayıcı olmalı… Mevcut teknolojiler de tasarımcı, üretici, tedarikçi, pazarlamacı ve diğer zincir üyeleri arasında ağ yapısı kurmaya imkan sağlayarak ve bunu kolaylaştırarak böyle bir yapının kurulmasına destek oluyor. Böylece veri gerçek zamanlı paylaşılabilir ve sadece müşteriye karşı değil, değişen pazar koşullarındaki hızlı değişime karşı da esnek, uyumlu ve çevik olunabilir.

İLETİŞİME DAYALI BİR AĞ KURULMALI

Henüz dünya için yeni sayılabilecek Endüstri 4.0 ile gelen teknolojiler bağlantıda olmayı (connectivity) mümkün kılarken değişim hızını da artırıyor. Böylesi dinamik iş ortamında da değişime uyarlanabilmek yani çevik olmak önemli hale geliyor. Bağlantı; sadece kurumlar, kişiler arasında değil; nesnelerin interneti ve akıllı teknolojiler sayesinde cihazlar, nesneler arasında da gerçekleşebiliyor. Bu da veri miktarını ve çeşidini inanılmayacak boyutlarda artırıyor. Veriyi işleyerek daha önce elde edemediğimiz detayda bilgi alabilmek ve bunu gerçek zamanlı işleyerek dağıtabilmek de mümkün oluyor. Önceleri üretim planları geçmişteki satış miktarlarına dayanırken; şimdilerde nesnelerin interneti ve 4.0 teknolojileri sayesinde ürünün sadece satış miktarları değil; sosyal medya izlenme oranları, satın alma süreci, ürünle ilgili değişen tercihler ve veriler gerçek zamana yakın olarak takip edilip analiz edilebiliyor. Böylece ürün talebi, stok seviyeleri daha etkin yönetilerek gerekli kararlar daha çevik alınıp uygulanabiliyor. Yine 4.0 teknolojileri sayesinde, toplanan bu veriyi ve yapılan analizleri zincirdeki diğer paydaşlarla gerçek zamanlıya yakın paylaşmak zincir üyeleri için belirsizliği azaltarak etkinliği artırıyor. Henüz yeni olan Endüstri 4.0 kavramı ve teknolojilerinin dünya genelinde yaygınlaşması için yönetimlerin, üretimin ve tedarik zincirinin esnek ve çevik olması büyük önem taşıyor. Çevik bir sistemin kurulmasında ve sürdürülmesinde tedarikçiler, pazarlamacılar, müşteriler ve paydaşlarla iletişime dayalı bir ağ kurulmalı.