Sektörler

01 Mart 2025 09:33

Markaların zihinlere yolculuğu: Nöropazarlamanın gücü ve geleceği

Son dönemde markaların pazarlama stratejilerine nöropazarlamanın dahil edilmesi, markaların tüketicilerin bilinç dışı davranışlarını daha iyi anlamalarına olanak tanıyor. Tüketicilerin bilinçli kararlar almak yerine, bilinç dışı tetikleyicilere tepki verdikleri göz önünde bulundurulduğunda, yalnızca geleneksel pazarlama teknikleriyle tüketici davranışlarını anlamak yeterli olmuyor. Nöropazarlama temelde bu farkı anlamaya yönelik kullanılan bir yöntem.

Üsküdar Üniversitesi İTBF/ Psikoloji/ SOBE / Nöropazarlama Anabilim Dalı Başkanı Dr. Selami Varol Ülker, nöropazarlamanın pazarlama dünyasındaki geleceğimi ve markaların nöropazarlama alanında kullanabileceği yöntemleri Platin'e değerlendirdi.

Markalar bir reklam kampanyası oluştururken; kullanılan renkler, sesler ve görsel unsurların tüketicilerin duygusal tepkilerini ve bilinç dışı yanıtlarını nasıl etkileyebileceğini analiz edebilirler. Bu tür araştırmalar, markaların doğru hedef kitleyi belirlemelerine ve pazarlama stratejilerini bilinç dışı tepkileri göz önünde bulundurarak şekillendirmelerine yardımcı olur. Ayrıca, nöropazarlama sayesinde, markalar hedef kitlelerinin ürünle nasıl bir etkileşimde bulunacağını daha doğru bir şekilde tahmin edebilirler. Bir reklam filmi hazırlarken nöropazarlama teknikleriyle yapılan saha araştırmalarıyla hangi stratejinin daha etkili olacağı net bir şekilde ortaya konulabilir. Bu bağlamda, markalar yalnızca fiziksel ya da geleneksel yöntemlerle değil, aynı zamanda 3D ortamda tasarlanmış içeriklerle hedef kitlelerini inceleyebilirler.

GELECEĞİN PAZARLAMA ARAÇLARI

Yapay zeka ile geliştirilmiş algoritmalar, nöropazarlama araştırmalarında daha verimli sonuçlar elde edilmesini sağlıyor. Bu alanda kullanılan önemli bir algoritma, 'Random Forest' yani orman algoritmasıdır. Bu algoritma sayesinde, katılımcıların fiziksel laboratuvar ortamlarına ihtiyaç duymadan, evlerinin konforunda webcam'ler üzerinden yapılan deneyler daha kolay ve etkili bir şekilde gerçekleştiriliyor. Bu deneylerde, statik ve dinamik içeriklere dayalı testler yapılabilir. Örneğin, hareketli veya hareketsiz video ve fotoğraflar üzerinden, tüketicilerin bilinç dışı tepkileri ölçülerek, pazarlama stratejileri daha etkin bir şekilde şekillendirilebilir. Bir diğer önemli gelişme, göz hareketlerinin takibi ile ilgili yapılan araştırmalardır. Yapay zeka destekli göz izleme (eye-tracking) teknolojisi sayesinde, tüketicilerin göz hareketleri, göz bebeklerinin daralma veya genişleme oranları gibi veriler toplanabilir. Bu veriler, tüketicilerin bir reklam ya da ambalaj değişikliği gibi uyarıcılara verdikleri bilinç dışı tepkiyi anlamada yardımcı olur. Örneğin, bir ambalaj tasarımının önceki tasarımla karşılaştırılması, markaların hangi tasarımların daha fazla dikkat çektiğini ve hangi unsurların daha etkili olduğunu anlamalarını sağlar. Ayrıca, nöropazarlama araştırmalarında kullanılan bir diğer teknoloji ise ses modülasyonlarıdır. İnsanların sesleri, duygusal durumlarını ve heyecanlarını yansıtabilir. Bu bağlamda, yeni nesil teknolojiler sayesinde sesler üzerinden tüketicilerin ruh halini ve tepkilerini ölçmek mümkün hale geldi. Vokalizasyon, ses titreşimleri, kalp atış hızı ve iç organlardaki kan akışı gibi biyolojik veriler, duygusal uyarıları anlamada kullanılabilir. Bu teknolojiler temelde markaların hedef kitleleriyle daha derin ve etkili bir duygusal bağ kurmalarına olanak sağlar.

VR VE AR İLE YENİ NESİL DENEYİM: SANAL GERÇEKLİĞİN PAZARLAMA GÜCÜ

Günümüzde sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerinin birleşimi, yeni bir deneyim paradigması yaratıyor. Bu teknolojiler sayesinde markalar, ürünlerini veya hizmetlerini daha yenilikçi bir şekilde sunabilirler. Örneğin; bir tekstil firması, maliyetleri düşürmek için kumaş tasarımlarını sanal ortamda test edebilir. Bu sayede, ürünler gerçek dünyada denenmeden önce, sanal ortamda tüketicilerin nasıl bir tepki vereceği anlaşılabilir.

Sanal gerçeklik gözlükleriyle oluşturulan 3D ortamda, tüketici ürünle etkileşime girebilir, ürünü deneyimleyebilir ve duygusal tepkilerini daha doğru bir şekilde ölçebilirsiniz. Bu tür uygulamalar, marka stratejilerinin etkinliğini ölçme noktasında büyük avantajlar sunar.

BİYOSENSÖRLERİN GÜCÜ: TÜKETİCİ TEPKİLERİNİ ANLAMANIN YENİ YOLU

Birçok nöropazarlama çalışması, biyosensörler yardımıyla yapılıyor. Deri iletkenliği (GSR), elektroensefalografi (EEG), yüz tanıma teknolojisi (facial coding), göz izleme (eye-tracking) ve fonksiyonel manyetik rezonans (fMRI) gibi yöntemler, katılımcıların duygu durumlarını, dikkat seviyelerini, stres ve heyecan gibi tepkilerini anlamaya yardımcı oluyor. Bu sensörler sayesinde markalar, tüketicilerin pazarlama uyarıcısına ne kadar angaje olduklarını ne tür duygusal yanıtlar verdiklerini ve hangi reklamların daha etkili olduğunu gözlemleyebilirler. Örneğin, bir marka yeni bir logo tasarımı üzerinde çalışıyorsa, bu logo tasarımının tüketiciler üzerinde nasıl bir etki yaratacağını öğrenmek için biyosensörler kullanılabilir. Logo ile ilgili değişikliklerin tüketicilerin kalp ritmi, göz bebeklerindeki değişim, deri iletkenliği ve yüz ifadeleri gibi biyolojik verilerle ölçülmesi mümkündür.

DİSİPLİNLERARASI GÜÇ BİRLİĞİ: NÖROPAZARLAMA İLE TÜKETİCİ DAVRANIŞINI ANLAMAK

Nöropazarlama; antropoloji, psikoloji, sosyoloji, iletişim ve yeni medya gibi birçok farklı disiplinden besleniyor. Hem kuramsal bilgilere hem de teknik becerilere ihtiyaç duyan bu alan, akademik bilgi ile laboratuvar çalışmalarını bir araya getiriyor. Tüketiciyi anlamaya yönelik araştırmalarda en sağlıklı formül; Hem tüketicinin beyana dayalı ortaya çıkan sonuçları hem de bilinç dışı ölçümlerini göz önünde bulundurmak.

Markaların nöropazarlama alanında kullanabileceği çeşitli teknikler, pazarlama stratejilerini çok daha doğru ve etkili hale getirebilir. Yapay zeka, biyosensörler, göz izleme teknolojileri ve sanal gerçeklik gibi yöntemler, markaların hedef kitleleriyle olan bağlarını daha bilinçli ve duygusal düzeyde kurmalarına olanak sağlar. Bu gelişmeler, markaların pazarlama stratejilerini oluştururken daha bilinçli kararlar almalarına ve tüketicilerin bilinç dışı davranışlarını anlamalarına yardımcı olur.

EN ÇOK OKUNANLAR