USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%
Murat  Yeşildere

YAZARLAR

3.08.2018 21:20:00

Hayattan rengi alın, geri neyi kalır ki?

Dünyada artan istikrarsızlıklar, karışıklıklar, belirsizlikler ve öngörülemezlik, aslında yetkinlik setinin renklenmesini şart koşarken dünyanın birçok yerinde kalın duvarlar inşa ediliyor

Murat Yeşildere / [email protected]

Rusya’nın ev sahipliği yaptığı 2018 Dünya Kupası, Fransa’nın şampiyonluğu ile tamamlandı. Turnuva öncesi favori olan Almanya, Brezilya, Arjantin gibi kağıt üzerinde güçlü takımların, sürpriz rakiplere puan kaybetmesi, elenmesi uzun süre konuşulacak. Neymar, Messi, Ronaldo gibi yıldızların takımlarını ileriye taşıyamaması, futbol endüstrisi için bir tartışma konusu olacak mı bilemiyorum. Ancak romantik de olsa, benim için turnuvanın en ilginç anları arasında Belçika yedek kulübesi içinde, teknik heyetin arasında oturan eski milli futbolcu, Fransız yıldız Thierry Henry’nin görüntüleri yer alacak. Milliyetçiliğin, ötekileştirmenin bütün dünyayı kapladığı bu çağda, Fransız milli takımının bazı futbolcularının “Henry’nin niye Belçika kulübesinde oturduğunu ve bizim kulübede olmadığını anlayamıyoruz” demesi kadar, yarı finalde Belçika’nın Fransa’ya elenerek turnuvaya veda etmesi de sanıyorum zihinlerden silinmeyecek. Çok uzak değil, 10 sene önce Fransa’nın İtalya karşısında Dünya Kupası finaline çıktığı ve penaltılarla kaybettiği turnuvada, finallere gitme hakkını kazandığı golü, biraz da elle karışık İrlanda ağlarına yollayan Thierry Henry, üçüncü finale doğru giden milli takımının rakibi Belçika’nın yedek kulübesinde oturuyor; ironik bir tablo değil mi? Maç 1-0 Fransa’nın galibiyeti ile sonuçlandığında acaba Henry nasıl hissetti? Eskiden ‘doğduğun yer’ vardı, sonra ‘doyduğun yer geldi’; şimdi ise denklem iyice karıştı. Fransa milli takımındaki oyuncuların yarısından fazlası Afrika kıtasında doğmuş, yetişmiş sporcular.

DUVARLAR, ZİHİNLERE İNŞA EDİLİYOR

Bu satırları yazarken Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil’in Alman Milli Takımı’na veda etme haberi düştü medya kanallarına; Mesut Özil iki gurbetçi meslektaşı İlkay Gündoğan ve Cenk Tosun ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Londra seyahati sırasında ziyaret ettiği için Alman kamuoyunun önüne atılmıştı. O kadar ki, Almanya’nın 2018 Dünya Kupası’na daha grup maçları seviyesinde veda etmesi dahi neredeyse Mesut Özil’in omuzları yüklenmişti. İşte bu baskı ve haksız eleştirilerden sıtkı sıyrılan Mesut Özil, artık Alman Milli Takım formasını giymeyeceğini açıkladı. Dünyada artan istikrarsızlıklar, karışıklıklar, belirsizlikler ve öngörülemezlik aslında yetkinlik setinin renklenmesini şart koşarken, dünyanın birçok yerinde Deniz Ülke Arıboğan’ın son kitabına isim veren, kalın ‘duvar’lar inşa ediliyor. Bu duvarların birçoğu fiziksel olarak sınırlara değil, konfor alanlarımızı belirlemek üzere zihinlere inşa ediliyor. Farklı fikirleri, farklı bakışları, alternatifleri, çeşitliliği, ötekileştirerek, duvarların içine hapsetmek aslına bakarsanız ‘milliyetçi’ görüş ile özdeşleştirilse de tartışmaktan korkan ve kaçan, bağnaz ve sığ düşüncenin göstergesi. 

ÖTEKİLEŞTİRME ÇABASI

Alman milli takımının kaderini değiştiren Mesut Özil gibi bir yeteneği dahi bir anda gözden çıkartabilen bu düşünce biçimi, istihdam kaygısı gibi sebeplerle yabancıları ülkesinden kovmaya çalışan, ABD-Meksika sınırına daha da yüksek duvarlar inşa etmeyi seçim malzemesi yapan ya da İngiltere’nin Avrupa Birliği’ne girerek, öz benliğini, refahını hatta özgüvenini kaybedeceğini savunan yaklaşımdan hiç de farklı değil. Mikro seviyede kadını toplumsal hayatın dışında bırakan, dini, mezhebi, ırkı, hatta dili ayrıştırıcı bir unsur olarak kullanan yaklaşım da aslında bu ötekileştirme çabasının sonucunda ortaya çıkıyor. Son söz olarak kıssadan hisse diyerek, çeşitliliğin tartışma ortamını, tartışmaların da alternatif fikirleri ve dolayısıyla karar kalitesini yukarı çektiğini söyleyebilirim. Ancak daha da basitine gidelim; “Hayattan rengi alın, geri neyi kalır ki?”*
*Filli Boya reklam sloganı.

DİĞER YAZILARI