'Olmayan Yer'; bir ütopya, hayali mekân ya da kişinin kendi zihninde kurduğu ama gerçekte karşılığı olmayan bir alanı işaret ediyor, yani ütopya gerçekleşemezliğiyle var oluyor.
Sergi, bu kavramı merkezine alarak mekânın ve zamanın kayganlığını, belleğin güvenilmezliğini ve aidiyetin kırılganlığını görünür kılıyor.
Çarpıtılmış imgeler, bulanık yüzeyler, yarım kalmış formların yansıyan gölgeleri hayalin kurucu gücünü açığa çıkarıyor.
Bu yaklaşım, izleyiciye bir sığınma vaadi sunmuyor; aksine belirsizlikle yüzleşmeye, olmayan bir yere adım atmaya çağırıyor.