USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Yaşam

12 Aralık 2012 02:01

Küresel talep Canlandırılamadı

Küresel talep Canlandırılamadı

Küresel talep Canlandırılamadı

Cari açığın düşürülmesi ve kredi notunun yatırım yapılabilir düzeye çıkarılması, 2012 yılında uygulanan politikaların başarısı olarak kabul edilmelidir. Böylece Türkiye’nin uzun süreden beri olumlu seyreden ekonomi performansı Fitch tarafından kredi notunun BBB- olarak açıklanmasıyla teyit edildi. Cari açıkta daralma, enflasyonun baskı altında tutulması ve mali disiplinin korunması not artışında önemli etken oldu. Zaten not artırımı cari açığın düşürülmesi ile birlikte geldi. Küresel kriz ve öncesinde vermiş oldukları kararlar ile derecelendirme kuruluşları büyük ölçüde itibar kaybına uğramışlardı. Türkiye çok daha önceden kredi notu artırımı alabilecekken araya giren küresel kriz nedeniyle 2012 yılına kadar beklemek zorunda kaldı. Büyüme, enflasyon ve kamu dış borç yükü çok iyi performans gösterirken hak ettiği takdiri derecelendirme kuruluşlarından zamanında alamamıştı. Ama sonunda piyasaların ve hükümetin beklediği not artırımı geldi. İlk etkileri Türkiye’ye yönelik sermaye akışını güçlenmesi ve faizlerin hızla düşmesi ile görüldü. TL’nin aşırı değer kazanmasını önlemek için Merkez Bankasi müdahaleleri mutlaka olacak. TL’nin fazla değerlenmesi sorununa karşılık gecelik ve haftalık fonlama faizlerini düşük tutarak karşılık verilebilir. Fakat önümüzdeki dönemde azalan mevduat ve kredi faizleri nedeniyle tüketim harcamalarında artış kaçınılmaz görünüyor. Bu açıdan bakıldığında yıllar içerisinde kendi dengesini bulan Türkiye ekonomisinin not artırımı ile beraber bazı ekonomik dengeleri değiştireceği görülüyor. Bunun temel sebebi ciddi oranda cari açık sahibi olmasından ve yapısal anlamda ekonomi ve maliye politikalarının zamanında devreye sokul(a)mamış olmasından kaynaklanıyor. Tüketime odaklı bir ekonomik yapı, taşıdığı cari açık ve değerli kur riski not artışı ile beraber daha tehlikeli hale gelip orta vadeli plan hedefleri üzerinde olumsuz baskı yaratacaktır. Merkez Bankası’nın uygulayacağı etkin para politikaları sistemi korusa bile ekonominin genelinde yapısal dönüşümün tam olarak sağlanamaması uzun dönemli riskleri taşımaya devam ediyor. Türkiye’yi başarıya götürecek yol daha önce ifade ettiğimiz gibi mutlaka yapısal reformlardan geçiyor. Cari açık uzun zamandır Türkiye’nin düzeltemediği bir konu. Temel sebebi ise tasarrufların yetersiz olması ve yüksek ithalat ile tüketim. Yani her sene elde ettiğimiz gelirin bir kısmını ithalat için ülke dışına ödüyoruz. Fakat geçtiğimiz dönemde en büyük risk unsuru olan ve birçok kesim tarafından sert eleştiri alan cari açık 55.8 milyar dolara geriledi. Yaklaşık bir yıl önce uygulanmaya başlayan kimilerine göre ‘ilginç’ para politikaları zamanında çok eleştirilse de başarılı olduğu bir gerçek. Küresel likiditenin fazla seyretmesi sayesinde cari açık finansmanı halen çok rahat bir şekilde sağlanabiliyor. Bununla beraber geçen yıl aynı dönemde 15 milyar dolar olan sıcak para girişi, bu yıl 25 milyar dolar olarak gerçekleşti. Burada eleştirilebilecek en önemli konu uygulanan para politikaları değil, halen cari açık için yapısal bir çözüm bulunamaması ve sıcak para yerine doğrudan yabancı yatırımların artırılamamasıdır. Bütçe tarafına baktığımızda ise yılsonu bütçe açığı miktarının 35 milyar TL civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Orta vadeli planda bütçe açığı hedefi 32 milyar TL olarak öngörülüyordu. Bu rakam GSYH’nın yüzde 2.3 kadarına  denk geliyordu. Fakat bütçe açığının hedefleri aşması zaten bu dönemin beklenen risklerinden bir tanesiydi. Ekonomide frene basılmasıyla beraber gelirler bütçede öngörülenin altında gerçekleşti. Hükümet gelirleri koruyabilmek için vergi kalemlerinin birçoğunda ciddi artışlar yapmak zorunda kaldı. Burada dikkatle takip edilmesi gereken konu faiz dışı harcamaların kontrol altına alınması ve mali disiplinden vazgeçilmemesi. Bütçe için önümüzdeki dönemde bu iki konu ön plana çıkacaktır. Sonuç olarak yavaşlayan ekonomi bütçe açığı ve işsizlik üzerinde olumsuz etkisi olacaktır. Aynı şekilde enflasyon için de artış beklenebilir. Azalan faizler nedeniyle kredi genişlemesi ve tüketim harcamalarındaki artış gündeme gelecektir. Yavaşlayan ekonomi nedeniyle gelirler azalırken, açıkların ve borçların artmaya devam etmesi kırılganlığı artıracaktır. Küresel risk iştahı parasal genişleme politikalarına rağmen halen yeterli düzeye gelmedi. Şimdiye kadar uygulanan politikalar sonucunda para politikalarının etkileri de oldukça azaldı. Bu süreçte küresel talep bir türlü canlandırılamadı. Hatta gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri de hızlarını kesti. Küresel piyasalarda risk alma konusundaki isteksizliğin 2013 yılı başından itibaren de artarak etkili olabileceğini dikkate almak gerekiyor.
 

EN ÇOK OKUNANLAR