Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Platin Global 100 Ödülleri 2025'te açıklamalarda bulundu.
Dağlıoğlu'nun açıklamalarının satır başları şöyle:
"Platin Global 100 Ödülleri Programı" vesilesiyle sizlerle bir arada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyor, hepinizi şahsım ve Ticaret Bakanlığımız adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Platin Global 100 Endeksi; uluslararası ticarette Türkiye'ye en yüksek katkıyı sağlayan, üretim ve ihracat performanslarıyla öne çıkan şirketleri değerlendirerek ödüllendiren güçlü ve saygın bir referans niteliğindedir. Bu vesileyle, Platin Global 100 Endeksi'nde yer alarak başarılarıyla ülkemizi temsil eden tüm şirketlerimize, gösterdikleri özverili çaba ve sundukları kıymetli katkılar dolayısıyla şükranlarımı sunuyorum.
Bildiğiniz gibi dünya ekonomisi, uluslararası piyasalarda süregelen kırılganlıklar, artan jeopolitik gerilimler, dijitalleşme, iklim değişikliği ve ticaret savaşlarının neden olduğu zorluklarla şekillenen yapısal bir dönüşüm yaşamaktadır. DTÖ tarafından yayımlanan güncel tahmin raporunda, 2025 yılı küresel mal ticareti büyüme beklentisi, Nisan ayında öngörülen %-0,2'den Temmuz ayında %0,1'e yükseltilmiş, Ağustos ayında ise %0,9 olarak güncellenmiştir. 2025 yılı Ekim ayında ise söz konusu beklenti %2,4 olarak revize edilmiştir. 2026 yılı küresel mal ticareti büyüme tahmini ise Temmuz ayındaki %2,5 seviyesinden, Ağustos ayında %1,8'e; Ekim ayında ise %0,5'e aşağı yönlü olarak revize edilmiştir. "IMF Küresel Ekonomik Görünümü Raporu"na göre, 2025 ve 2026 yıllarına ilişkin küresel büyüme beklentileri Temmuz 2025'te sırasıyla %3,0 ve %3,1 iken; Ekim 2025 tahminlerine göre yine sırasıyla %3,2 ve %3,1 olarak revize edilmiştir. Uluslararası kuruluşların yukarı yönlü revizelerine rağmen söz konusu büyüme beklentileri tarihsel ortalamaların altında kalmayı sürdürmektedir. (2000-2019 yılları Ortalaması: %3,9)
Ancak, böylesine zorluklarla dolu bir süreçte Türkiye ekonomisi, üretim kapasitesi ve ihracat gücüyle pozitif ayrışmayı başarmıştır. 2025 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre GSYH %2,5 oranında; ikinci çeyreğinde %4,9; üçüncü çeyreğinde ise %3,7 oranında artmış; yani ülkemiz bu yılın ilk üç çeyreğinin genelinde de %3,7 oranında büyümüştür. 2025 yılı üçüncü çeyreğinde nominal GSYH (yıllıklandırılmış) 1 trilyon 538 milyar dolara (2024: 1 trilyon 358 milyar dolar) ulaşmış ve böylece rekor yenilenmiştir. Böylece, pandeminin ardından (2022 2. Çeyrek) Türkiye ekonomisi son 21 çeyrektir kesintisiz büyümektedir. Dış ticarette ise yıllıklandırılmış mal ihracatımız %3,6'lık artışla 270,6 milyar dolar seviyesini yakalamıştır. 2025 yılı Kasım ayında ise 22,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. 2025 yılının Ocak-Kasım döneminde ihracat, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %3,7 oranında artışla 247 milyar 188 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. Bu sayede ilk 11 ayda mal ihracatında net 8,8 milyar dolar artış sağlanmıştır. (2024 yılı Ocak-Kasım dönemi 238,4 milyar dolar.) Türkiye olarak, hizmet ihracatında da her geçen yıl rekorlarımızı tazeleyerek küresel arenadaki yerimizi sağlamlaştırıyoruz. 2024 yılında 117,2 milyar dolarlık bir ihracat başarısına imza attık. Özellikle vurgulamak isterim ki; ulaştığımız 61,4 milyar dolarlık hizmet ticareti fazlası, makroekonomik göstergelerimizi güçlendirmiş ve dünyada en fazla hizmet ticareti fazlası veren 5. ülke konumuna ulaşmamızı sağlamıştır. Cari işlemler açığı, 2024 yılında, 2023 yılındaki 41,5 milyar dolardan 10,4 milyar dolara gerilemiştir. 2023 yılı Mayıs ayında 55,9 milyar dolar olarak gerçekleşen yıllıklandırılmış cari işlemler açığı, sonraki aylarda 33,8 milyar dolar azalarak 2025 Ekim ayı itibarıyla 22,0 milyar dolara gerilemiştir.
Yeşil ve dijital dönüşüm, tüm dünyada köklü bir dönüşüm sürecinin sürükleyici unsurlarıdır. Biz bu dönüşüm sürecine bir de kararlılıkla sürdürdüğümüz yerli ve millî dönüşümü ekliyoruz. Yerli üretim; sadece dışa bağımlılığı azaltmakla kalmaz, aynı zamanda istihdam ortaya çıkarır, teknolojik yetkinliği artırır ve bölgesel kalkınmayı destekler. Bugün başta savunma sanayii olmak üzere otomotivde, kimyada, makinede ve pek çok sektörde yerlilik oranlarımızın artması; ekonomik etkinin toplumsal etkiye dönüştüğünün açık bir göstergesidir. Pandemi ve bölgesel krizler bize şunu gösterdi ki güçlü ve yerli bir üretim altyapınız yoksa, küresel fırtınalarda savrulursunuz. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde başlattığı "Milli Teknoloji Hamlesi" ve "Milli Enerji ve Maden Politikası" ile bu fırtınada liman değil, yön veren bir gemi olduğunu ispatlamıştır. Bu alandaki gayretlerimizin bir sonucu olarak, 2002 yılında %30,4 olan orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının toplam imalat sanayi ihracatımız içindeki payı, 2024 yılında %41'e, 2025 yılının ilk 11 ayında ise %43'e yükselmiştir. Son 22 yılda sağlanan bu büyük başarıyı daha da geliştirmek için çalışmalarımız aralıksız devam etmektedir.