Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Otomotiv ve Ulaşım Araçları Sektör Kurulu Üyesi Murat Gençer, Türkiye'nin elektrikli araç pazarındaki hızlı yükselişini, üretim ve ihracat perspektifini, hidrojen teknolojilerinin stratejik önemini ve enerji altyapısındaki kritik ihtiyaçları değerlendirdi. Gençer, özellikle TÜİK verileri ve MÜSİAD raporları ışığında yaptığı analizlerde, Türkiye'nin kısa vadede üretim ve altyapı yatırımlarını hızlandırması gerektiğini, orta ve uzun vadede ise bölgesel bir teknoloji üssü olma potansiyeline sahip olduğunu vurguluyor.
TÜRKİYE SON İKİ YILDA ELEKTRİKLİ ARAÇLARDA TARİHİ BİR BÜYÜME YAKALADI
TÜİK verilerine göre Türkiye, 2024 yılında elektrikli araç satışlarında yüzde 129.6'lık artışla toplamda 183 bin 776 adetlik talebe ulaştı. Bu rakam, yalnızca tüketici ilgisinin değil, aynı zamanda yerli üretim kapasitesinin ne denli hızlı geliştiğinin de göstergesi oldu. 2025'in ilk aylarından itibaren satışların aynı ivmeyle devam etmesi, bu büyümenin kalıcı olduğunu işaret ediyor. Murat Gençer, bu tabloyu Türkiye'nin bölgesel üretim ve ihracat merkezi olma yolunda güçlü bir işaret olarak değerlendiriyor.
ÜRETİM VE İHRACATTA STRATEJİK BAŞARI, YERLİLEŞTİRME İLE MÜMKÜN OLACAK
Gençer, batarya üretimi ve kritik parçaların Türkiye'de geliştirilmesinin öncelikli olduğunu belirtiyor. Elektrikli ve hibrit araç talebinin Avrupa, Çin ve ABD'deki çevresel regülasyonlarla hızla arttığını, Türkiye'nin de yalnızca üretimde değil; yazılım, batarya teknolojileri, şarj altyapısı ve veri yönetiminde güçlü bir ekosistem kurabileceğini ifade ediyor.
HİDROJEN TEKNOLOJİLERİ TAŞIMACILIKTA YENİ BİR ÇAĞ BAŞLATACAK
Elektrifikasyon kadar hidrojen de geleceğin mobilitesinde kritik rol oynuyor. Özellikle ağır ticari araçlar, otobüsler ve uzun mesafe taşımacılığı için hidrojen, hem karbon emisyonlarını azaltmak hem de enerji güvenliğini sağlamak açısından stratejik bir fırsat sunuyor.
Gençer'e göre; kısa vadede öncelik, pilot uygulamalar ve yerli hidrojen üretim tesislerinin kurulması olmalı. Elektroliz yöntemiyle üretim ve sanayi bölgelerinde başlatılacak deneme projeleri, hem teknolojik deneyim sağlayacak hem de nitelikli personelin yetişmesine olanak tanıyacak. Orta vadede, şehirlerarası hidrojen dağıtım ağlarının kurulması ve hidrojen dolum istasyonlarının elektrikli şarj altyapısıyla entegre edilmesi kritik bir adım olacak. Aynı zamanda güvenlik, depolama ve taşıma standartlarının oluşturulması ve uluslararası regülasyonlarla uyum sağlanması gerekiyor. Uzun vadede ise Türkiye'nin hedefi, bölgesel hidrojen üretim ve Ar-Ge merkezi haline gelmek. Bu kapsamda, komşu ülkelerle ortak projeler geliştirmek, hidrojen teknolojisi ve ekipmanlarını ihraç etmek ve yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen hidrojenle karbon azaltım hedeflerine katkı sağlamak öncelikli hedefler arasında.
ENERJİ VE ŞARJ ALTYAPISINA YAPILACAK YATIRIMLAR DÖNÜŞÜMÜN HIZINI BELİRLEYECEK
Elektrikli ve hidrojenli araçların yaygınlaşması için güçlü bir enerji ve şarj altyapısı gerektiğine dikkat çeken Gençer, kamu-özel iş birlikleriyle bu yatırımların hızlandırılmasının şart olduğunu dile getiriyor. Gençer ''Yenilenebilir kaynaklarla desteklenen şarj ve hidrojen ağlarının, Türkiye'nin sürdürülebilir büyümesini güvence altına alacak'' diyerek bu anlamdaki inancının tam olduğunu paylaşıyor.
TÜRKİYE BÖLGESE BİR TEKNOLOJİ ÜSSÜ OLABİLİR
Elde edilen bulgular ışığında, ''Türkiye'nin elektrikli ve hidrojenli araçlarda bölgesel üretim ve ihracat üssü olabileceğini; yazılım ve mobilite çözümlerinin stratejilerin ayrılmaz parçası haline gelmesi gerekiyor'' diyen Gençer, enerji altyapısına yapılacak yatırımların ise sürdürülebilir büyümenin anahtarı olduğunu paylaşıyor.
(MÜSİAD Otomotiv ve Ulaşım Araçları Sektör Kurulu Üyesi Murat Gençer)