İnsan ve Kültür stratejisinde "Önce kendin olursun, sonra ING'li" yaklaşımını merkeze alan ING Türkiye, çalışanlarının önce 'kendileri' olabilecekleri bir çalışma ortamı sunmayı önceliklendiriyor. Bunu gerçekleştirirken esneklik ve çeviklik yeteneğinden yararlanarak inovatif bakış açısını insan kaynakları politikalarına yansıttıklarından bahseden ING Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Hale Ökmen Ataklı, bu doğrultuda esnek çalışma koşulları sunan FlexING uygulamaları ile çalışanların iş-özel hayat dengesi kurmalarına katkı sağlamayı ve aynı zamanda iş verimliliği ve iş etkinliğinin de artırılmasını hedeflediklerini belirtiyor. Bankacılık sektöründe yasal olarak 5 gün olan babalık iznini 8 haftaya çıkararak, ebeveynlik sürecinde babaların da aktif rol üstlenmesini de teşvik ediyor marka. Bu kapsamda yeni baba olan çalışanlar bu sürenin ilk 4 haftasını aralıksız, kalanını ise çocukları 18 aylık olana dek esnek biçimde kullanabiliyor. Annelere ise, bebekleri altı aylık olana kadar maaş kesintisi olmadan izin hakkı tanıyor, bir yaşına kadar uzaktan çalışma seçeneğiyle iş ve özel yaşam arasında daha dengeli bir yapı kurulmasına olanak tanıyor.
ESNEKLİK VE ÖZGÜRLÜK TEMELLİ UYGULAMALAR
Çalışanların yaşam kalitesini artırmaya yönelik geliştirilen bütünsel iyi olma hali yaklaşımı, esneklik ve özgürlük temelli uygulamalarla da somutlaşıyor. Ataklı, tüm bu uygulamaları şöyle özetliyor; "Hibrit çalışma modelimiz kapsamında İstanbul'daki genel müdürlük çalışanlarımız, ayda altı gün ofise gelerek geri kalan günlerde istedikleri yerden çalışabiliyor. Bununla birlikte, Haftam 3 Gün Flexi ve Haftam 4 Gün Flexi gibi modellerle üç veya dört günlük esnek çalışma imkanı sunuluyor. Yaz dönemine özel Flexi Yaz uygulamamız da farklı şehir ve lokasyonlarda çalışma özgürlüğü sağlıyor. Bu yapılar, sadece zamandan bağımsız bir çalışma sistemine geçişi değil, aynı zamanda çalışanların kişisel yaşamlarını daha verimli planlayabilmelerini mümkün kılıyor. Bu dönüşüm, çalışan bağlılığını güçlendirirken verimlilik üzerinde de olumlu etkiler yaratıyor. Ayrıca 'Sağlığımı Düşünüyorum İzni', 'Çocuğum ve Ben İzni' ve 'Pati Sağlığı İzni' gibi Flexi İzin uygulamaları ile çalışanlarımız sadece kendilerine zaman ayırabilecekleri izin haklarına sahip."
İCRA KURULUNDA KADIN ORANI %67'YE ULAŞTI
Çeşitlilik, kapsayıcılık ve aidiyet yaklaşımını insan kaynakları uygulamalarının temelinde konumlandırdıklarından bahseden Ataklı, ekiplerinde farklı geçmişlere ve bakış açılarına sahip bireylerin bulunmasının gücüne inandıklarını ve her bir çalışanın katkısını değerli bulduklarını ifade ediyor: "Daha eşit bir dünya yaratılmasına katkıda bulunmak için kadın liderlerin desteklenmesi, engelli bireylerin iş gücüne katılımı ve farklı kültürel perspektiflerin bir arada olduğu bir çalışma ortamı yaratmaya yönelik projeler yürütüyoruz. Farklılıkları kapsayıcı bir anlayışı benimseyen, fırsat eşitliğini destekleyen bir kurum olarak, Çeşitlilik & Kapsayıcılık ve Aidiyet politikamızın bir parçası olarak kadını güçlendirme konusunu önceliklendiriyoruz. ING Türkiye genelinde kadın çalışan oranı yüzde 52,6, yönetici kadın oranı ise yüzde 48. Ayrıca İcra Kurulumuzda kadın oranının da yüzde 67'ye ulaşmasından gurur duyuyoruz."
ÇALIŞANLARIN KARAR SÜREÇLERİNE KATILIMI ARTIYOR
FlexMe Esnek Yan Haklar Programı'nın, çalışanların bireysel önceliklerine uygun yan hak paketlerini seçmelerine imkân tanıyarak şirkette çalışan odaklı bir yaklaşımın hayata geçirilmesini sağladığını dile getiren Ataklı, ebeveynlik desteği, sağlık harcamaları veya spor-kültür bütçesi gibi çeşitli kalemler arasından tercih yapan çalışanların, ihtiyaçlarına yönelik çözümler edindiklerini ifade ederek yüksek memnuniyet düzeyi sergilediklerini aktarıyor. Kişinin kendine özel seçim yapabildiği bu mekanizmanın, çalışanların karar süreçlerine katılımlarını artırarak aidiyet duygusunu ve motivasyonunu güçlendirmekle kalmayıp; uzun vadeli aidiyet üzerinde olumlu bir etki de yarattığına da dikkat çekiyor Ataklı.
KARİYER SÜRECİNE YÖN VEREN EĞİTİMLER
Teknolojiyi insan odağından uzaklaşmadan kullanmaya, veriyle desteklenen stratejiler geliştirerek çalışan deneyimini sürekli iyileştirmeye odaklandıklarına işaret eden Ataklı, Flexi Learning platformundan da bahsediyor: "Çalışanlarımızın kariyer yolculuklarına yön verecek içerikler sunan Flexi Learning'e ilgi her geçen gün artarken, bu platform üzerinden yürütülen programlar, bireysel gelişimi süreklilik haline getiriyor.
Son olarak hayata geçirdiğimiz Learn Up programı da bu yaklaşımın bir parçası. Üretken yapay zekadan sürdürülebilir dijitalleşmeye, adaptasyon ve merak zekasından psikolojik esnekliğe kadar pek çok güncel ve çok yönlü konuyu kapsayan bu mikro öğrenme serilerine, bugüne kadar ING'lilerden 3 bini aşkın katılım oldu. ING'li liderlerimizin gelişimi, önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Bu anlayışla hayata geçirdiğimiz RISE, sadece bir liderlik gelişim programı değil; aynı zamanda kültürel dönüşüm yolculuğumuzun da önemli bir parçası. RISE liderlerimizi bugünün ve yarının ihtiyaçlarına hazırlarken, sürdürülebilirlikten meraka, işin geleceğinden sürekli öğrenmeye uzanan geniş bir yelpazede ilham verici bir öğrenme deneyimi sunuyor. Yanı sıra, Türkiye'nin önde gelen üniversiteleriyle yürüttüğümüz iş birlikleri sayesinde veri bilimi, robotik, kodlama ve dijital liderlik gibi alanlarda sertifika programları da sunuyoruz."
ULUSLARARASI FIRSATLAR SUNULUYOR
Ataklı sözlerini açık kapı kültüründen bahsederek sonlandırıyor "ING'de esneklik sadece yan haklarla sınırlı kalmıyor; kariyer yolculuğunda da Mini Kariyer, Çifte Kariyer ve Turuncu Misafir modelleriyle çalışanlarımıza farklı birimlerde görev alarak yetkinlik ve perspektiflerini genişletme fırsatı sunuyoruz. Mini Kariyer ile belirli süreli geçişler sayesinde farklı alanlarda kısa projelerde yer alarak hem bireysel yetkinliklerini hem de kurumun vizyonunu zenginleştiriyorlar.
Çifte Kariyer'de haftanın bir veya iki günü farklı bir ekipte çalışarak fonksiyonlar arası sinerji yaratıyor, çok yönlü iş ağı kuruyor ve farklı rollerin deneyimini bir arada yaşıyorlar. Turuncu Misafir programı ise misafir statüsünde başka departmanlarda kısa dönemler geçirerek bilgi akışını hızlandırıyor ve 'açık kapı' kültürümüzü canlı tutuyor."