Dünya genelinde dijitalleşme hızı arttıkça, tüketicilerin beklentileri de değişiyor. E-ticarette artık sadece hızlı teslimat değil; kişiselleştirilmiş deneyim, çevreci paketleme ve güvenli ödeme sistemleri ön planda yer alıyor. E-ticaret artık bir satış kanalı olmanın ötesine geçerek markaların stratejik değer zincirinin ayrılmaz bir parçasına dönüşüyor. Küresel ölçekte e-ticaretin toplam perakende satışlar içindeki payı her geçen yıl yükselirken, yapay zeka destekli tahmin sistemleri, sosyal ticaret platformları ve veri temelli karar mekanizmaları sektöre yeni bir yön veriyor. Türkiye'de ise mobil kullanımın artması, dijital ödeme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve genç nüfusun çevrim içi ticaretteki aktif rolü, ülkeyi bölgesel bir e-ticaret üssü haline getiriyor. Pandemi sonrası dönemde şekillenen bu yeni ticaret anlayışı, KOBİ'lerden büyük markalara kadar her ölçeğin dijital stratejilerini yeniden tanımlamasına neden oluyor. Kazananlar, yalnızca ürün değil; deneyim, güven ve sürdürülebilir değer sunanlar oluyor.
E-TİCARET HACMİ 3 TRİLYON TÜRK LİRASINI AŞTI
Ticaret Bakanlığı raporuna göre, e-ticaret hacmi 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 62 artarak 3 trilyon lirayı aştı. İşlem sayısı ise 5 milyar 910 milyon adet olarak gerçekleşti. Perakende e-ticaret hacmi 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 64 artarak 1 trilyon 619 milyar liraya ulaştı. Perakende e-ticaret işlem sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 10 artış göstererek 1 milyar 850 milyon adet olarak gerçekleşti. E-ticaretin genel ticarete oranı 2024 yılında yüzde 19 olarak gerçekleşti. E-ticaret ekosisteminde faaliyet gösteren işletmelerin sektörlere göre dağılımında yemek sektörü yüzde 21,63 ile en yüksek orana sahip olurken; bu sektörü yüzde 15,64 ile giyim, ayakkabı ve aksesuar sektörü, yüzde 12,24 ile elektronik ve yüzde 11,12 ile ev, bahçe, mobilya ve dekorasyon sektörleri takip etti.
7.4 TRİLYON DOLAR KÜRESEL E-TİCARET PERAKENDE SATIŞI ÖNGÖRÜLÜYOR
Statista verilerine göre Türkiye, küresel e-ticaret pazarında en hızlı büyüyen ülkeler arasında. Bu büyüme, Türkiye'yi gelişmiş pazarlara kıyasla daha hızlı bir dijitalleşme sürecine soktu ve Türkiye'yi e-ticaretin yükselen yıldızlarından biri haline getirdi. Türkiye'deki perakende e-ticaret satışlarının 2024 ile 2029 yılları arasında yüzde 11,58 bileşik yıllık büyüme oranıyla büyümesi öngörülüyor ve bu da onun küresel olarak en yüksek büyüme oranına sahip pazarlar arasında olmasını sağlıyor. 2025 itibarıyla, tüm perakende satışlarının yüzde 24'ü e-ticaret mağazalarından gerçekleşiyor. Küresel e-ticaret perakende satışlarının ise 2025 yılında 7.4 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Küresel tüketicilerin yüzde 85'i çevrimiçi alışveriş yapıyor. E-ticaret satışlarındaki paya göre Çin açık ara farkla lider konumda. Çin, küresel e-ticaret satışlarının yüzde 52'sini gerçekleştirirken, ikinci sıradaki ABD'nin payı yüzde 20.
KÜRESELDE BÜYÜME ASYA PASİFİK'TE YOĞUNLAŞIYOR
Küresel e-ticaret pazarı, dijital ödeme sistemlerinin yaygınlaşması, mobil ticaretin artışı ve yapay zeka destekli kişiselleştirme gibi faktörlerle büyümeye devam ediyor. 2025 yılı itibarıyla küresel e-ticaret pazarı önemli bir büyüme ivmesi yakaladı. 2024 yılında 26.8 trilyon dolar olan pazar büyüklüğünün, 2033 yılına kadar yıllık yüzde 25,83'lük bir bileşik yıllık büyüme oranıyla 214.5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu büyüme, özellikle Asya Pasifik bölgesinde yoğunlaşıyor. 2025 yılında Asya Pasifik bölgesinin e-ticaret pazarının büyüklüğü 12.32 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor ve bu bölge, küresel pazarın yüzde 57'sinden fazlasını oluşturuyor. Küresel e-ticaretin büyümesinde teknolojik gelişmeler, yapay zeka ve makine öğrenimi gibi unsurlar önemli rol oynuyor. Bu teknolojiler, kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimleri, sanal deneme odaları ve etkili müşteri destek hizmetleri gibi yeniliklerle kullanıcı deneyimini iyileştiriyor.
E-TİCARETTE TÜKETİCİ EĞİLİMLERİ
'E&Y Tüketici Ürünleri Durumu Raporu 2025'e göre tüketiciler hâlâ markalara değer veriyor; ancak her zamankinden daha fazla bekliyorlar: Daha iyi kalite, daha keskin değer ve satın aldıkları markalarla bir bağ hissi. Çoğu büyük tüketici ürünleri şirketi bunu biliyor. Ancak birçoğu buna yanıt vermekte zorlanmaya devam ediyor. Zorluk, neye ihtiyaç duyulduğunu bilmekten ziyade, bunu hızlı ve güvenilir bir şekilde sunabilmek. Çoğu tüketici jenerik ürünlerle dolu bir raf istemiyor; tanıdıkları, güvendikleri ve keyif aldıkları markalar istiyor. Ancak neyin önemli olduğu çıtası eskisinden çok daha yüksek. Bugün, tüketicilerin yüzde 83'ü markalardan daha iyi kalite istediğini söylüyor. Yüzde 78'i daha iyi değere öncelik veriyor. Yüzde 67'si ise markaların 'yeni bir şey sunmasını' beklediğini söylüyor. Çoğunluk, markaların hâlâ bir rol oynadığına inanıyor; ancak yalnızca tanıdık ambalajlar değil, anlamlı faydalar sunabilirlerse. Bu, markaların reddedilmesi değil, beklentilerin sıfırlanması anlamına geliyor.