USD

-
-%

EUR

-
-%

GBP

-
-%

ALTIN GR

-
-%

BIST 100

-
-%

Dergi

29 Ocak 2020 12:09

Aile şirketlerinde kurumsallık planlamadan geçiyor

Dünyadaki en büyük ve başarılı şirketlerin yüzde 40’ı aile işletmesi. Türkiye’ye bakıldığında bu oran yüzde 90’lar civarında. Türkiye’deki aile işletmelerinin yaklaşık yüzde 38’inin birinci, yüzde 47’sinin de ikinci nesillerden aile bireylerine ait olduğu biliniyor. Aile şirketlerinde devamlılık için ise aile anayasası kavramının şart olduğu dile getiriliyor

Aile şirketlerinde kurumsallık planlamadan geçiyor

Her ne kadar Türkiye’de ekosistemin yüzde 90’ını aile işletmeleri üstlense de, bu şirketlerde ikinci ya da üçüncü nesle geçiş oranı oldukça düşük. Bu noktada kurucu aile üyelerinin yetki ve sorumluluklarını kendilerinden sonra gelecek kuşaklara ve profesyonellere devrini, zamanında ve iş işten geçmeden planlaması gerekiyor. Dolayısıyla aile şirketlerinin başarısının temelinde; aile bireylerinin birbirine duyduğu güven kadar kurumsallaşmaya verilen önem ve değer de yer alıyor.

SORUNLAR VE SORUMLULUKLAR…

Aile işletmelerinde en sık görülen sorunların genellikle aile üyelerinin yönetimdeki konumları, hisse, kâr ve miras dağılımı, yetki sınırlamaları gibi alanlar olduğunu dile getiren Russell Reynolds Associates’ın Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye’den sorumlu ortağı Burak Gorbon, aile arasında yaşanan güven sorunu sonucunda, şirketteki karar alma süreçlerinin aksaması, kişisel çıkarların şirket menfaatlerinin önüne geçmesi gibi sorunların ortaya çıktığını söylüyor. “Kuşaktan kuşağa geçişi başarmak, kurumsal yönetişim ve aile-iş ilişkilerini çağdaş bir düzene oturtmak, aile şirketlerimizin önündeki en önemli zorluk. Bazı aileler, bu konuya fazla ilgi göstermeyip, kuşaktan kuşağa geçişin kendiliğinden olacağını düşünüyor. Genelde kendi aile içi ilişkilerinin veya ailedeki doğal liderin bu konuyu bir şekilde halledeceğine inanıyorlar” diyen Gorbon, konuya böyle yaklaşan şirketlerin devamlılığında sorunlar yaşandığını, bu konuların kendi kendine hallolmadığını, zor konuşmaların yapılması ve zor kararların alınması gerektiğinin unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor.

KURUMSALLAŞMA KÜLTÜRÜ

TAİDER Aile İşletmeleri Derneği İstanbul Temsilcisi Yiğit Göğüş de sürdürülebilirlik sağlandığı sürece aile şirketi olmanın büyük avantaj olduğuna dikkat çekiyor. Göğüş, aile şirketlerinde kurumsallaşmanın önemine vurgu yaparken, “Ekonominin büyük bir kısmı aile şirketleri tarafından kontrol ediliyor. Sürdürülebilirliği sağladığınız sürece aile şirketi olmanın büyük avantajları var. Rakamlardan bahsetmek gerekirse, aile şirketi olarak kurulan şirketlerin yüzde 70’i ikinci nesle geçemiyor. Üçüncü nesle ise sadece yüzde 3’ü geçebiliyor. 

Dünyada 200 yılın üzerinde yaşamış şirketlere baktığımızda, bu şirketlerin yüzde 56’sının Japonya’da, yüzde 17’sinin Almanya’da, yüzde 4’ünün Hollanda’da ve yüzde 3,5’inin de Fransa’da yer aldığını görüyoruz. Burada kültür kavramı büyük önem taşıyor” diyor. Yani araştırmalara göre aile şirketini sürdürebilmeyi başarmış olan ülkelerde aile şirkete hizmet ederken, başarısız olan ülkelerde ise şirketin aileye hizmet ettiği görülüyor.

