Türk tarım sektörü tüm bu dinamiklerin arasında altı çeyrektir büyümeyi başarmış durumda. İhracattaki payını da artıran sektörün tüm odak noktası verimliliği artırmakta toplandı. Bu amaç doğrultusunda kilit roldeki teknoloji kullanımı için üreticiler, yatırımcılar, girişimciler, sivil toplum kuruluşları ve devlet kurumları kolları sıvadı. Türk tarımının geleceği; veri analitiği, uydusal hesaplamalar, otomasyon ve genetik bilimi ile şekillenecek.
Nisan ayının ikinci haftasında Türkiye'yi etki altına alan soğuk hava dalgası sıcaklıkların mevsim normallerinin altına düşmesine neden oldu. Türkiye genelinde üç il ve 20 ilçede, nisan ayı en düşük sıcaklık rekoru kırıldı. Ani sıcaklık düşüşüyle bazı bölgelerde zirai don yaşanırken, bu durum tarım ürünlerinde önemli düzeyde hasara sebep oldu. 34 ilin etkilendiği bu sıra dışı hava durumu nedeniyle tarım üretiminde yaşanan hasar için hâlâ tespit çalışmaları devam ediyor. Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı, "Son 30 yılın en düşük sıcaklığı kayıtlara geçmiş oldu. Artık bundan sonra da çok farklı vesilelerle belki kimi yerde zirai don, kimi yerde sel, taşkın ya da kuraklık gibi farklı şekillerde bu iklim etkisi karşımıza gelmiş olacak. Tarihin en büyük don olayından bahsediyoruz, 34 ilimiz etkilendi" diyor. Bakan Yumaklı yaşanan son zirai don felaketinden sonra Tarım Sigortası'nın (TARSİM) önemine dikkat çekerken, 16 meyve türü için çiftçilere destek verileceğini açıkladı. Evet, zirai kayıplar hayati derecede önemli ancak Bakan Yumaklı'nın da dikkat çektiği gibi iklim değişikliğinin etkileri artık insan hayatını direkt etkilemeye başlamış durumda. Keza geçen ay yaşanan soğuk hava dalgası şoku şubat ayında da yaşanmış, Mersin, Hatay ve Adana'da da zirai ürünlerde hasar oluşmuştu. Hava olaylarının elbette kısa vadede çözümü çok kolay değil, her ne kadar zirai don için önlemler alınabilse de ani gelen ve 'aşırı' hava olayları önümüzdeki dönemde sadece Türk çiftçisini değil sınır gözetmeden dünya tarım sektörünü tehdit ediyor.
JEOPOLİTİK GERİLİMLER BAŞROLDE
İklim değişikliğinin küresel tarım sektörüne etkisi müspet. Ancak daha bu konuya gelmeden bile özellikle kentleşme ile birlikte tarım arazilerinin küçülmesi ve göç nedeniyle tarıma olan ilginin azalması önemli sorunlar olarak karşımızdaydı. Şimdi iklim değişikliğinin getirdiği zorluklar üreticinin olduğu kadar planlayıcıların da işini iyice zorlaştırmış durumda. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Tarım Politikaları İzleme ve Değerlendirme 2024 Raporu'nda, küresel tarım sektörünün jeopolitik gerilimler, iklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı hava olaylarının artan sıklığı ve şiddeti dahil olmak üzere birçok zorlukla karşı karşıya bulunduğunu ve bazı ülkelerin ihracat kısıtlamalarının uluslararası ticaret sistemi üzerinde ilave baskı oluşturduğunu ele aldı. Raporda incelenen 54 ülkede tarım sektörüne toplam destek 2021-2023 döneminde yıllık ortalama 842 milyar dolar oldu. Tarıma destek yüksek kalmaya devam etti ancak 2021'deki zirve noktasına göre düşüş gösterdi. OECD, verimlilik uygulamalarındaki büyümenin son yıllarda tarımsal üretimdeki önemli artışın arkasındaki itici güç olduğunu ancak verimlilik uygulamaları üretimi artırmak için tek başına yetersiz kaldığına dikkat çekiyor. Bu kapsamda OECD, dünyadaki gerilimlerin ve gıda sistemlerinin karşı karşıya olduğu sürekli zorluklar karşısında, tarımın daha sürdürülebilir, üretken ve dirençli hale gelmesi için politika yaklaşımları önerisinde bulunuyor. Rapora göre, Türkiye'de 2021-2023 döneminde üreticilere verilen destekler yüzde 11 ile OECD ortalamasına yakın seyretti. Üreticilere yönelik bütçe desteği, belirli ürünlerin üreticilerine prim ödemeleri şeklinde sağlanırken, fındık gibi ürünlere özgü alan ödemeleri de devam etti. Diğer destek türleri arasında alana dayalı ürün sigortası, mazot ve gübre maliyetlerini karşılama desteği yer aldı. Türkiye'de bu dönemde sektöre yapılan toplam destek, 2021-2023'teki gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1'ine karşılık geldi. Bu oran sektöre kıyasla genel ekonomik büyümenin daha hızlı olduğunu gösterirken, OECD ortalaması olan yüzde 0,6'nın üzerinde gerçekleşti. Rapora göre, Türkiye'de sürdürülebilir verimlilik artışı için inovasyon, sulamanın iyileştirilmesi ve yerel koşullara uygun mahsullerin geliştirilmesi ve kullanılmasına odaklanılıyor.
