Otomotiv dünyası hızla değişirken, araç içi sistemlerin kullanıcı deneyimi (UX) tasarımı her zamankinden daha önemli hale geliyor. Sürücü güvenliğinden ödün vermeyerek teknolojiyi sezgisel bir şekilde entegre edebilmek, otomotiv alanında çağın en büyük meydan okuması. UX tasarımcılarının deneyimlerinden yola çıkarak, otomotiv sektöründe nasıl bir kullanıcı deneyimi sunulduğu, gelecekteki trendleri ve dikkat edilmesi gereken ana unsurları MakoLab kurucusu Mirek Sopek'in hazırladığı raporla inceliyoruz.
UX TASARIMCILARININ ROLÜ KRİTİK
Otomotiv sektöründe UX tasarımcıları, teknolojiyi ve araç işlevlerini kusursuz bir şekilde birleştiren kullanıcı deneyimleri yaratma görevini üstleniyor. Bu süreç, kullanıcı ihtiyaçları ve beklentileri üzerine yapılan derinlemesine araştırmalarla başlıyor ve paydaşlarla yapılan görüşmelerle devam ediyor. Ardından, sezgisel arayüz tasarımları ve ergonomik yaklaşımlar, en son teknolojilerle kullanıcı deneyimi arasında bir köprü kuruyor. Özellikle otonom araçlar için güvenli ve kullanıcı dostu arayüzler tasarlamak, bu rolün en kritik parçalarından biri haline geliyor.
BAĞLAM ODAKLI TASARIM ÖNEM KAZANIYOR
Araç içi arayüzler, bir web sitesi veya uygulamadan çok daha fazlasını gerektiriyor. Tasarımın, yolculuk sırasında karşılaşılan tüm değişkenlere ve durumlara yanıt vermesi gerekiyor.
Yol koşulları: Arayüz, otoyol, şehir içi veya engebeli yollarda bile kolayca erişilebilir ve kullanılabilir olmalı. Bilgileri net bir şekilde sunarak sürücünün dikkatini yola odaklayabilesine yardımcı olmalı.
Hava durumu: Arayüz, yağmur, kar, sis veya parlak güneş ışığında bile görünür ve işlevsel kalmalı. Ekran parlaklığını ayarlama veya sesli komutlar kullanma gibi özellikler bu noktada büyük kolaylık sağlar.
Trafik: Yoğun trafikte bile sade ve bilgilendirici gerçek zamanlı güncellemeler sunan bir arayüz, sürücünün rotasını optimize etmesine yardımcı olur.
Erişilebilirlik: Tasarım, yalnızca kalıcı engelleri olan insanları değil aynı zamanda geçici veya durumsal engelleri olan geniş bir kullanıcı kitlesini de düşünmeli. Örneğin, yüksek sesli bir ortamda dikkatini odaklamakta zorlanan sürücüler için yüksek kontrastlı renkler veya daha büyük yazı tipleri gibi özellikler faydalı olabilir.
Duygusal durumlar: Araç içi yazılım, stresli sürüş durumlarında sakinleştirici görsel ipuçları sağlayabilir veya sürücünün dikkat dağınıklığını/yorgunluğunu tespit ederek uyarılarda bulunabilir.
Kültürel farklılıklar: Tasarım, metrik ve emperyal birimler, sol veya sağdan direksiyon gibi bölgesel farklılıklar başta olmak üzere kültürel değerlere ve tercihlere uyum sağlamalı.
Dil tercihleri: Çok dilli destek, özellikle dil çeşitliliğine sahip bölgelerde hayati önem taşır.
(MakoLab kurucusu Mirek Sopek)