Son 20 yıldır teknoloji, finans sektörünün vazgeçilmezi olmuş durumda. İnternet ve mobil bankacılık devrimi sektörde iş yapış şekillerinin her gün değişmesine neden oluyor. 40'tan fazla ülkede faaliyet gösteren, Avrupa'nın lider bankası ING bu yarışta ING Hubs organizasyonu ile kendine önemli bir avantaj sağlamayı başarmış durumda. Türkiye, Polonya, Romanya, Slovakya ve Filipinler olmak üzere beş farklı ülkede açılan ING Hubs merkezleri yazılım geliştirme, yapay zeka ve otomasyon alanlarında servisler üreterek bankanın farklı ülkelerdeki operasyonlarında kullanılıyor. Hubların son halkası olarak geçen yıl Türkiye'de açılan ING Hubs Türkiye'nin CEO'su Emre Danacı ile aradan geçen bir yılı değerlendirdik. Danacı, ING'de dünya genelinde verimliliğin ve dijitalleşmenin güçlendirilmesine katkıda bulunmaları hedefiyle açılan Hubs merkezlerinin, yüzde 100 otomasyona sahip süreçler oluşturmaya odaklandığını söylüyor. ING'nin global stratejisi içinde önemli bir yere sahip olan ING Hubs'lar, 'gerçek' bir sorun ya da ihtiyacın tespit edilmesinden çözüm bulunmasına, çözümün icrası ve sonrasındaki geliştirme aşamalarına kadar uçtan-uca bir çalışma gerçekleştiriyor.
ING Hubs Türkiye bir yıl içinde oldukça hızlı yol kat etti. Başta 80 kişi olarak planlanan kadro sene başında 120 kişiye ulaşmış, şimdi ise 200 kişilik bir ekip çalışıyor. Danacı "Sene sonunda ekibimiz 300 kişi" diyor ve ekliyor. "Elbette bu büyümede 'etki' önemli bir faktör. Hollanda, Almanya, Avustralya gibi ING'nin perakende pazarlarının tamamına hizmet veriyoruz. Kurumsal bankacılıkta ise 40 ülkede ihraç ettiğimiz çalışmalar kullanılıyor." İş yapış şekillerinin değiştiğini ve ING Hubs Türkiye olarak bu değişimin öncülerinden olmaya çalıştıklarını söyleyen Danacı, "ING'nin dönüşüm yolculuğuna katkı sunarken, aynı zamanda değişen yetkinliklere uyum sağlayabilen geleceğin liderlerini yetiştiriyoruz" diyor. ING Hubs Türkiye'nin bir yıllık hikayesini Emre Danacı anlatıyor...
*ING Hubs Türkiye'yi bize anlatabilir misiniz?
ING Hubs Türkiye, ING Grubu'nun global çapta kurduğu beş büyük destek merkezi arasında yer alıyor. Bizi farklı kılan şey, sadece uygulayıcı değil; aynı zamanda yön veren, çözüm ortağı olan bir yapı olmamız. Hedefimiz sadece "verilen işi yapmak" değil; işi yeniden tanımlamak, etki yaratacak hale getirmek. Teknoloji ve yapay zeka ekiplerimiz yalnızca yazılım geliştirmiyor; uçtan uca proje üretim sürecinde aktif rol alıyor.
*ING, Hub'lar için beşinci ülke olarak Türkiye'yi seçti. Bu merkez Türkiye'ye nasıl bir değer katıyor?
ING, Türkiye'ye uzun yıllardır yatırım yapıyor. Bu yatırımların çıktılarından bir tanesi de Türkiye'nin yetenek havuzu olarak kullanılması. ING, teknoloji ve yapay zeka alanında Türkiye'de sağlanan finansal çözümleri ve bunu mümkün kılan insan kaynağının varlığı sebebiyle beşinci ING Hubs'ı Türkiye'de kurmaya karar verdi. Bu 10 yıl önce başlayan bir hayalin gerçekleşmesi aslında. 2015-2016'dan itibaren Pınar Abay'ın daha sonra da Alper Gökgöz'ün öncülüğünde yaptığımız çalışmalarla Hubs'ın Türkiye'de de olması gerektiği konusu hep sıcak tutuluyordu. Böylece 2024 Şubat ayında faaliyete başladık. Türkiye ve İstanbul'un konumu ING için stratejik bir avantaj. Üç kıtanın kesişim noktasında yer alması bir yana, burada çok güçlü bir mühendislik ekosistemi var. Ayrıca Türkiye, kültürel olarak da hem doğuyu hem batıyı anlayabilen bir yapı sunuyor. ING Hubs Türkiye, bu avantajı iyi kullanarak global çapta ses getiren projelere imza atıyor. Bu da ING'nin İstanbul'daki varlığını güçlendiriyor.
