USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Yaşam

05 Kasım 2025 17:14

Türkiye'de sağlık yaklaşımı yeniden şekilleniyor

Philips Türkiye'nin 2025 Sağlık Trendleri Araştırması, toplumda önleyici sağlık bilincinin güçlendiğini ve dijital sağlık çözümlerine güvenin arttığını ortaya koyuyor.

Türkiye'de sağlık yaklaşımı yeniden şekilleniyor

Philips Türkiye ve Ipsos'un beşinci kez gerçekleştirdiği Sağlık Trendleri Araştırması, Türkiye'de sağlık davranışlarında ve beklentilerinde belirgin bir dönüşüm yaşandığını gösteriyor. Bulgular, bireylerin sağlıkla ilişkisini reaktif yaklaşımdan proaktif bir modele taşıdığını; yapay zeka ve dijital çözümlerin ise sağlık ekosisteminin tamamlayıcı bileşeni haline geldiğini ortaya koyuyor. Toplum, artık sağlık hizmeti bekleyen taraftan, sağlığına aktif yatırım yapan bir noktaya geçmiş durumda.

SAĞLIK ALGISI GERİLERKEN SAĞLIK DAVRANIŞLARI GÜÇLENİYOR

Pandemi sonrası dönemde, toplumsal sağlık algısında gerileme yaşanırken bireysel çaba dikkat çekici ölçüde artıyor. 2019'da bireylerin %89'u sağlık durumunu "iyi/çok iyi" olarak değerlendirirken bu oran 2025'te %62'ye geriledi. Buna rağmen toplumun %84'ü sağlıklı kalmak için çaba gösterdiğini, %78'i doktor önerilerine uyduğunu, %73'ü ise sağlığı için harcama yapmaya hazır olduğunu ifade ediyor. Bu tablo, sağlık algısındaki düşüşe karşın, kişisel farkındalık ve sağlık sorumluluğunda ciddi bir yükselişe işaret ediyor.

Toplumun %61'i uzun ve sağlıklı yaşam (longevity) kavramı hakkında bilgi sahibi olduğunu belirtiyor; bu da insanların artık yalnızca hastalanmamak değil, yaşam kalitesini uzun vadede korumak için stratejik adımlar attığını gösteriyor.

KALP, AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI VE UYKU ANA ODAKLAR ARASINDA

Sağlık davranışlarında bütüncül yaklaşım öne çıkıyor. Kalp sağlığı takibi giderek yaygınlaşıyor; nüfusun %29'u düzenli kalp kontrolü yaptırırken, ebeveynlerin %45'i çocuklarının kalp sağlığını düzenli olarak takip ettiriyor.

Ağız ve diş sağlığının genel sağlıkla ilişkisine dair farkındalık da güçleniyor. "Ağız sağlığı kalp sağlığını etkiler" görüşü %56'dan %68'e yükselirken, katılımcıların %81'i ağız ve diş sağlığını genel sağlıkla doğrudan ilişkili görüyor. Bu eğilim, koruyucu sağlık alışkanlıklarının giderek yerleştiğini gösteriyor.

Uyku, sağlıklı yaşamın temel bileşenleri arasında hızla yükseliyor. Toplumun %78'i uyku düzeninin sağlık üzerindeki etkisini bildiğini belirtirken, %54'ü uykuya dalmada zorlandığını, %52'si ise gece sık uyandığını söylüyor. Uyku kalitesinin iyileştirilmesine yönelik bilinç, yalnızca refah algısını değil kardiyovasküler ve metabolik risklere dair duyarlılığı da yansıtıyor.

DİJİTAL SAĞLIK VE YAPAY ZEKA GÜVEN KAZANIYOR

Sağlığın dijital dönüşümü hızlanıyor ve teknolojiye duyulan güven artıyor. Katılımcıların %74'ü teknolojinin hastalıkların tedavisini kolaylaştırdığını, %84'ü kişisel sağlık yönetiminde etkili olduğunu düşünüyor. Yapay zekanın teşhis süreçlerine katkı sağlayacağına inananların oranı ise %51.

Tele-sağlık bilinirliği son iki yılda %19'dan %28'e çıkarken, bu hizmetlerden memnuniyet %81'e yükselmiş durumda. Tanı alma oranı %68'den %82'ye, tedaviye başlama oranı ise %66'dan %83'e çıkıyor. Buna karşın toplumun %77'si fiziksel muayenenin gerekliliğini vurguluyor; hibrit sağlık modeli kalıcı hale geliyor.

UZMAN GÖRÜŞLERİ TEKNOLOJİNİN STRATEJİK ROLÜNÜ VURGULUYOR

Philips Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak, araştırma sonuçlarını değerlendirirken, "Dijital sağlık teknolojileri ve yapay zeka, sağlık profesyonellerinin üzerindeki yükü hafifletiyor, bireylerin ise kendi sağlıklarını daha bilinçli yönetmelerine destek oluyor" diyor; ardından "Teknolojiyi, insanların yaşamlarını iyileştirmek ve daha fazla kişiye daha iyi sağlık hizmeti sunmak amacıyla geliştiriyor; bunu yaparken sürdürülebilirliği inovasyonun ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz" sözleriyle uzun vadeli stratejik bakış açısını aktarıyor.

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksoy, dijitalleşmenin klinik etkisini, "Dijital sağlık teknolojileri ve yapay zeka, hekimlerin kısa sürede doğru teşhise ulaşmasını sağlıyor ve hastalarına daha fazla zaman ayırmalarına imkan veriyor" sözleriyle değerlendiriyor.

Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Başkanı Zehra Öney ise geleceğe dair, "Veri ve yapay zeka, insanların hastalanmadan sağlıklı kalmasını sağlayacak" diyerek proaktif sağlık dönemine işaret ediyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK SAĞLIK STRATEJİLERİNDE ÖNCELİK HALİNE GELİYOR

Sürdürülebilirlik, artık sağlık sistemlerinin ayrılmaz parçası. Katılımcıların %65'i sürdürülebilirliğin sağlık sektöründe öncelik olması gerektiğini düşünüyor; %53'ü sürdürülebilir uygulamalara sahip şirketleri tercih ediyor. Ürün ve hizmetlerde uzun ömürlülük (%77), çevre dostu malzeme kullanımı (%76) ve geri dönüştürülebilirlik (%75) öne çıkıyor. Hastaneler ve sağlık kuruluşlarında çevreci yaklaşımlara verilen önem, hasta beklentilerinin de bu yönde şekillendiğini gösteriyor.

Genel değerlendirmeye göre, Türkiye'de sağlık davranışları, önleyici yaklaşımlar, dijital araçlar ve sürdürülebilirlik ekseninde yeniden konumlanıyor. Araştırma, geleceğin sağlık modelinin üç temel noktada birleştiğini gösteriyor:

1. Birey merkezli ve proaktif sağlık yaklaşımı

2. Dijitalleşme ve yapay zeka entegrasyonu

3. Sürdürülebilirlik odaklı sağlık sistemi perspektifi

Tüm bu eğilimler, hem bireylerin hem de sağlık sektörünün geleceğe dair stratejik dönüşümünün güçlü bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

Sağlık trendleri araştırması detaylı bulgular

Genel Sağlık

* Toplumun dörtte biri kronik bir sağlık problemiyle yaşıyor.

* Sağlık durumunu 'iyi/çok iyi' olarak değerlendirenlerin oranı 2019'da%89 iken 2025'te%62'ye geriledi.

* Katılımcıların yalnızca %46'sı kendini 'iyi' hissediyor; bu farkındalığın artmasına rağmen genel sağlık hissinin zayıf kaldığını gösteriyor.

* Toplumun %84'ü sağlıklı kalmak için çaba gösteriyor; %78'i doktor önerilerine uyuyor, %73'ü sağlığı için harcama yapmaya hazır.

* Sağlık üzerindeki etkisi konusunda en fazla bilgi sahibi olunan unsur %78 ile 'düzenli uyku'. Uyku kalitesinden memnun olduğunu belirtenlerin oranı ise %59.

* Uyku apnesi ciddi bir sorun olarak görülüyor (%69), fakat katılımcıların %37'si tedavi gerektirmediğini, %28'i test yaptırmaktan çekindiğini ifade ediyor.

* Toplumun %61'i sağlıklı yaşam (longevity) konusunda detaylı bilgiye sahip; %55'i dengeli beslenmeye, %51'i uyku düzenine dikkat ediyor.

* Kalp sağlığı için düzenli kontrole gidenlerin oranı %29, çocuklarının kalp sağlığını düzenli kontrol ettiren ebeveyn oranı %45'e ulaştı.

* Ağız ve diş sağlığının kalp sağlığı ile ilişkili olduğu düşünenlerin oranı %56'dan %68'e yükseldi.

* Katılımcıların %81'i ise ağız ve diş sağlığının genel sağlıkla ilişkili olduğunu düşünüyor.

* Sağlık merkezi seçiminde en belirleyici faktör doktor kadrosunun kalitesi (%36); teknolojik altyapıya verilen önem ise artış gösterdi (%17).

Yapay Zeka ve Dijital Sağlık

* Toplumun %51'i yapay zekanın teşhis ve tedavi süreçlerine katkısı olacağını düşünüyor.

* Yapay zeka kullanımına dair en yaygın endişeler: veri güvenliği (%49), yanlış teşhis riski (%48) ve hatalı veri kullanımı (%44).

* Katılımcıların %74'ü teknolojinin tedaviyi kolaylaştırdığını, %84'ü kişisel sağlık yönetiminde etkili olduğunu düşünüyor.

* Teknolojinin en büyük avantajları: sağlık profesyonellerine hızlı erişim (%59), verilere kolay ulaşım (%57) ve bilgilerin tek noktada toplanması (%54).

* Tele-sağlık bilinirliği 2023'te %19 iken 2025'te %28'e yükseldi; memnuniyet oranı%81.

* Tanı alma oranı %68'den %82'ye, tedaviye başlama oranı %66'dan %83'e çıktı.

* Katılımcıların %77'si tanı ve tedavi için fiziksel muayenenin hala gerekli olduğunu düşünüyor; teknolojiye güven artsa da geleneksel yaklaşım güçlü biçimde korunuyor.

* Katılımcıların %68'i kişiselleştirilmiş veri analizlerini, %63'ü akıllı takip cihazlarını uzun ömür açısından en etkili teknolojiler olarak görüyor.

Sürdürülebilirlik

* Toplumun %65'i sürdürülebilirliğin sağlık sektöründe öncelik olması gerektiğine inanıyor; bu oran 2023'e göre anlamlı biçimde artmış durumda.

* Katılımcıların %53'ü sürdürülebilir şirketlerden ürün ya da hizmet alma eğiliminde; bu da sürdürülebilirliğin tüketici kararlarını doğrudan etkilediğini gösteriyor.

* Ürün ve hizmetlerde sürdürülebilirlik açısından en çok dikkat edilen unsurlar: uzun ömürlülük (%77), çevre dostu malzeme (%76) ve geri dönüştürülebilirlik (%75).

* Karbon ayak izini azaltma, farkındalığı yüksek olmakla birlikte diğer unsurlara göre daha geri planda (%65).

EN ÇOK OKUNANLAR