USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Ekonomi Haberleri

09 Ekim 2019 15:15

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Zirvesi, öncü şirketleri ve fikir önderlerini bir araya getirdi

Boğaziçi Üniversitesi, kurumsal sosyal sorumluluk konusundaki öncü şirketleri ve fikir önderlerini Kurumsal Sosyal Sorumluluk Zirvesi 2019'da (BUKSS’19) buluşturdu.

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Zirvesi, öncü şirketleri ve fikir önderlerini bir araya getirdi

Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) ile DNA Organizasyon tarafından düzenlenen söz konusu zirve, Yapı Kredi Bankası sponsorluğunda Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall salonunda gerçekleştirildi.

Bu yıl ilk kez düzenlenen BUKSS'19'da "Dünyayı Kurtaracak Kahramanlar Aranıyor", "İş Dünyasında Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Bakışı", "Kadının Güçlendirilmesi Neden Önemli?" ve "Proje mi? Sosyal Etki mi?" başlıklar ele alınırken, sosyal sorumluluğun artık bir  "sosyal yatırım"’ ve "zorunluluk" olduğu vurgulandı.

Boğaziçi Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Zafer Yenal zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, son 20-30 yıl içinde iniş çıkışları hayli fazla, kaotik bir dünyada yaşandığını ifade ederek, bu sorunların artık sadece ekonomik değil kültürel ve sosyal alanlarda da kendini gösterdiğine dikkat çekti.

Günümüzde toplumsal mesafeler ve ayrışmaların daha fazla olduğunu dile getiren Yenal, toplumsal sürdürülebilirlik kavramının bu açından önem kazandığını belirtti.

"Toplumsal sürdürülebilirliğin olması için pek çok koldan çalışmamız gerekiyor." diyen Yenal, toplumun farklı kesimlerine ulaşmanın önem kazandığını ve üniversitelerin bunu yapabilecek kurumların başında geldiğini söyledi.

Yenal, Boğaziçi Üniversitesi’nin "Açık Ders", "Kitaplar Arasında" gibi toplumla akademiyi buluşturan etkinlikler kanalıyla sosyal sorumluluk projelerini sunduğunu sözlerine ekledi.

"Boğaziçi yeni nesil üniversite olarak toplumsal sorumluğunun farkında"

BÜYEM Müdürü Dr. Tamer Atabarut ise bir değişim çağının yaşandığını ve üniversitelerin de bu değişimden payını aldığını kaydetti.

Toplumla bütünleşerek, tüm paydaşlarla iş birliği halinde iş yapma kültürünün yaygınlaşmasının zorunluluk haline geldiğini aktaran Atabarut, "Boğaziçi, yeni nesil üniversite olarak toplumsal sorumluğunun farkında. 155 yılı aşan köklü kültürüyle Boğaziçi Üniversitesi ve BÜYEM olarak bu sorumluluğu hayata geçiren projelere imza atıyoruz." ifadelerini kullandı.

"Türkiye 2015 yılında BM tarafından belirlenen sürdürülebilirlik alanlarında 15 hedefe imza attı"

Açılış konuşmalarının ardından ilk olarak  "Dünyayı Kurtaracak Kahramanlar Aranıyor" isimli panel düzenlendi.

Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve Hedefler İçin İş Dünyası Platformu Başkanı Ümit Boyner, paneldeki konuşmasında, iklim değişikliğinden mülteci sorununa "distopik" bir çağda yaşanmasına rağmen ortak sorunlara yönelik artan bir bilincin de olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin 2015 yılında Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen sürdürülebilirlik alanlarında 17 hedeften 15’ine imza attığını kaydeden Boyner, 2030 hedef tarihi göz önüne alındığında söz konusu 17 sürdürülebilirlik kriterini yerine getirebilmek için özel sektörün de daha fazla iş birliği yapması gerektiğini belirtti. 

Boyner ayrıca Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) iş birliğiyle kurulan "B4G" platformu olarak özellikle Türkiye’deki KOBİ’leri sürdürülebilirlik hedeflerine yaklaştırmayı amaçladıklarını sözlerine ekledi. 