*Hangi konular üzerinde çalışıyorsunuz?
Yarattığımız etki ve ING'nin desteği sayesinde yola çıktığımız için çok hızlı ilerledik. Biz şu anda teknoloji ve yapay zeka alanında Türkiye'den ING'nin faaliyet gösterdiği ülkelere ihracat yapan şirket konumuna geldik. Danışmanlık firması gibi çalışıyoruz. Öncelikle perakende ve kurumsal bankacılıkta diğer ülkelerin dijital olgunluk seviyelerini inceleyip sorunları tespit ediyor sonrasında çözüm yollarını ortaya koyuyoruz. Daha sonra çıkardığımız yol haritasını uygulayarak çözümü de hayata geçiriyoruz ve ilgili ülkenin kullanımına 'anahtar teslim' şekilde veriyoruz. Uygulayan değil dönüşüm motoru olarak çalışıyoruz. İşimiz burada da bitmiyor çünkü yapay zeka denildiğinde sürekli öğrenme devreye giriyor. Böylece ürünün sürekli geliştirmesini de sağlıyoruz. Ana odak noktamız teknoloji ve yapay zekayı araç olarak ING yapısı içinde konumlamak ve finansal teknoloji alanında sektörel rekabette öne çıkmak.
Teknoloji ekiplerimiz ING'nin İtalya ve Hollanda ekipleriyle birlikte ING'nin çok önemli teknolojik mimarisi ile ilgili projelerde rol alıyorlar. Stratejik olarak bu işin uçtan uca kurulmasından sorumluyuz. Kurumsal bankacılık alanında da faaliyet gösteriyoruz. Ürünlerimiz 40 ülkede kullanılıyor. Perakende bankacılıkta ise 10 ülkede 40 milyon kişi bizim ürünlerimizi kullanıyor.
Yapay zeka alanında da uçtan uca stratejisiyle çalışıyoruz. Sadece veri bilimciler değil ürün yöneticilerinden veri analistlerine, veri mühendislerine kadar geniş ekiplerle çözüm yaratıyoruz. Almanya'nın, Hollanda'nın, Belçika'nın, İspanya'nın İtalya'nın ihtiyaç kredisi modellemelerinin bir kısmı bitti, bir kısmı ise bitmek üzere. Keza Avustralya'nın konut kredi modellemelerini bitirdik ve şu anda İtalya ve Belçika üzerinde çalışıyoruz.
Üretken yapay zeka (GenAI) konusunda da önemli çalışmalarımız var. Banka olarak müşterilerimizle kişiselleştirilmiş iletişim kurmak istiyoruz. Bu nedenle bütün ülkelerde kullanacağımız 'Hype' adını verdiğimiz proje üzerinde global ekiplerle birlikte çalışıyoruz. 10 ülke bizim yarattığımız bu yapıyı süreçlerine entegre ederek kişisel iletişimlerini yapıyor. Ayrıca 'pazarlama modelleri' ve 'satın alma ihtimali modelleri' ile ilgili pek çok projeyi hayata geçirdik. Pazarlama ve satış alanındaki modeller örnek alınarak satınalma ihtimalleri modelindeki pek çok prejeyi hayata geçirdik.
*Hidden Affluent projesi AI çalışmalarınıza önemli bir örnek diyebiliriz öyleyse?
Kesinlikle! Türkiye'de geliştirdiğimiz bir yapay zeka modeliyle, banka sisteminde varlıklı ama fark edilmeyen müşterileri tespit ediyoruz. ING İspanya ve ING Belçika desteğiyle beraber hayata geçirdiğimiz bir model ve 9 ülkede uygulanıyor. 1 senemiz dolmadan hayata geçen bu proje ING'nin küresel raporlarına girdi. Bu fikir, global başarıya dönüşerek ING Hubs Türkiye olarak motivasyonumuzu pozitif etkileyen önemli bir örnek oldu.
*Son olarak 2025 hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Yıl sonunda 300 kişilik bir ekibe ulaşmayı hedefliyoruz. Bu büyüme, ING içinde yarattığımız etkinin somut bir yansıması. 1 seneyi doldurmuşken 13 arkadaşımız liderlik pozisyonuna yükseldi. Bu sayıyı artırmak öncelikli hedeflerimiz arasında. Bu ilerleme bizim için çok kıymetli; çünkü dünya değişiyor ve iş yapış şekillerini tanımlayan yetkinlikler dönüşüyor. Bu değişime hızla uyum sağlayan ve bu dönüşümün içinden yükselen yeni nesil liderler yetiştiriyoruz. Temelden gelişen bu liderlik modeli, geleceğin ING liderlerini bugünden inşa ettiğimiz anlamına da geliyor.