GÜÇLÜ KOBİ VE ESNAF, GÜÇLÜ TÜRKİYE DEMEKTİR!

Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinden bağımsız olarak küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ), sağlıklı ulusal ekonomik yapının ve demokrasinin yerleşmesinin gerekli şartı ve teminatı oluyor. Beş yıllık kalkınma planları ve yıllık programlar, ulusal düzeydeki politikaların bir çerçevesini oluşturuyor ve bu politika metinlerindeki yetkinlik ve tutarlılık sonuç üzerinde doğrudan etkili oluyor. Türkiye’de 20-249 kişi arasında çalışanı bulunan işletmeler KOBİ olarak kabul ediliyor. KOBİlerin toplam işletmeler içindeki oranı 2013 sonunda yüzde 3 olup, 2018 hedefi yüzde 4’tür. Büyük boy işletmelerin de oranı çok daha düşük olduğu için Türkiye’deki işletmelerin kahir ekseriyeti esnaf düzeyindedir. Dolayısıyla, KOBİ'lere yönelik politika, esnaf ve büyük ölçekli işletmelere yönelik politikalardan haliyle farklılaşmaktadır. Ancak günlük kullanımda KOBİ kelimesi esnaf ve küçük işletmelerin tamamı için kullanılmaktadır. Bu yazıda da kolaylık bakımından aynı yol izlenmiştir. 250 kişinin altında çalışanı olan esnaf ve KOBİ'ler birlikte toplam işletme sayısının yüzde 99.8’ini, istihdamın yüzde 75.8’ini, katma değerin yüzde 54.5’ini ve yatırımların yüzde 53.2’sini gerçekleştiriyor. Yani, küçüklerin sosyal boyutu ekonomik boyutlarının çok ötesinde öneme sahip.

HÜKÜMETİN ESNAF VE KOBİ’LERE DESTEĞİ

Türkiye’de ekonomi alanındaki en önemli ihtiyaç 2015 yılı (Kalkınma) Programı'nda şöyle ifade ediliyor: “KOBİlerin küreselleşmeden kaynaklanan yüksek rekabete ayak uydurma, yeterli sermayeye sahip olma, yenilikçi projeler üretme, ortak iş ve proje geliştirme gibi hususlarda güçlendirilmesine ve ülkemizdeki girişimcilik yeteneklerinin ve girişimci sayısının artırılmasına olan ihtiyaç devam ediyor.”

KOBİ kredileri 2014 sonunda 394 milyar TL, toplam kredilerdeki payı da yüzde 35 civarındadır. Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri ve Kredi Garanti Fonu aracılığıyla kullandırılan kredilerde de olumlu bir gelişme sözvkonusudur. KOSGEB tarafından verilen proje destek, Ar-Ge, inovasyon ve endüstriyel uygulama, iş birliği-güç birliği, tematik proje destek, girişimcilik destek, gelişen işletmeler piyasası gibi destekler son yıllarda ılımlı bir artış trendine sahip. KOSGEB’den girişimcilik eğitimi alan katılımcı sayısı 80 bin, girişimcilik desteği alan işletme sayısı ise 8 bin civarındadır.

ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞ BİRLİĞİNİN VİZYONER ÖRNEKLERİ

Yine, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın ilan ettiği girişimci ve yenilikçi üniversite endeksi üniversite-sanayi iş birliğine önemli bir ivme kazandırmış görünüyor. KOSGEB ve YÖK arasındaki protokolle 102 üniversitede girişimcilik dersleri verilmeye başlandı.

Organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, küçük sanayi siteleri ve endüstri bölgeleri kamu politikalarının uygulama alanı olarak üniversiteler, TÜBİTAK, KOSGEB ve Kalkınma Ajansları gibi merkezi kamu otoriteleri ile eşgüdüm içinde olduğu sürece yüksek bir ivmeye sahip olabilirler. Bugünkü dağıtık yapının bir reformasyona ve konsolidasyona ihtiyacının olduğu söylenebilir. TOBB ve TESK gibi sivil toplum örgütlerinin de bu bakış açısıyla yapı ve işlevlerini güçlendirmeleri gerekiyor. Kuşkusuz her üç sacayağı arasında bir işb irliği ve koordinasyon açığı olduğu açıktır. Yine, diplomaya dayalı eğitim (MEB, üniversiteler) ve mesleki eğitim (MYK) endüstriyle ilişkisi organik hale dönüştürülmeli ve çıktı odaklı bir bakış izlenmelidir. Yukarıdaki yaklaşım, çoğu gelişmiş ülkenin izleye geldiği ve güncelleyerek güçlendirdiği bir çerçevedir. Türkiye, bu yaklaşımın farkındalık aşamasını geçmiş ve somut süreçleri tanımlamaya başlamıştır. Ne var ki, süreçlerin kurumsal ve yasal olarak sağlıklı kurgulanması, sürecin her bir aşamasının çıktıyla bağını canlı tutacak bir vizyon ancak beklenen sonucu verebilir.

YENİLENMİŞ VİZYON İHTİYACI

Türkiye, Haziran 2015'teki seçimden sonra muhtemelen bu yönde yenilenmiş bir kurgu ve hedefler bütününe ihtiyaç duyacaktır.

Yaşam

GÜÇLÜ KOBİ VE ESNAF, GÜÇLÜ TÜRKİYE DEMEKTİR!

GÜÇLÜ KOBİ VE ESNAF, GÜÇLÜ TÜRKİYE DEMEKTİR!