
Türk e-ticaret ekosistemi, son yıllarda kaydettiği yüksek büyüme ivmesiyle yalnızca bir satış kanalı olmanın ötesine geçti; üretim, ihracat ve ekonomik büyümenin stratejik bir bileşeni haline geldi. Ekosistem, 2024 yılını bir önceki yıla göre yüzde 61,7'lik rekor bir büyüme oranıyla 3 trilyon liralık hacim ve 5.91 milyar adetlik işlem sayısıyla kapattı. Bu hızlı büyüme, şirketlerin dijitalleşme temelinde kalıcı bir büyüme yaşadığına işaret ediyor. Biraz daha uzun vadeli bakarsak, 2019-2024 döneminde genel e-ticaret hacmindeki yıllık bileşik büyüme oranının yüzde 85,66 olarak gerçekleştiğini, perakende e-ticarette bu oranın yüzde 90,82 seviyesine ulaştığını görüyoruz. Aynı dönemde sektör, dolar bazında yüzde 274 büyüyerek 89.5 milyar dolarlık hacme erişti. 2024 itibarıyla e-ticaretin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içindeki payı yüzde 6,5, genel ticaret içindeki payı ise yüzde 19,1 seviyesine yükseldi. Tahminlere göre, bu yılın ilk altı ayında e-ticaret hacmi 2 trilyon lirayı aştı ve 2025 sonunda 5 trilyon liralık hacme ulaşılması bekleniyor.
Statista verileri, Türkiye'yi küresel e-ticaret pazarında en hızlı büyüyen ülkeler arasına koyuyor. Türkiye'de gelişmiş pazarlara kıyasla daha hızlı bir dijitalleşme süreci yaşandığı aşikar. Keza Statista'ya göre de Türkiye'de perakende e-ticaret satışlarının 2024 ile 2029 yılları arasında yüzde 11,58 bileşik yıllık oranla büyümesi öngörülüyor. Türkiye pazarını küresel trendlerden ayıran en önemli unsur ise yüksek adaptasyon kapasitesi ve kapsayıcı ekosistem yapısı. Alışverişlerin büyük kısmı artık akıllı cihazlar üzerinden gerçekleşiyor ve mobil ticaretin toplam siparişlerdeki oranı yüzde 80'e yaklaştı. Şirketler, pazaryerleri, büyük küçük demeden ekosistemin tüm paydaşları hızla dijital yatırımlara odaklanmış durumda. Ekosistem ayrıca Anadolu'daki KOBİ'leri dijital ekonomiye entegre etme gücüyle de dikkat çekiyor. Yerel üreticiler artık yalnızca satış değil; markalaşma, mikro ihracat ve e-ihracat vizyonuyla hareket ediyor.
E-İHRACAT: YENİ KÜRESEL VİZYON
Dijital ticaretin en önemli bileşeni olan e-ihracat, Türkiye'nin dijitalleşen ekonomi vizyonunun en stratejik bileşeni olarak öne çıkıyor. 2024 yılı verileri e-ihracat hacminin, bir önceki yıla göre yüzde 27,4'lük artış göstererek 6.4 milyar dolara ulaştığını gösteriyor. Toplam ihracat içindeki payı yaklaşık yüzde 2,6 seviyesinde olmasına rağmen, Ticaret Bakanlığı'nın öngörülerine göre bu oranın 2025'te 8 milyar dolara yükselmesi ve 2028 itibarıyla toplam ihracatın yüzde 10'unun e-ticaret kanalıyla gerçekleşmesi bekleniyor.
Türkiye'nin stratejik coğrafi konumu, gelişmiş lojistik altyapısı, güvenilir teslimat ağları ve kamu-özel sektör iş birlikleriyle oluşturulan dijital ticaret altyapısı, e-ihracattaki en güçlü kaldıraçları oluşturuyor. Posta ve lojistik sistemlerinin dijital dönüşümle bütünleşmesi, işletmelere operasyonel verimlilik, zaman ve maliyet avantajı sağlıyor. Türk markaları bugün Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Amerika pazarlarında aktif faaliyet gösteriyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN ODAK ALANLARI
Yeni dönemde e-ticarette sürdürülebilir bir büyüme sağlamak için şirketlerin yalnızca satış kanallarını değil, bütün değer zincirini dijitalleştirmesi gerekiyor. Bu süreç teknoloji, insan kaynağı ve lojistik altyapıya eş zamanlı yatırım yapılmasını zorunlu kılıyor. Dijital ticaretin geleceği sürdürülebilirlik, veri güvenliği ve yapay zeka temelli verimlilik gibi başlıklarla yeni bir rekabet dönemine yön veriyor. Başarı artık yalnızca iyi bir ürün veya pazarlama stratejisiyle ölçülmüyor. Yeni kriterler arasında veri, yapay zeka ve altyapının stratejik entegrasyonu ile bulunuyor. Türkiye'de şirketler ve kamu da artık bu dijitalleşme hamlesinin farkında. Hem şimdinin hem de geleceğin stratejileri yapay zeka ile olduğu kadar değer zincirinin dijitalleşmesi üzerine kuruluyor. İşte dijital ticaretin yeni rotası...