DEVAMLILIK İÇİN AİLE ANAYASASI

Aile anayasası, aile üyelerinin harcamalarından, aile üyeleriyle profesyoneller arası ilişkilerin düzenlenmesine, haleflik seçiminden aile konseyi ve yönetim kurulu yapılarının ve üyelerin birbirleriyle etkileşimine kadar önemli konuları düzenleyen, şirkete mensup aile üyeleri arasında imzalanan sözleşme anlamına geliyor. Bugün aile şirketlerinin geleceğe kalmasında en önemli done olarak gösterilen aile anayasası, ekosistemde bilinse ve desteklense de şirketlerin çoğunluğunda bu tarz bir anayasa uygulanması bulunmuyor. Bir anayasa oluşturma isteğinin arkasındaki en önemli amaç ise o şirketin işleyişinin ve ailenin misyonunun gelecek nesle düzgün bir şekilde aktarılabilmesi ve belirli kurallar ile birlikte emanet edilmesi olarak tanımlanıyor. Bugün Türkiye’de ikinci ve üçüncü kuşakların şirket içinde çalışmaya entegre olduğu yapılarda aile anayasasının kemikleştiği görülüyor.

AİLELER YURT DIŞINA AÇILIYOR

Öte yandan KPMG’nin Avrupa Aile Şirketleri Derneği (EFB) ile birlikte hazırladığı Avrupa Aile Şirketleri Barometresi’nin 8’incisi yayımlandı. Araştırmaya 27 ülkeden bin 613, Türkiye’den ise 28 aile şirketi yöneticisi katıldı. Araştırma, Türkiye’deki aile şirketlerinin yüzde 64’ünün son bir yılda yurt dışı faaliyetlerini artırdığını, Avrupalı aile şirketlerinde ise 

bu oranının yüzde 37 olduğunu ortaya koydu. Ayrıca araştırmaya Türkiye’den katılan şirketlerin yüzde 19’u önümüzdeki yıl uluslararası genişleme hedefliyor. Avrupalı şirketlerde ise bu oran yüzde 13. Türkiye’deki şirketler, kârlılık koruma oranında da Avrupalı aile şirketlerinin önünde. Türkiye’deki kârlılık koruma oranı yüzde 75’ken, Avrupa’da yüzde 49. Araştırmada Avrupalı katılımcılarının yüzde 35’inin şirketlerin sahipliğini, yüzde 33’ünün de şirketlerin işletimini gelecek nesillere transfer etmeyi düşündükleri vurgulanıyor.  Türkiye’de ise bu oranların sırasıyla yüzde 27 ve yüzde 30’larda olduğu görülüyor.

JEOPOLİTİK VE KUR KAYGISI

KP Law Kurucu Ortağı Avukat Onur Küçük, araştırmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede; “Avrupa genel ortalamasına göre katılımcıların yüzde 62’si şirketlerinin geleceğine güvenle bakıyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 53,57. Türk aile şirketlerinin yüzde 26’sı önümüzdeki yıl ana iş alanlarında yatırım planlarken, Avrupa’da bu oran yüzde 27. Hem Türkiye’deki şirketler (yüzde 21) hem de Avrupalı şirketler (yüzde 25) için inovasyon ikinci sırada” diyor. Araştırmada Avrupa’nın aile şirketleri artan ekonomik ve jeopolitik belirsizliklere rağmen şirketlerinin geleceklerini pozitif olarak değerlendiriyor. Türkiye’deki katılımcılar için siyasi dengesizlikler yüzde 75, artan vergi oranları yüzde 36, istikrarsız döviz kurları ise yüzde 79 oranında kaygı oluşturuyor. 

EN ÇOK OKUNANLAR