USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Yaşam

12 Aralık 2012 01:59

İngiltere AB dışına kaçabilir!

İngiltere AB dışına kaçabilir!

İngiltere AB dışına kaçabilir!

İngiltere İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan Avrupa  entegrasyonu projesinden uzun süre uzak durmuştu. Britanya ancak 1973 yılından sonra Avrupa Birliği fikrine yanaşmıştı ama ne Euro tek para projesine, ne de Schengen vize anlaşmasına katılmıştı. Elinden geldiğince Britanya’yı sosyal konularda ‘Eurokrat’ denen Brüksel’deki Avrupa bürokratlarının kontrolu dışında tutmaya çalışmıştı. Ancak şimdiki Başbakan Cameron muhafazakar partisinin içindeki güçler tarafından adım adım AB dışına doğru zorlanmakta. İngiltere’deki son kamu araştırmalarında İngilizlerin yüzde 48 kadarı AB’den ayrılma taraftarı, yüzde 31 kadarı içeride kalmak isitiyor. Cameron kendisi ise Avrupa’da kalma taraftarı olduğunu söylüyor ama diğer taraftan da aşırı taleplerle AB’yi zorluyor.

AB’DEN KOPMASININ FATURASI AĞIR OLABİLİR
Avrupa içinde de ayrılma modası giderek yaygınlaşıyor. Britanya ayrılmak isteyen İskoçya sorunu ile de karşı karşıya. İspanya ile Katalanlar her an boşanabilir. Belçika her an Valon-Flaman bölünmesine gidebilir. İtalya’da zengin Kuzey ile fakir Güney itişip duruyor. Zaten Avrupa genelinde Katolik-Protestan çekişmesi de tekrar su üstünde . AB’de 27 ülkenin, İngiltere dahil 10 tanesi  Euro tek para sistemi dışında. Ancak dokuz kadarı her şeye rağmen, bir süre sonra global krizin etkisi atlatılıp ekonomiler düzelince, Euro tek para sistemine girmek arzusunda. İngiltere ısrar ederse tek ‘siyah koyun’ olarak sürüden kopmuş olacak.
Ancak İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden kopmasının ekonomik faturası çok ağır olabilir. Londra dünyanın en büyük finansal ve ticaret merkezlerinden biri ve finans ve ticaret İngiliz ekonomisini ayakta tutan sektörler. İngiliz ekonomisinin motoru demir çelik, tekstil veya sanayi değil, büyük çapta finans. İngiltere Avrupa’dan koptuğu anda finans kurumları ve finansçılar da Londra’dan AB içine doğru göçe başlayacaktır.

AMERİKA BU DURUMDAN RAHATSIZ...
İngiltere’nin AB’den kopması aslında jeopolitik anlamda da bir çıkmaz sokak. Britanya uzun zamandan beri ABD ile Avrupa arasında bir köprüydü. Britanya AB’den koparsa, Batı’nın değerlerini (ve çıkarlarını) koruyacak işbirliği çökme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Hem Britanya hem ABD hem de AB büyük güç kaybeder. Hatırlanırsa ABD’nin savunma bütçesi küçülürken Çin’in ve diğer gelişen ülke güçlerinin savunma bütçeleri artmakta, ekonomileri de ABD ve AB ebadına doğru yaklaşmakta. Sonuçta İngiltere AB’den çıkarsa hem İngiltere hem de AB’nin geri kalanı Amerika’nın radar ekranından bile çıkabilir. Almanlar her zaman korumacı takılan Fransa ile uyuşmazlık yaşadı. Şimdi ekonomik anlamda zayıflamış olan Fransızlar, Britanya’nın güçlenen Almanya’yı dengelemesini arzu ediyorlar. Küçük ülkeler ise son krizde olduğu gibi Almanya-Fransa ittifakı tarafından ezilmeyi istemiyorlar. Amerikalılar kültür ortağı ve yakın müttefikleri İngiltere’nin AB içinde kalmasını istiyorlar. İngiltere’nin askeri gücü ve global diplomatik ağı olmadan da Avrupa ne yapabilir de deniyor. Ancak İngiltere’nin içinde iş çevresi de ayrılma fikrine karşı ayağa kalkmış durumda. İngiltere’nin en büyük iş çevresi lobi birliği olan ‘Confederation of  British Industry’ (bizim TÜSİAD’ın benzeri) Başkanı R.Carr sesini yükseltti. Carr, Avrupa, İngiltere’nin dış ticaretinin yarısının Avrupa ile olduğunu hatırlatırken, “İngiltere izolasyondan uzak durmalı!” diyor. Hatırlanmalı ki şu anda ülkeyi yöneten muhafazakar Cameron yönetimindeki koalisyonun tarihsel temel destekçisi de iş çevresi. Muhafazakar Parti ayrılıkçı yaklaşımda ısrar ederse içeride iş çevresinin desteğini kaybedebilir. 2011 yılında Mori araştırma şirketi tarafından yapılan ankete göre iş çevresinin yüzde 33 kadarı AB’den boşanmanın çok ağır tahribat yapacağını düşünüyor, yüzde 40’ı ise  AB’den ayrılmanın iş hayatını önemli ölçüde baltalayacağı fikrinde. Sadece yüzde 14 kadarı çok zarar vermez diyor, yüzde 6 kadarı hiç etkilemez derken, yüzde 6 kadarı da kararsız.

