“Türkiye; doğal güzellikleri, kültürü, tarihi, hizmet sektöründeki üstün kalitesi ve nitelikli insan kaynağı ile büyük bir potansiyele sahip. Bu noktada ise iletişim stratejisinin çok doğru belirlenmesi gerekiyor. Nitelikli tesislerimiz ve hizmet kalitemizle çok iyi bir noktadayız. Ancak sektördeki haksız rekabeti de bertaraf etmemiz gerekir. Turizm; emek, deneyim, bilgi ve görgü isteyen bir iş. Mevcut durumda sektördeki gelir potansiyelini gören herkes turizm tesisi açabiliyor, ancak bu tesislerin kategorileri ve altyapıları doğru kurgulanmıyor. Bu durum da sektöre zarar veriyor. İlgili kurum ve belediyelerin, bu durumun önüne geçmesi gerekiyor. 

Ülkemiz, açık hava müzesi gibi… Ege ve Akdeniz bölgesinde de en iyi koylara sahip. İstanbul’un bile her semti sürprizlerle dolu… Ayırt etmem imkansız fakat ihtiyaçlarım doğrultusunda yaptığım tercihlerden bahsedebilirim. Örneğin yazın dinlenmek için Belek, Bozburun, Datça ve Kaş’ı tercih ediyorum. 

Türkiye’nin farklı ihracat kalemlerinde farklı hedefleri var. Fakat turizmi geri plana atmamalıyız. Misafirperverliği ile tanınan bir ülke olarak bir turistin bile yaşadığı kötü tecrübe, ülke markamızı olumsuz etkiler. Anadolu, Karadeniz ve Ege gibi farklı bölgeler için sahip olduğumuz turizm bakış açısını değiştirmeliyiz. Her bölgeyi mevsimsel etkileri de göz önünde bulundurularak yeniden çekim merkezi haline getirmeliyiz."