"Otomatikleştirilmiş phishing saldırıları ve yapay zeka destekli zararlı yazılımlar, tehditlerin karmaşıklığını ve hızını artırarak kurumları yeni önlemler almaya zorluyor" diyen Kaspersky Türkiye Genel Müdürü İlkem Özar ile siber güvenlik dünyasının 2025 yılını, Türkiye ekosisteminin son durumunu, yapay zekanın sektöre etkilerini konuştuk. Özar, dijital tehditlerden korunmak için ipuçlarını da Platin okuyucularıyla paylaştı.

* 2025, siber güvenlik dünyasında nasıl geçti? Yılın şimdiye kadarki bölümünde öne çıkan gelişme sizce ne oldu?

2025 yılı, siber güvenlik alanında hızla evrilen tehdit manzarasıyla dikkat çekiyor. Otomatikleştirilmiş phishing saldırıları ve yapay zeka destekli zararlı yazılımlar, tehditlerin karmaşıklığını ve hızını artırarak kurumları yeni önlemler almaya zorluyor. Özellikle kurumlar, bu tehditlere karşın finans, enerji ve kamu altyapıları, stratejik güvenlik yatırımlarını artırmak durumunda. Bunun yanı sıra, mobil ve bulut tabanlı sistemlere yönelik saldırılar da yükselişte; artık sadece teknik önlemler değil, kapsamlı risk yönetimi ve farkındalık süreçlerini de önemli hâle getiriyor. Bu durum, dijital altyapıların korunmasının ne denli kritik hâle geldiğini bir kez daha ortaya koyuyor.

* Türkiye'deki siber güvenlik ekosisteminin son durumunu nasıl anlatırsınız?

Son analizlerimiz, 2025'in ilk çeyreğinde Türkiye'nin, META bölgesindeki siber saldırıların yüzde 26,7'sini alarak en çok hedef alınan ülkeler arasında yer aldığını ortaya koyuyor. Bu tablo, siber tehditlerin yalnızca küresel değil, aynı zamanda Türkiye için de kritik bir gündem maddesi olduğunu gösteriyor. Yoğun tehdit ortamı, Türkiye'deki ekosistemi hızla olgunlaştırıyor; kritik altyapıların korunması, finansal sistemlerin güvenliği ve bireysel veri bütünlüğü, çok boyutlu ve bütüncül yaklaşımlar gerektiriyor. Kamu-özel sektör iş birlikleri, yerli teknoloji yatırımları ve farkındalık çalışmalarındaki artış, ekosistemi her geçen gün daha güçlü bir yapıya dönüştürüyor. Özellikle KOBİ'lerin siber güvenlik farkındalığını artırması, dijital ekonominin sürdürülebilirliği açısından ciddi bir öneme sahip. Kaspersky olarak, eğitim ve farkındalık programlarımızla KOBİ'lerden üniversite öğrencilerine kadar uzanan geniş bir kitleye ulaşıyor, güvenlik kültürünü derinleştirmek ve kalıcı hâle getirmek için çalışıyoruz.

* Yapay zekanın siber güvenlik dünyasına etkileri neler oldu?

Yapay zeka, günümüzde siber güvenlik alanında hem savunma hem de saldırı tarafında belirleyici bir rol üstleniyor. 2025'in ilk çeyreğinde yapay zeka destekli saldırılarda belirgin bir artış gözlemledik; ChatGPT'yi taklit eden kötü amaçlı yazılım girişimleri geçtiğimiz yıla göre yüzde 115 oranında yükseldi. Özellikle denetimsiz yapay zeka uygulamalarından doğan Shadow AI, veri güvenliği risklerini görünür hâle getiriyor ve kurumları etik denetim süreçlerini gözden geçirmeye zorluyor. Shadow AI, otomatik sosyal mühendislik saldırıları veya zararlı yazılım dağıtımlarında kullanılabiliyor; bu da geleneksel güvenlik önlemlerinin artık tek başına yeterli olmadığını ortaya koyuyor. Bu gelişmeler, veriler hem tehditlerin karmaşıklığını hem de savunma mekanizmalarının hızla uyum sağlaması gerekliliğini açıkça gösteriyor.