KÜÇÜK ŞİRKETLER AB ÜYESİ OLMAYA MUHALİF
Özellikle büyük ve uluslararası İngiliz şirketleri Avrupa’dan ayrılma fikrine çok karşı. Küçük şirketler ise Avrupa’nın uygulamaya çalıştığı maliyetli regülasyonlara öfkeli olduklarından büyük şirketlerden farklı düşünüyor ve AB üyesi olmaya daha muhalif. Krizler aslında kimseye yaramıyor. İngiltere son günlerde, global kriz ortamında iki konuda sertleşmeye başladı ve gelişmeler İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden tamamen kopmasına neden olabilir.  
Kaldı ki Eurobarometer adlı Avrupa Komisyonu, kamuoyu araştırma kurumunun anketlerinde AB içinde kalmaya karşı olan tüm Avrupa vatandaşlarının oranı bugünlerde yarıyı geçti ve  yüzde 52 değerine ulaşmış bulunuyor. 2010 yılında bu oran yedi puan daha aşağıda ve  yüzde 45’ti. İngiltere genelinde ise Avrupa’da üye kalmak isteyenlerin oranı sadece yüzde 27 düzeyinde.

İNGİLİZLER HAVLU ATACAK MI?
Medyada İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkışı için bir isim de çoktan bulundu: Brixit! Gözlemcilerin tezi, Brükselde başlayan ve Avrupa’nın yedi yıllık (2014-2020) ve kümülatif  miktarı trilyon Euro’yu geçen bütçesinin tartışılacağı (Bütçe süreci 22 Kasım’da başladı) Bütçe Zirvesi’nde  ve 13 Aralık 2012 tarihindeki ‘Banking Union’ adı ile anılan Avrupa Ortak Bankacılık denetim ve yönetim sistemi anlaşması görüşmelerinde arzu ettikleri yönde karar çıkmadığı takdirde, zaten pek gönüllü olmayan İngilizlerin havlu atmaya çok yakın olacakları yönünde. Avrupa Birliği Brüksel 2012 bütçesi 170 milyar Euro kadardı. Avrupa Komisyonu bütçesinin çoğunluğu tarım desteğine, daha az bir miktarı da bölgelere ve fakirlere yardıma gitmekte ve idari masraflar bütçenin sadece yüzde 6 kadarı...

BÜTÇE KAVGASI VE ÇIKAR PAZARLIĞI
Komisyonda çoğunluğu Brüksel’de olan 55 bin kişi çalışıyor ve 6 bin adet tercüman bulunuyor. Komisyon bütçesinin toplamı aslında çok küçük. Avrupa Birliği’nin toplam ülke milli gelirlerinin yüzde 1 kadarı. İngiliz Başbakanı Cameron, Alman Merkel ve 25 diğer ülkenin başkanlarının katılacağı ve yedi yılda bir yapılan bütçe kavgası, 17 Euro ülkesi ile 10 tane Euro dışı ülkenin çıkar pazarlığı aslında. Avrupa Komisyonu, başlangıçta 2014-2020 bütçesinin yüzde 5 yükseltilmesini talep etmişti ama bu teklif kabul edilmemişti. Ancak bundan sonra AB başkanlığını kısa süre için elinde tutan müflis Kıbrıs’ın gündeme getirdiği bütçe de İngilizlerin öfkeli itirazları ile reddedildi. Sonunda Avrupa Komisyonu Başkanı Herman von Rumpuy harcamaları 75 milyar Euro indiren yeni bir teklif yaptı. Kesintiler büyük çapta tarım desteğinden yapılacağından Fransa da bu öneriyi şiddetle geri püskürttü. Sonuçta Avrupa Birliği ikiye bölündü. Bir yanda İngiltere, Almanya, Hollanda, İsveç ve Avusturya gibi bütçeye net ve büyük katkı yapan ülkeler harcamayı kısma yönünde baskı yaparken, Polonya, Macaristan, İspanya ve Portekiz gibi katkısı az, destek gereksinmesi fazla olan 15 kadar ülke de özellikle yardımların  azaltılmaması, hatta artırılması  yönünde oy kullanmakta. Anlaşma olması da oldukça zor.

ESAS KAVGA NEDENİNE ODAKLANILMALI
Bu durum aslında İngilizleri hiç  memnun etmeyecek. İngilizler adeta Avrupa genelinin ‘yankesici olduğunu’ ve İngilizlerin ceplerini boşalttığını düşündüklerinden, Almanya ile beraber bütçe kısmayı zorlamak isteyen grubun liderliğine geçip en çok şikayet eden ülke oldular. Aşağıda tabloda ülkelerin net katkısı yani içeriye ödedikleri ile aldıkları yardımın netleştirilmiş hali olan 2011 yılı katkı tablosunu veriyoruz. Listede en çok net katkı yapan 10 ülke var. Geri kalan 17 ülkenin katkısı minimal ve hepsi de 2 milyar Euro’nun altında. Görüşmeler sonuç bulmaz ve 2013 yılsonuna kadar da uzlaşma olmazsa , bütçe bir evvelki yıl bütçesi artı yüzde 5 enflasyon farkı şeklinde uygulanır! Unutulmaması gereken esas kavga nedeninin bütçenin en büyük kalemi olan tarım desteği olması!
 

EN ÇOK OKUNANLAR