TARIMSAL HASILADA AVRUPA 1'İNCİSİYİZ
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) mart ayında açıkladığı 2024 İşgücü İstatistikleri'ne göre Türkiye'de çalışan nüfusun yüzde 14.8'i yani 4 milyon 827 bin kişi tarım sektöründe yer alıyor. Yine 2024 rakamlarıyla yıllık tarımsal hasıla 74 milyar dolara çıkmış durumda. Tarım sektörünün Türkiye'deki büyüklüğünü daha iyi anlayabilmek için Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Dünya Bankası'nın gerçekleştirdiği ve ülkelerin tarımsal hasılalarını karşılaştırdığı araştırma önemli bilgiler veriyor. Bu araştırmaya göre Çin, 2018'de 978.6 milyar dolarlık tarımsal hasılayla yine ilk sırada konumlanmış, bu ülkeyi 433.3 milyar dolarla Hindistan ve 185.6 milyar dolarla ABD takip etmişti. Türkiye de bu dönemde 45.1 milyar dolarla 10. sırada yer almıştı. Türkiye, 2023 yılı verilerine göre de 68.9 milyar dolarlık tarımsal hasılasıyla dünyada 8. sıraya yükseldi. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında da son yıllarda ilk sıralarda yer almasıyla dikkati çekiyor. Türkiye, 2023 verilerine göre de Avrupa'da tarımsal hasılada birinci sıraya yükseldi. Türkiye'yi, 67.7 milyar dolarla Rusya ve 53.1 milyar dolarla Fransa takip ediyor.
İHRACATTA REKOR BÜYÜME SAĞLANDI
Kuşkusuz Türkiye'nin bu liderliği 85 milyonun üzerindeki nüfus için önemli. Ancak tarım ürünlerinin ihracata olan katkısı da her geçen gün artarak devam ettiği de bir gerçek. Keza Türkiye'nin tarım sektörü, 2024 yılında 36.2 milyar dolarlık ihracatla tüm zamanların en yüksek yıllık ihracatını gerçekleştirdi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, tarım sektörü, 2023 yılına kıyasla yüzde 3,3 oranında bir artış göstererek, ülkenin toplam ihracatındaki payını yüzde 16 seviyelerine çıkardı.
Sektörlerin en büyük pazarı ise ABD ve Almanya oldu. Bakan Yumaklı ihracatı değerlendirirken, "Türkiye, tarımda 32.6 milyar dolarla net ihracatçı bir ülkedir. Tarım sektörümüz, son 6 çeyrektir aralıksız büyüyor. Geçen yıl Türkiye ortalamasının da üzerinde büyüme gerçekleştiren sektörümüz, ülke ekonomimize önemli katkılar sunmaya devam ediyor. Tarım sektörümüz, geçen yıl 2 trilyon 428 milyar lira hasılayla gayrisafi yurt içi hasılamıza (GSYİH) yüzde 5,6 oranında katkı sağladı" diyor.
YATIRIMLAR HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYOR
Türk tarım sektörü Cumhurbaşkanlığı 2025 Yatırım Programı'da yer aldığı şekliyle yatırım ödeneklerinden yüzde 11.4'lük pay alıyor. Bu yıl sektöre yüzde 62.5 artışla toplam 164.1 milyar liralık ödenek tahsis edildi. Bu ödenekte aslan payını, 95.7 milyar lira ile tarımsal sulama yatırımları kapsamında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü alıyor. DSİ, tarımsal verimliliği artırmak ve suyu tasarruflu kullanma amacıyla yapay zeka destekli sulama otomasyon projelerini uygulamaya başladı. 2024 sonuna kadar Adana, Afyonkarahisar ve Denizli illerinde toplam 45 bin dekar alanı kapsayan sulama sistemi otomasyon projeleri tamamlanarak işletmeye alındı. Projelerde yaklaşık yüzde 40 seviyesinde su tasarrufu sağlandı. DSİ, 2025'te 7 bölgede 110 bin dekar alanı kapsayan 20 pilot sahada sulamada otomasyon sistemini kuracak.
