Teknoloji

21 Ekim 2025 09:15

Türkiye'nin batarya hamlesi

Otomotivde batarya üretimi, menzil ve performansın yanı sıra enerji güvenliği için de kritik hale geliyor. Türkiye'deki yatırımlar, yerli üretimle sektörde rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.

Otomotiv sektörü, küresel dönüşümün en kritik alanlarından biri olan batarya teknolojilerinde hızlı bir değişim yaşıyor. Küresel ölçekte batarya yatırımları, yüksek sermaye gerektiren ve yoğun rekabetin yaşandığı bir alan olarak öne çıkıyor. Dünya genelinde batarya yatırımları, elektrikli araçların yaygınlaşması ve enerji depolama sistemlerine artan talep nedeniyle hızla yükseliyor. Bu yatırımlar yalnızca otomotiv sektörünü değil, enerji depolama, askeri ve endüstriyel alanları da kapsıyor. Elektrikli araçlarda kullanılan lityum-iyon bataryaların artan üretim kapasitesi, hem menzil hem de performans açısından araçların daha verimli hale gelmesini sağlıyor. Otomotiv sektöründe öne çıkan en son gelişmeler arasında Panasonic'in ABD'nin Kansas eyaletinde açtığı yıllık 32 GWh kapasiteli yeni elektirkli araç batarya fabrikası yer alıyor. Bu tesis, Tesla gibi büyük müşterilere uygun fiyatlı ve yerel üretim bataryalar sunmayı hedefliyor. Hyundai de ABD'deki batarya üretim tesisine 26 milyar dolarlık yatırım taahhüdünü sürdürürken, yeni üretim stratejilerini hibrit modellere kaydırıyor ve 2030 yılına kadar 3.3 milyon elektrikli ve hibrit araç satışı hedefliyor.

STRATEJİK BİR UNSUR

Otomotiv dışı sektörlerde ise Entek Technology, ABD merkezli Squared Capital ile yaptığı anlaşma sayesinde batarya ayırıcı üretim kapasitesini artırmayı planlıyor. Bu tesis, enerji depolama sistemleri ve askeri teknolojiler için kritik bileşenler üretecek. Slovakya merkezli InoBat, askeri insansız hava araçları için geliştirdiği E10 batarya hücresini tanıtarak 15 dakikada şarj olma, yüzde 40 daha fazla yük taşıma ve yüzde 60 daha uzun uçuş süresi gibi üstün özellikler sunuyor. Batarya teknolojilerindeki Ar-Ge çalışmaları, yeni nesil bataryaları öne çıkarıyor. Özellikle batarya hücresinde silikon anotu kullanımı, enerji ve güç yoğunluğunu artırırken, katı hal bataryaları daha yüksek güvenlik ve enerji yoğunluğu sağlıyor. Sodyum-iyon bataryaları ise lityum kaynaklarına olan bağımlılığı azaltarak maliyet avantajı ve sürdürülebilirlik sunuyor. Bu bataryalar, özellikle enerji depolama sistemleri ve daha düşük performans gerektiren uygulamalar için ön plana çıkıyor. Elektrikli araçların yükselişiyle birlikte batarya artık sadece bir enerji kaynağı değil, aynı zamanda otomobillerin menzilini, performansını ve güvenliğini doğrudan belirleyen stratejik bir unsur haline geldi. Bu nedenle dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de batarya yatırımları hız kazanıyor. Şirketler yalnızca üretim kapasitesini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda bulut tabanlı teknolojiler, yazılım destekli batarya yönetim sistemleri ve enerji depolama çözümleriyle de geleceğe hazırlanıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR