İnşaat, otomotiv, enerji ve makine sanayisinin temel ham maddesi olan çelik, küresel ekonominin vazgeçilmez unsurlarından biri olmaya devam ediyor.
Dayanıklılığı, geri dönüştürülebilirliği ve geniş kullanım alanıyla öne çıkan çelik, dünya genelinde sanayi üretiminin en kritik yapı taşları arasında yer alıyor.
Çelik üretimi yalnızca sanayileşmenin göstergesi değil, aynı zamanda ülkelerin ekonomik gücünü belirleyen stratejik bir unsur oluyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarından altyapı projelerine kadar pek çok alanda kritik rol oynayan çelik, sürdürülebilir büyümenin de temel taşı olarak öne çıkıyor.
Dünya Çelik Birliği verilerine göre, Çin, 2024'te 1 milyar ton ham çelik üretirken, bu dünyadaki diğer tüm ülkelerin toplam üretiminden daha fazla durumda bulunuyor.
1 milyar ton üretimle ilk sırada yer alan Çin'in ardından ikinci sırada 149 milyon ton üretim ile Hindistan ve üçüncü sırada 84 milyon ton üretim ile Japonya yer alıyor.
ABD 79,5 milyon tonluk üretimle dördüncü, Rusya 71 milyon ton üretim ile beşinci, Güney Kore 63,6 milyon ton üretimle altıncı sırada bulunurken, bu ülkeleri 37,2 milyon ton üretimle Almanya, 36,9 milyon ton üretim ile Türkiye, 33,8 milyon ton üretim ile Brezilya ve 31,4 milyon ton üretimle İran takip ederek en çok çelik üreten ilk 10 ülke arasında yer aldı.
Verilere göre, ilk 10 ülke, küresel çelik üretiminin yaklaşık yüzde 85'ini gerçekleştiriyor. Ancak Çin'in tek başına yüzde 53'lük bir paya sahip olması, dünya çelik arzını Çin'in ekonomik dalgalanmalarına karşı oldukça hassas hale getiriyor.
"TÜRK ÇELİK SEKTÖRÜ GENİŞ BİR COĞRAFYAYA İHRACAT YAPIYOR"
Konuya ilişkin, AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, Türk çelik sektörünün Avrupa'dan Amerika'ya, Orta Doğu'dan Afrika'ya uzanan geniş bir coğrafyaya ihracat yaptığını söyledi.
Yayan, sektörün 180'in üzerinde ülkeye çelik ihraç ederek küresel tedarik zincirinde özel bir konuma sahip olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Türkiye, 2024'te 36,9 milyon ton ile dünyanın en büyük 8'inci çelik üreticisi konumunda iken, 2025'in 8 ayı itibarıyla daha önceden olduğu gibi 7'nci sıraya ve Avrupa'nın en büyük çelik üreticisi konumuna yükseldi. Zorlu koşullara hızla uyum sağlayabilen, esnek ve dirençli üretim yapısı, ürün kalitesi, erken teslim şartları, sektörümüzü diğer ülke çelik sektörlerinden olumlu yönde ayrıştırmakta. Ayrıca sektörümüz, gerek ekonomik dalgalanmalarda gerekse küresel kriz dönemlerinde üretim faaliyetlerini kesintiye uğratmadan sürdürebilmesiyle öne çıkmıştır."
Kovid-19 salgını sürecinde dünya genelinde birçok ülkenin üretim tesislerini geçici olarak durdurmak zorunda kaldığını anımsatan Yayan, Türk çelik sektörünün üretimini sürdürdüğünü vurguladı.
Yayan, bu güçlü yapıya rağmen, Çin'in küresel çelik üretiminin yarısından fazlasını oluşturmasının yalnızca Türkiye'yi değil, diğer tüm ülkelerdeki çelik sektörlerini küresel dalgalanmalara açık hale getirdiğini belirterek, "Özellikle tüketimdeki dalgalanmalar karşısında dünyanın en büyük çelik üreticisi Çin ve Uzak Doğu ülkelerinin iç tüketimlerinin gerilemesiyle birlikte ihtiyaç fazlası üretimlerini, uluslararası piyasalara yönlendirilmeye çalışılmaları, dünya çelik sektöründe büyük tahribata yol açtı. Çin'de yüzde 1'lik bir tüketim düşüşü, dünya piyasalarına 10 milyon tonluk ihracat anlamına gelmekte. Yaklaşmakta olan yeni kapasitelerle birlikte, diğer Uzak Doğu ülkelerinde benzer bir süreci tetikleyebilecek bir çelik üretim-tüketim yapısının oluşacağı değerlendirilmekte." diye konuştu.