Tabii tarımsal destekler de devam ediyor. Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığı'nın hazırladığı '2024-2028 Stratejik Plan'da yer alan 7 amaç, 32 hedef ve 153 performans göstergesiyle birlikte yol haritası çizilmiş durumda. Stratejik Plan'ın yanı sıra Türk tarım sektörünün gündeminde olan ana konular ise su, teknoloji ve verimlilik olarak çıkıyor karşımıza. Bakan Yumaklı da verimlilik, katma değer ve kalite artışının sağlanmasıyla dirençli bir sektörün oluşmasında, yeni teknolojilerin tarımsal üretime entegre edilmesinin büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor.
PLANLAMANIN ETKİLERİ BEKLENİYOR
Geçen yıl Tarım ve Orman Bakanlığı önemli bir adım atarak Tarımsal Üretim Planlaması'nı hayata geçirdi. 81 ilde hayata geçen bu projeyle birlikte stratejik ürünlerde yeterliliğin ve tarımsal hasılanın artırılması planlanıyor. Mevzuatların tamamlandığı ve uygulama döneminde olan Tarımsal Üretim Planlaması ile yükseliş trendinde olan sektörün daha hızlı ve verimli bir şekilde büyümesi bekleniyor.
Önemli bir gelişme de altı yıl aradan sonra geçen ay başında toplanan Tarım Şurası oldu. 4'üncüsü yapılan şurada, başlangıç tarihi olan 30 Ocak'tan itibaren atölye çalışmalarında kazanılan bilgiler 16 Şura çalışma grubu ile paylaşıldı. 148 toplantı gerçekleşti. Bu ay Şura Sonuç Belgesi açıklanacak. Jeopolitik gelişmeler nedeniyle tarım ticareti ile ilgili TİM'in de önemli bir çalışma başlattığını belirtelim. 15 Ocak 2025'te açıklanan 'İhracatta 2025 Yılı Eylem Planı' kapsamında yer alan ve teknik engelleri aşmayı hedefleyen Gıda ve Tarım İhracatındaki Teknik Engellerin Aşılması (GATE) Projesi ihracatçılar için büyük önem taşıyor.
ÖZEL SEKTÖR DEVREDE
İklim değişikliği kaynaklı şoklar, jeopolitik gelişmeler, finansman sorunları derken tarım sektörünün mücadelesi devam ediyor ancak verimlilik ve teknoloji odaklı yaklaşım ve yapılan yatırımlar Türk tarımının geleceği açısından önemli bir gösterge. Devletin sektöre yaklaşımının yanında özel sektörün de tarım yatırımlarını artırdığı ve giderek daha teknolojiye odaklandığını görebiliyoruz. Sözleşmeli tarım artık sadece 'tarla kiralamak' olarak kalmıyor, eğitim, teknoloji vizyonu ve hatta teknoloji desteklerine kadar uzanan bir çizgiye ulaşmış durumda. Sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımın özel sektör yatırımlarında bakılan ilk nokta olması da sektördeki değişime önayak olduğu görülüyor. Büyük holdingler bir yandan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı tarım yatırımlarına öncelik verirken diğer taraftan teknoloji temelli tarım girişimleri hem şirketler hem devlet hem de üreticiler tarafından hiç olmadığı kadar etkinleşmiş durumda.
İMECE TARIMDA TEKNOLOİJİ İLE BULUŞUYOR
Platin Dergisi olarak bu sayımızda hem dünya hem de Türkiye'deki tarım sektöründeki gelişmeleri araştırdık. İlerleyen sayfalarda okuyabileceğiniz gibi tarım sektöründe teknoloji tabanlı verimlilik arayışının son derece hızlandığını göreceksiniz. Artık mesele sadece drone'lar ile zirai ilaçlamayı aşmış durumda. Sulama tekniklerinden topraksız tarıma, biyoteknolojik gelişmeler sayesinde iklim değişikliği kaynaklı şoklara dayanıklı ürünlerden otomasyonlu hasatlara kadar genişleyen bir yelpaze var karşımızda. Bu noktada MÜSİAD'ın hazırladığı Gıda Tarım ve Hayvancılık Sektör Kurulu Raporu'nda dikkatleri çeken önemli bir detaya da yer vermek gerekiyor. Finansman konusunda karşılaşılan zorlukların etkin kooperatifçilik ile çözülebileceğini anlatılıyor raporda. Üreticinin tek tarlada otomasyon sistemi kurmasındansa ortak kullanımın teşvik edilmesine, kooperatiflerin teknolojiyi yakalayarak organize olunması gerekliliğine vurgu yapılıyor. Eski usul 'imece'nin yeni teknolojilere de adaptasyonunun yaşanacağı bir dönem olacak gibi görünüyor.