"Güç birliği yapmalıyız"

Limak Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir de sosyal sorumluluğun geleceğe yatırım olduğunu belirterek, sosyal sorumluluk alanının artık kurumsal bazda değil, kurumların yanı sıra sivil toplum, akademi ve diğer toplumsal paydaşlarla birlikte topyekün bir yapıda ele alınması gerektiğini söyledi.

Bill Gates Vakfı'nın bu anlamda iyi bir örnek olduğunu öne süren Özdemir, Türkiye'de de bireysel olarak sosyal sorumluluğa katkı sunan çok sayıda kurum ve şirket olduğunu, ancak daha kapsayıcı bir çatıda bir araya gelerek günümüz sorunlarıyla mücadele edilebileceğini ifade etti.

"Hayırseverlik değil yatırım modeli olmalı"

Esas Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı ise sosyal sorumluluğun hayırseverlik değil bir yatırım modeli olduğunu dile getirdi.

Sosyal sorumluluk projelerinin aynı zamanda ölçülebilir ve topluma gerçek anlamda fayda sağlayan projeler olmasına önem verdiklerini belirten Kamışlı, "Bin kişiye burs veriyoruz demenin artık bir kıymeti yok. Önemli olan o bin kişinin okul hayatının ardından takip edilmesi. Burs verdiğiniz 500 kişi iş bulamıyorsa orada bir sorun var demektir. Biz Esas Holding olarak sosyal sorumluluk alanında sivil toplum kuruluşlarını destekliyoruz." dedi.

Destek verecekleri sivil toplum kuruluşlarında belirli standartlar aradıklarına değinen Kamışlı, "Bu standartlara baktığımızda destekleyecek yeteri kadar kuruluş bulmakta zorlanıyoruz. Bu nedenle bu alanda daha faza iş birliğine ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Sosyal sorumluluğun bir vicdan rahatlatma yolu değil bir yatırım modeli olarak ele alınması gerektiğine inanıyoruz." şeklinde konuştu.

"Sahip olmak değil sahip çıkmak gerekiyor"

Kale Grubu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Zeynep Bodur Okyay ise küreselleşmenin dünya genelinde refahı artıracağı düşünülürken aksine eşitsizlikleri artırdığına dikkat çekerek bu nedenle kurumsal sosyal sorumluluğun şirketler için kurumsal bir zorunluluk halini aldığını kaydetti.

Okyay, şunları söyledi: 

"Tezatlıkların farkındayız ancak bu tezatlar ve eşitsizlikler iyi yönetilirse herkesin yaşam koşullarını daha iyiye çeviren yeni bir dünya düzeni de oluşturulabilir. Günümüzde en önemli sorun olarak artan yetenek açığını ve kitlesel işsizliğin yol açabileceği kutuplaşmayı görüyorum. Ancak iyimser olmak için neden yaratmak zorundayız. Ben sahip olmaktan çok sahip çıkmanın önemine inanıyorum."

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli de sosyal sorumluluk bağlamında toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidermek yönünde çalışmalar yürüttüklerini anlattı.

Cinsiyet eşitsizliğinde çözümün salt kadının ekonomik olarak güçlendirilmesi ile sağlanamayacağını dile getiren Kestelli, "En büyük tehlike şiddet ve nefret söylemlerinin artmış olması. Bu dilin yaygınlığı toplumda da olumsuz duyguları harekete geçiriyor. Azınlıklara, göçmenlere yönelik nefret söylemlerinin yaygınlığı farklı toplumsal alanlarda da şiddeti ve nefreti besliyor bu bakımdan özellikle medyaya bu söylemlerim engellenmesi, teşvik edilmemesi adına önemli sorumluluk düşüyor." ifadelerini kullandı.

Öte yandan, bazı önemli şirketlerin temsilcilerinin de katıldığı BUKSS'19 diğer oturumlarla gün boyunca devam edecek.

EN ÇOK OKUNANLAR