Öte yandan, yapay zeka destekli çözümler, anomali tespiti ve tehdit analizini hızlandırarak güvenlik sistemlerimizi daha proaktif hâle getiriyor. Kaspersky olarak gözlemlerimiz, yapay zekanın tehditleri tespit etme hızını kayda değer ölçüde artırdığını gösteriyor. Bu nedenle kurumların yapay zeka stratejilerini oluştururken yalnızca teknolojik boyutu değil, etik ve regülasyon perspektifini de dikkate alması büyük önem taşıyor. Bizim için, teknoloji ile insan odaklı yaklaşımı bir araya getirerek, Shadow AI gibi yeni nesil tehditlere karşı hem kurumları hem kullanıcıları korumak öncelikli hedeflerden biri.

* Sektörün geleceğine yön verecek trendler sizce neler?

Geleceğin siber güvenlik stratejileri, otomasyon, yapay zeka entegrasyonu ve bulut tabanlı çözümler üzerine şekillenecek. IoT cihazlarına yönelik artan saldırılar hem sanayi hem de günlük yaşamda güvenlik önlemlerini yeniden kurgulamayı gerektiriyor. Veri gizliliği, regülasyonlara uyum ve siber sigorta uygulamaları, kurumların risk yönetimi perspektifini güçlendirecek. Bu noktada yürüttüğümüz çalışmalarla, trendlerin hem kurumlar hem de bireyler üzerinde doğrudan etkisini yakından takip ediyoruz sadece teknik çözümler sunmakla kalmayıp aynı zamanda siber güvenlik kültürünün tüm paydaşlarda benimsenmesini sağlayacak stratejiler geliştiriyoruz.

* Bu alanda farkındalığı artırma adına yürüttüğünüz projelerden bahseder misiniz?

Kaspersky olarak Türkiye'de siber güvenlik farkındalığını artırmak amacıyla kapsamlı ve sürdürülebilir projeler yürütüyoruz. Üniversitelerle kurduğumuz iş birlikleri, özellikle Boğaziçi ve Sabancı gibi prestijli kurumlarda, öğrencilerin güncel tehditler ve savunma yöntemleri hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmalarını sağlıyor ve geleceğin siber güvenlik uzmanlarını yetiştirmeyi hedefliyor. KOBİ'lere yönelik farkındalık programlarımız ise, dijital tehditleri doğru yönetme ve çalışanların bilinçlenmesini sağlama konusunda kritik bir rol oynuyor. Ayrıca, aileler ve bireylere yönelik sosyal projelerimiz, çevrimiçi risklerin anlaşılması ve güvenli dijital alışkanlıkların geliştirilmesini destekliyor. Bu çok boyutlu yaklaşımımızla, teknik çözümlerin ötesine geçerek Türkiye'de güvenlik kültürünün toplum genelinde yerleşmesine ve kalıcı bir bilinç oluşmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz.

"KULLANICILARIN BİLİNÇLENDİRİLMESİ SALDIRILARA KARŞI EN ETKİN SAVUNMAYI SAĞLIYOR"

Dijital tehditlerden korunmak için öncelikle sistemlerin ve yazılımların güncel tutulması kritik bir önlem. Eski sürümler, siber saldırganlar için kolay hedef oluşturuyor. Hesap güvenliğini artırmak için çok faktörlü kimlik doğrulama ve güçlü parolalar kullanılmalı. Kullanıcıların bilinçlendirilmesi, sosyal mühendislik ve otomatik saldırılara karşı en etkin savunmayı sağlıyor. Güvenilir kaynaklardan yazılım indirmek, internet ortamında dikkatli olmak, yedekleme ve veri kurtarma planları oluşturmak da önemli adımlar. Ayrıca gelişmiş güvenlik çözümleri—antivirüs, firewall ve yapay zeka destekli tespit sistemleri—proaktif bir koruma sağlıyor. Bu önlemler bir bütün hâlinde uygulandığında, dijital dünyada güvenle hareket edebilmek mümkün oluyor. Farkındalık, eğitim ve teknoloji bir arada yürütüldüğünde, siber tehditlerin karmaşıklığı karşısında sağlam bir direnç sağlanabilir.